Soykırım gazetesi New York Times
Ruanda’nın RTLM radyosu 1994’te Tutsilere karşı girişilen ve tarihsel olarak Almanya, Belçika, Fransa, ABD’nin direkt sorumlu olduğu soykırımın simgelerinden biri sayılır. Birçok kişinin “soykırım radyosu” diye andığı Radio Television Libre des Mille Collines soykırımı kışkırtmak ve yönlendirmekte kullanılan güçlü bir araç haline gelmişti.(1) Gazze soykırımının simge medyası da New York Times.
Haberleri, haber dili, araştırmaları ve köşe yazılarına kadar İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırımı inkar eden ve İsrail’in eylemlerini meşru ve haklı göstermeye çalışan gazete en son Gazze’de açlıktan ölen çocuklarla ilgili büyük bir haberinin önemli kısımlarını bebeklerden birinin “Daha önceden bir sağlık sorunu olduğu” gerekçesiyle geri çekti. Tüm kemikleri buruşuk derisinden fırlamış, altında da İsrail’in uyguladığı ambargo yüzünden bez niyetine çöp poşeti giydirilmiş 18 aylık bir bebeğin “daha önceden sağlık sorunları” varmış. Böylece İsrail yüzünden açlıktan ölüyor anlatısı boşa düşüyormuş. Bebeğin, ailesinin ve benzer durumdaki ailelerin acısını ve İsrail’in yürüttüğü açlık politikasını bu şekilde önemsizleştirmeye çalışan, İsrail’in “Gazze’de açlık yok” yalanına su taşıyan bu düzeltme ve geri adım, bebeğin bütün sağlık sorunlarının anne ve bebeğin İsrail’in uyguladığı gıda ve yardım ablukası yüzünden yetersiz beslenme sonucu geliştiğini göz ardı ediyor tabii ki. ABD’de ana akım medyanın yayınları büyük oranda İsrail yanlısı ve Filistinlilere karşı ön yargılı; New York Times bu taraflı ve ön yargılı yayınların da Amerikan ana akım medyasının de simge ismi. Sokaklar da bunu biliyor; son iki yılda gazete soykırım karşıtı protestolardan nasibini almış, eylemciler gazete binasının önünde eylemler düzenlemiş, hatta giriş katını işgal etmişlerdi.
İsrail ile direkt bağlar
Geçtiğimiz yıl öğrendik ki İsrail’in Gazze’ye saldırıları başladığından beri New York Times kendi haberlerinde “soykırım”, “etnik temizlik” gibi kelimeleri ve “işgal altındaki topraklar” ifadesini yasaklamış ve muhabir ve editörlerinden “Filistin” ve “mülteci kampları” kelimelerini elden geldiğince kullanmamalarını istemiş. Birçok kurum ve kişinin İsrail’in yaptıklarını haklı göstermek için referans verdiği haberlerden biri de New York Times’ın 7 Ekim’de neler olduğu üzerine araştırması. Haberin ve araştırmanın merkezindeki yazarlardan biri gazetecilik deneyimi olmayan eski bir İsrail’in Hava Kuvvetleri İstihbaratı Çalışanı, Anat Schwartz isimli bir film yapımcısıydı.
İki yılda onlarca uzmanın, Birleşmiş Milletlerin çeşitli kuruluşlarının, Uluslararası Af Örgütünün, İsrail merkezli B’Tselem ve ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü dahil onlarca kuruluşun kanıtlarıyla olan bitenin soykırım olduğunu raporlamalarına rağmen daha iki hafta önce New York Times’ın ünlü köşe yazarlarından biri “Hayır, İsrail Gazze’de soykırım yapmıyor” başlığı atıp uzun uzun saçmalıyordu. Soykırım demek için yeterli kişi ölmemiş bu yazara göre.
The Electronic Intifada, Mondoweiss, The Intercept gibi çeşitli basın kuruluşlarından ve bağımsız çalışan bir grup gazeteci ve yazar 18 Temmuz’da New York Times’ın gazeteci, editör ve yöneticilerinden 20 kişinin İsrail ile olan direkt bağlarını ortaya koyan bir rapor yayımladı. Örneğin New York Times’ın şu anki Kudüs Temsilcisi Natan Odenheimer dört yıl boyunca İsrail ordusunda özel kuvvetlerde, bir komando birliğinde görev yapmış. Kudüs’ten İsrail-Filistin yazan bir diğer Muhabir Isabel Kershner’in iki oğlu İsrail ordusunda asker. Köşe yazarlarından Bret Stephens aynı zamanda siyonist lobi grubu Maimonides Fonu çalışanı. Bir diğer Yazar David Brook ve Araştırmacı, Çevirmen, Muhabir Myra Noveck’in çocukları İsrail ordusunda asker olarak görev yapmış. Dış haberlerde “Arap Dünyası Baş Editörü” Marjorie Olster hayatı boyunca çeşitli siyonist lobi ve örgütlerde çalışmış. Liste uzayıp gidiyor. Bu raporun ilk cümlesi ile bitireceğim: “New York Times, Gazze’deki soykırımın suç ortağıdır; Amerikan emperyalizminin sözcüsü olarak hizmet etmekte ve dış politika meselelerinde seçkinlerin fikir birliğini şekillendirmektedir.”
(1) RTLM’nin kurucusu ve sahibi Felcien Kabuga, Birlesmis Milletler Guvenlik Konseyinin kurduğu Ruanda Uluslarası Ceza Mahkemesi tarafindan 1997 yılında soykırımla suçlanmış ve 2020’de de yakalanip tutuklanmıştı. Soykırım sırasında RTLM Tutsilerden hamam böceği diye bahsediyor, Tutsi karşıtı bir tarih anlatısı propaganda ediyor hatta duşman diye yaftaladığı insanlarin nerelerde yaşadıklarına dair bilgiler veriyordu.
Evrensel'i Takip Et