Kimimiz yeşille mavinin birbirini kıskanıp tondan tona büründüğü bir coğrafyanın kalbinde, engin dağların, yol vermeyen ağaçların arasında büyüdük. Yoluna insan ayağından başka bir şey değmemiş yaylalarımıza iş makineleri girmesin, üstü altından kıymetli tepeler “maden de maden” diye delik deşik edilmesin, çocuklarımız zehir solumasın istedik. “İlle de rant” diyenlerin önlerine durduk; karşımıza tomalar, askerler, polisler çıkarıldı.
Bu 8 Mart her zamankinden daha çok mücadele diyeceğimiz, “direniş” diyeceğimiz, “kadın dayanışması” diyeceğimiz bir 8 Mart. Çünkü nefes almaya ihtiyacımız var; çünkü “başarabiliriz”, “bu kabusu sonlandırabiliriz” demeye, bunun için birbirimizin gözünün içine umutla bakmaya ihtiyacımız var. Çünkü bu 8 Mart her zamankinden daha çok birbirimize “hadi artık” demeye ihtiyacımız var.
Ülkemizde haberlerden bir türlü eksik olmayan taciz ve tecavüz olaylarının engellenmesi üzerine uygulamalar getirilmesi beklenirken, zanlıların ceza almaması, kadının saat kaçta nerede olduğunun, ne giydiğinin ve kimle olduğunun sorgulanması bu tür olayların çoğalmasına sebep oluyor.
Kartal-Karlıktepe Ekmek ve Gül Okurları olarak, her Ekmek ve Gül sayısı çıktıktan bir hafta sonra, bir araya gelip dergi değerlendirmesi yapıyoruz. Başlangıçta iki kadınla başlayan Ekmek ve Gül Okurları, iki dergi sayısı içerisinde sekiz kadına ulaştı.
Sizlere Alibeyköy’deki 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne yaptığımız hazırlık çalışmalarından bahsetmek istiyorum
Her 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü yaklaşırken, ağırlıklı olarak maalesef ki sürece damgasını vuran kadına yönelik şiddet, taciz ve cinayetler konu edilir. Bu iç karartıcı konular tekrar edilen bir senaryo gibidir; çünkü her yıl kadına yönelik baskı, şiddet, taciz, tecavüz ve cinayetler daha da artıyor ve bu durum bir öfke umutsuzluk çaresizlik duygusunu da besliyor, hatta belki zamanla bir kabul ediş…
Günlerdir bölge ilerinde süren sokağa çıkma yasakları, düzenlenen askeri operasyonlar, katliamlar ülkenin gündeminde. İktidar tarafından yapılan her açıklama bu katliamların kimlere ve neye hizmet ettiğini gösteriyor.
Benim beş kimliğim var; kadınım, emekçi kadınım, politik kadınım, Kürt kadınıyım ve anneyim. Bunlardan biri birinden ayrılabilir mi? Ayrılamaz. Bu beş kimlik birbirini tamamlayan şeyler. Birinden vazgeçsem kendimden vazgeçmiş olurdum.
Savaşın pek çok tanımı var. Savaş her yönüyle yıkıcı, kahredicidir. Hiçbir ahlaki açısı yoktur maalesef. Kadını, çocuğu, erkeği, hayvanı ve doğayı elbette kırar geçirir. Düşünmez ne kalır geriye.
Türkiye artık Suriye gibi oldu. Her gün ülkede bombalar patlıyor. Ve yaşananlara giderek daha çok alışıyor gibiyiz. Bu yaşananlar normalleştiriliyor. Ortadoğu’da yıllardır akan kan, bölgedeki savaş, sokağa çıkma yasakları, toplu katliamlar...
Mezuniyet tezimde savaş sonrası kadın psikolojisini ele almıştım. Yazılı bir savaş tarihimiz olmadığından, yazılı olan I. ve II. Dünya savaşlarını ele almıştım; ama bizim savaşımızı hissederek. “Kalanlar’a” ithaf etmiştim tezimi; yani bize.
Ne çok şey var aslında biriktirdiğim ve yazamadığım. Çünkü bir önceki gün yaşanan olayı yazacağım derken yenileri ekleniyor... Ben artık gülemiyorum. Gülüşlerimi arkamda bıraktım ve her gün içime akıttığım göz yaşlarım ile uyanmaktan yoruldum. Bitmiyor çünkü...
Bin tane düşünce kafamın içinde dolanıp dururken; kulaklarımda patladı Kader’in sesi: “Asla!” Derin bir sessizlik oldu sonra.. Kaderin tüm çektiklerine karşı saygının sessizliğiydi bu. Yaşadığı tüm zorluk ve engellere rağmen, onun hayata tutunuşunu, içinde sakladığı “anneyi” fark etmeyişimizin verdiği utancın sessizliğiydi.
Bir yandan kadınlara her fırsatta neyi hak edip etmedikleri dikte ediliyor, her türlü şiddete açık hale getiriliyor, diğer yandan kadınların yüz yıllık kazanımları ortadan kaldırılmaya, yüz yıl öncesinin hak yoksunu koşullarına mahkum edilmeye çalışılıyor. Kadınlarsa, savaşın ve artan devlet şiddetinin ağırlığıyla girdiğimiz bu 8 Mart’ta, “Çizdiğiniz sınırlara inat, yaşamımız, emeğimiz, özgürlüğümüz ve barış için direniyoruz” diyecek.
Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği olarak, 8 Mart öncesinde, derneğimize üye olan fakat çalışma saatlerinden ötürü bir araya gelemeyen işçi kadınları, bir akşam dernekte buluşturmaya karar veriyoruz.
Kadın evin ücretsiz işçisi… Çamaşır, bulaşık, yemek, alışveriş, dip köşe temizlik; çocuk, hasta ve yaşlı bakımı hatta hasta olmayan kocanın da bakımı... Yapılan onca işin hiçbir değişim değeri yok. Çünkü inanmışız bir kere “Yuvayı dişi kuş yapar” değil mi?
Ben Fatma, 20 yıldır işçiyim. İki çocuğum var. Biri üniversite mezunu, biri de lise sonda. Hayatımda ilk kez kendimle ilgili bir şey yazıyorum. Bu yüzden nerden başlıyacağımı bilmiyorum. Şimdi yaşadığım ne varsa gözümün önünden bir film şeridi gibi geçiverdi.
Mamak’tan tüm kız kardeşlerimize sevgiler. Biz çok geniş bir aileyiz. Ayrı kalınca birbirimizi özlüyor, bir araya gelince gözlerimiz gülüyor. Mamak’ta bizi bir araya getiren, bir ana gibi etrafına toplayan ise derneğimiz oldu; Kız Kardeşim Kadın Dayanışma Derneği.
Kaosun geniş mezarlığı
Esaaad
Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor?
Yapı
Evrensel'le dayanışmaya çağrı!
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, kalıcı bir ateşkes için uluslararası koalisyon aracılığıyla Türkiye ile görüştüklerini söyledi.
Şam'da kurulan HTŞ yönetminin lideri Ebu Muhammed el-Colani, yeni Anayasa için diğer gruplarla görüşme yaptıklarını bildirdi.
Şam’da kurulan HTŞ yönetiminin sözcüsü Obaida Arnaout, “anayasayı incelemek ve ardından değişiklikler yapmak üzere bir yargı ve insan hakları komitesi kurulacağını” duyurdu.
DEM Parti Eş Genel Başkanları Saadet Partisi'ne ziyaret etti. Hatimoğulları, Suriye’nin yeniden inşasında bütün halkların ve inançların yer alması ve demokratik anayasa vurgusu yaptı.
Suriye'de cihatçıların yönetimi ele geçirmesinin ardından Şam'a giden MİT Başkanı İbrahim Kalın, Emevi Camii'nde namaz kıldı.
Suriye'deki gelişmeleri değerlendiren CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İbrahim Kalın'ın Emevi Camisi'nde namaz kılmasına dair "Erdoğan'ın namazının kazasını yapmak da MİT başkanına düşmez" dedi.
Trabzon’un Ortahisar ilçesinde bir inşaatın ikinci katında meydana gelen çökme sonucu enkaz altında kalan 4 işçiden 3’ü yaralı kurtarıldı, 1 işçinin ise cansız bedenine ulaşıldı.
YTÜ'de öğrenciler, yıldızlı ağacın süslerini söken gerici gruplara karşı, “Yıldız laiktir laik kalacak” sloganıyla ağacı yeniden süsledi.