Madleen
Gazze. İnsanların açlığa, ölüme, katliama terk edildiği dünyanın adı. Trump’ın ve arkadaşı Elon’un birlikte boşaltıp kumar ve turizm cenneti yapmak istediği, rahmetsiz Epstein’ın kurduğu pislik üssüne benzer bir tezgah kurmak istediği, üzerinde 5 bin peygamberin ayak izi olan kimine göre vadedilmiş, kimine göre süper lojistik kutsal toprakların adı.
Küçük Madleen yelkenlisine, aralarında İsveçli aktivist Greta Thunberg, Fransız Rima Hassan, Yasemin Acar, Türkiye’den Hüseyin Şuayb Ordu, Brezilya’dan Thiago Avila, İspanya’dan Sergio Toribio, Hollanda’dan Marco van Rennes, Fransa’dan Baptiste Andre, Reva Viard, Pascal Maurieras ve Yanis Mhamdi, Gazeteci Omar Faiad, 12 kişi bindi. Amaçları sembolik de olsa Gazze’ye ablukayı kırmak, bayram günü çocukları şekerle buluşturmaktı. Olmadı. İsrail önce mikropları öldürmek veya mikrop taşıyanları dezenfekte etmek için kullanılan toza benzer beyaz bir tozu 12 kişinin üzerine serpti. Sonra en ünlü korsan Karasakal Edward Teach’i Amerika’daki mezarında zıplatan ustalıkla gemiye çıkıp silahsız, iyi insanları uluslararası sularda toparlayıp götürdü. Biz kaçırdı sanmıştık ama meğer Hamas’ın (Bize öyle söylendi) 7 Ekim saldırısının filmini izletmek için götürmüş. Teknoloji zengini İsrail filmi bir diskete yükleyip tekneye getirememiş mi? Becerememişler.
12 barış insanı yelkenli Madleen ile savaş makinesi İsrail’i durdurabilir miydi?
Hayır.
Madleen’e binenler belki de tıpkı Mavi Marmara’da olduğu gibi, hani “Bize mi sordunuz” diye çıkışılıp ölen 9 kişi ile geri dönen Mavi Marmara’daki barış insanları gibi, ölerek dünyanın vicdanını Gazze’ye çekmek istiyorlardı.
Madleen başarabilirdi. Ama bu 12 yolcu ile değil.
Kaç kere yazdık, söyledik. Yelkenliye Papa binecekti. Hani yoksulluğu, sefaleti, ortadan kaldırmak(?) için günde 5 parti tanrıya yalvaran, yoksulları ne kadar sevdiğini göstermek için ayakları önceden 8 kere dezenfekte edilmiş bir garibanın ayaklarını yıkıyormuş gibi yapıp 2 milyar Katolik’e Abra Kadabra yapan papa.
Arkasında, yelkenliye twit atıp destek(?) olan BM Genel Sekreteri António Guterres olacaktı. Ve hemen yanında CHP’ye kızarken oluşan yüz çizgileriyle asrın liderimiz. İstanbul’un en güzel kupon arsalarına çökmeyi ibadet edinmiş bilumum petrol zengini Müslüman Arap şeyhleri dümene geçecekti. Barbaros’un torunu gemicik sahibi minik yosuncuklar, yelkenlinin burnundaki direğe tutunup elleriyle akşam vakti doğuya giden teknede güneşten korunuyormuş numarasıyla ellerini gözlerine siper ederek ufku tararken, “Gazze yerine yanlışlıkla Hawai’ye çıksak keşke” duaları eden yosuncuklar olacaktı gemide. Tarihin bu kırılma anına not etmek için teknenin sintinesine sinmiş birkaç yandaş yazar olacaktı gemide. Mersin’de ölüm gemisi VELA’nın İsrail’e gitmesini engellemek için çırpınan insanları coplamaya hazır birkaç güvenlikçi de olacaktı yelkenlinin bir yerlerinde.
Bak bakalım Gazze kurtuluyor muydu, kurtulmuyor muydu.
Kesin Gazze kurtuluyordu o zaman Gazzelilerden.
Evrensel'i Takip Et