3 Ağustos 2025 00:03

İşçiler yoksullaştı, ‘milli güvenlik’ sağlandı

600 bin kamu işçisini kapsayan kamu çerçeve protokolü imzalandı.

İmzadan iki gün önce Türkiye Maden-İş Sendikasının örgütlü olduğu Eti Maden iş yerlerinde greve çıkılacaktı ki, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan “milli güvenliği bozucu nitelikte” olduğu gerekçesiyle grevi 60 gün süreyle erteledi.

Neden 60 gün?

Müşküle düşen milli güvenlik 60 gün sonra toparlanabilecek miydi?

Tabii ki alakası yok. Yasada 60 gün erteleme hakkı verilmiş. Gerekirse bir daha ertelenir. Ama zaten gerekmez, çünkü erteleme fiilen yasak anlamına gelir.

Grevin nedeni işçilerin enflasyon karşısında düşen alım gücünü koruma çabası…

Grev, milli güvenliği tehdit ediyorsa, grevi yasaklamaktan daha demokratik bir yol da var: İşçilerin taleplerini karşılamak.

Böylece “milli güvenlik tehdidi” ortadan kalkar.

Ancak sorun başka türlü çözüldü.

Türk-İş ve Hak-İş ile hükümet anlaşmaya vardı ve milli güvenlik yeniden tesis edilmiş oldu.

Sendikaların 27 Şubat 2025’te sunduğu ortak teklifte 2025 yılı talep edilen net ücret artışı yaklaşık yüzde 115’e denk düşüyordu. İmzalanan anlaşmada, vergi dilimleri de dikkate alındığında yıllık net ücret artışı yüzde 29.*

Hükümet çevrelerinde 2025 yıl sonu için dile getirilen resmi enflasyon beklentisi ise yüzde 30’lar civarında.

Tabii resmi enflasyon rakamlarına güvenen yok. Mahkeme kararına rağmen TÜİK, enflasyon sepeti bileşimini açıklamış değil.

Daha rasyonel bir değerlendirmeyle 2025 yılı gerçek enflasyonunun en az yüzde 40’larda olacağı öngörülebilir.

Ayrıca enflasyon oranları farklı sınıf, tabaka ve gelir grupları için farklılaşmaktadır. Örneğin ücret geliri ile yaşayan emekçilerin bütçesinde gıda, kira ve ulaşım giderleri büyük bir yer tutmaktadır ve bu nedenle emekçilerin fiili enflasyonu zenginlerin enflasyonundan ve ortalama enflasyondan daha yüksektir.

Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda kamu çerçeve protokolü ile işçilerin ücretlerinin düşürüldüğü görülebilir.

Nasıl mı? Nominal ücretleri arttırmak suretiyle…

Nominal artış oranı enflasyonun altında kaldığı için işçilerin ücretleri ve alım gücü reel olarak düştü. Ayrıca, işçiler zam farkını aylar sonra alabileceği için zammın kendisi bile enflasyon karşısında eridi.

Elbette bu bir çelişki değil. Ücret baskılaması ve halkı yoksullaştırmaya dayanan Şimşek programının temel bir unsuru. Asgari ücrete neden ara zam yapılmadıysa, kamu işçilerine de aynı nedenle düşük ücret dayatıldı.

Velhasıl, işçilere düşük ücret, yasak ve yoksulluk dayatma; dış yatırımcıya yüksek faiz getirisi, büyük tekellere kolay kazanç ve kamu kaynaklarının aktarımı suretiyle milli güvenlik tesis edilmiş oldu.

Peki, grev yasağı ile aynı gün Elâzığ’daki maden ocağında meydana gelen göçükte hayatını kaybeden 45 yaşındaki Hasan Coşkun neden milli güvenlik kapsamına giremedi?

Dört çocuk babası Hasan Coşkun yeterince milli değil miydi?

11 yıl önce Soma’da, yani milli sınırlar içerisinde, “iş güvenliği” önlemlerini almamakta ısrarcı olup, böylece daha fazla kâr edip 301 işçinin ölümüne neden olan işletme sahip ve yöneticileri neden milli güvenlik sorunu olamadı?

301 işçiyi ölüme gönderenlerden bir teki bile bugün cezaevinde değil… İşçilerin Avukatı Can Atalay ise hapiste.

Bu ‘milli güvenlik’, maden işçilerinin greve çıkmasını yasaklıyor ama öldürülmesini serbest bırakıyor.

Öncesi bir yana Soma’dan beri, her yıl 50 ila 150 madenci, bir ölüm kanunu varmış gibi alınmayan önlemler nedeniyle yaşamını yitiriyor. Milli güvenlik zerre zarar görmüyor.

Her gün ölüm riskiyle çalışan işçilerin insanca yaşayacak ücret talebi ise milli güvenliği tehdit ediyor.

Kimin milli güvenliği?

Bu ülkenin millisini de, güvenliğini de sermayenin çıkarlarına, programına, kârına endeksleyenlerin emekçilere vadettiği sadece ölüm ve yoksullaşma.

Görülen o ki, emekçiler kendi güvenliklerini ancak kendileri sağlayabilirler.

* Prof. Dr. Aziz Çelik’in hesaplaması.

ABONE OL

EVRENSEL'İNMANŞETİ

50 lira sadaka
İktidarın ve sendikal bürokrasinin 600 bin işçiye reva gördüğü:

50 lira sadaka

Türk-İş ve Hak-İş bürokrasisi, 600 bin işçiyi ilgilendiren kamu sözleşmesi sürecinde iktidarla el ele vererek işçileri sefalete sürüklüyor. Beştepe’ye giden sendika bürokratları, işçilerin karşısına ‘olumlu gelişme’ diyerek 50 liralık sadakayla çıktı. Patron örgütü İTO’nun bile yıllık enflasyonu yüzde 42.48 açıkladığı gün, işçileri yıllık yüzde 33 zamma iknaya uğraştılar.

Türk-İş ve Hak-İş’in talep ettiği ikinci 6 ay zammı: Yüzde 25

Kamu işçisine dayatılan ikinci 6 ay zammı: 50 lira + yüzde 11 zam

Dayatılan ortalama net ücret: 44 bin 270 lira

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Ağustos 2025 - Sefer Selvi

Arif Koşar

İşçiler yoksullaştı, ‘milli güvenlik’ sağlandı
0:00 0:00
1.00x
0:00 / 0:00
1.00x

Evrensel'i Takip Et