05 Mart 2016 10:21

Keşke mücadele etmekten vazgeçmeseydim...

Ben Fatma, 20 yıldır işçiyim. İki çocuğum var. Biri üniversite mezunu, biri de lise sonda. Hayatımda ilk kez kendimle ilgili bir şey yazıyorum. Bu yüzden nerden başlıyacağımı bilmiyorum. Şimdi yaşadığım ne varsa gözümün önünden bir film şeridi gibi geçiverdi.

Paylaş

Ben Fatma, 20 yıldır işçiyim. İki çocuğum var. Biri üniversite mezunu, biri de lise sonda. 

Hayatımda ilk kez kendimle ilgili bir şey yazıyorum. Bu yüzden nerden başlıyacağımı bilmiyorum. Şimdi yaşadığım ne varsa gözümün önünden bir film şeridi gibi geçiverdi. 

52 yaşındayım. Yaşımın neredeyse yarısı kadar süre çalıştım, halen de çalışıyorum. Emekliliğime az bir zaman kaldı. İlk işe başladığımda sigortam yapılsaydı şimdi çoktan emekliydim. Rahmetli babam çocuklarının okumasını çok isterdi, bizim için çabalardı. Onun sayesinde liseye ikiye kadar okudum. Sonra babamı kaybedince ben ve büyük abim okulu bırakıp çalışmaya başladık. O gün bugündür çalışıyorum. 

Eşimi de ilk çalıştığım tekstil atölyesinde tanıdım. Evlendik, sırt sırta verip çalışmaya başladık. Benim sigortam yoktu. O zamanlar kadınlara sigorta yapmıyorlardı. Tam 10 yıl sigortasız çalıştım. O dönemde ortam yine böyle karışıktı, işten çıkınca hızlıca eve giderdik. Hiçbir şeye ses çıkarmazdık. Ben arada söylenirdim, eşim çok kızardı. “Senin yüzünden tutuklanacağız” diye... On yıl sonra oradan çıktım şimdi ki çalıştığım fabrikaya girdim. Biraz daha iyi ücret veriyorlardı. Ama sigorta yine yok... O sıralar sigortasız işçiler oldukça fazlaydı. Bir gün bir arkadaşımız “Sigortalı çalışmak istiyoruz, bunun için de birlik olmamız lazım” dedi. Ben de kabul ettim, toplu eylem yaptık. İşyeri mecburen sigortalarımızı yaptı. Ben korkumdan hiç eşime söylemedim. Daha sonra sendikalı olmak için birlik olmaya başladık. O zaman daha çok gencim, çok heyecanlıyım. Her yere koşuyorum. En çok üyeyi ben yapıyorum. İçerden bazı işçiler bizi patrona söyledi. O zaman 50 kişiyi birden çıkardılar. Benim de eşimi aramışlar, her şeyi söylemişler. 

NE BEREKET GÖRDÜM NE DE ÇOCUKLARIMI
O akşamı hiç unutmayacağım. Arkadaşlarımız işten atıldığından dolayı çok moralim bozuktu. Kapıdan içeri girdim. Eşim beni bekliyordu. Direk üzerime atladı, kafamı kırıncaya kadar dövdü. O sıralar çocuk üç yaşındaydı, kaynanam bakıyordu. Biz haftada bir görüyorduk çocuğu. Uzun süre fabrikada bir şey yapamadık, benim de hiç içimden gelmedi, duygum kırıldı sanki. Kafamı gömdüm, durmadan çalıştım, biraz da korkuyordum. Bu nedenle işten atılırsam eşim de beni boşardı, çocuğu da vermezdi bana... 
6 yıl sonra ikinci çocuk oldu. “Çocuk bereketiyle gelir, hadi ikinciyi yap kardeş kardeş büyürler” falan derken ben ne bereket gördüm ne de çocukların büyüdüğünü. Babaanneleri büyüttü çocuklarımı. 

ŞİMDİ BİR ŞEYLER YAPMAK İÇİN ÇOK MU GEÇ?
İş yerinde bir sürü baskı yapılıyordu çok uzun saatler çalışıyorduk. En ufak hatada işyen atıyorlardı. Ama ben sırf koca korkusundan sesimi çıkaramıyordum. Arada bir şeylere kalkışan işçiler vardı, ama ben uzaktan izliyordum, sesimi çıkaramıyordum. İçim içimi yedi bitirdi, ama yine de o gün uğradığım şiddetti unutamıyordum. Yani anlıyacağınız o gün bugündür ne iki yakamız bir araya geldi, ne bir evimiz oldu, ne de çocukların nasıl büyüdüğünü gördük. 
Şimdi çok pişmanım keşke mücadele etmekten vazgeçmeseydim. Keşke eşime boyun eğmeseydim. Oğlum lisede okuyor ve ben halen onun büyüdüğünü göremiyorum. Çünkü günde 17 saat çalışıyorum. 
Şimdi bir şeyler yapmak için çok mu geç? Diyeceksiniz tabiî ki değil. Ama ben o gücü bulacak mıyım bilmiyorum. Genç bayanlara sesleniyorum. Siz siz olun benim yaşadıklarımı yaşamamak için mücadele edin.
Tuzla / İSTANBUL

ÖNCEKİ HABER

Aykut Kence Evrim Konferansı: Bir konferanstan çok daha fazlası

SONRAKİ HABER

Şiir işçisi bir adam: Uğur Kaynar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...