İç cephe
Bir gargara gidiyor, ‘İç cepheyi güçlendirelim.’
Olur, güçlendirelim güçlendirmesine de önce şu iç cepheyi tanımlayalım. Tanımlayalım da iç cephe “Aynı gemideyiz” palavrasına dönüşmesin.
Onların bahsettiği iç cephede sağcılar var. “Neden ikinci dünya savaşına girmedik? Parsadan pay almadık” diyen zevat var. Onların bahsettiği iç cephede kendi çocuklarını Londra’ya emekçi çocuklarını cepheye sürmek isteyenler var. Onların iç cephesinde ballı börekli ihalelerle yetim hakkını yiyenler var. Onların iç cephesinde vatan, millet, bayrak filan diye zıplayıp Kıbrıs’ı kumarhane cenneti yapanlar var. Onların iç cephesinde, “Geçer karşıdan bize iki bomba sallarız, Halep’ten girip Emevi camisinde namaz kılarız” diyenler var. Onların iç cephesinde Kahrolsun İsrail” diye tepinirken Bakü Ceyhan boru hattından siyonist uçaklara yakıt sağlayanlar var.
İç cephe, dış cephe palavrasını yutmayız.
Bizim iç cephe vatan sınırlarıyla sınırlı değil. Bizim iç cephede dünya emekçileri var. Hani şu savaşta cephede kırdırıp, ölüleri üzerinden milyar doları cebe indirdiğiniz, vatan, millet için savaşıyorum sanan dünya emekçileri.
Bizim iç cephemizde ülkemizde ve dünyada barış isteyen gençler, yaşlılar, emekliler, demokratlar, sosyalistler, komünistler var.
Bizim iç cephemizde hayatlarını güzel yapmak için çabaladığımız çocuklarımız, torunlarımız var.
Onların iç cephesi az ve küçük.
Bizim iç cephemiz çok ve büyük.
İç cepheyi güçlendirelim. Ülkemin bütün işçileri birleşin. Şu “iç, iç” diyenleri önce bir dışarı atalım.
Sonrası kolay.
Evrensel'i Takip Et