3 Mayıs 2025

Gençti, çoktu, coşkuluydu!

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel

1 Mayıs, İşçi Sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’dür. Öyle, medyada lanse edildiği içi boş bir bayram değil. Ankara’da çok katılımlı, ancak eksik bir, 1 Mayıs oldu. Genç, çok ve coşkulu bir, 1 Mayıs’a sahne oldu Ankara Tandoğan Meydanı. Ancak, günün gerçek sahibi işçiler, emekçiler azdı.

Türk-İş’in iktidara yakın yönetimi 1 Mayıs’ı böldü. Önceki yıllarda Türk-İş’e bağlı sendikaların Ankara şubeleri ile genel merkezi Ankara’da olan sendikalar, adeta birbiri ile yarışırcasına katılım sağlar, her bir sendika taleplerini pankartlarına yansıtırdı son birkaç yıla kadar. Bu yıl ise, Türk-İş Ankara İl Temsilciliği, (elbette merkezden gelen talimat), tatil olduğunu bile bile Meclisin karşısında, Hazine ve Maliye Bakanlığı önüne basın açıklaması çağrısı yaptı. Meclis çevresi genelde eylemlere kapalıdır, kaldırımdan da dahi yürünmesine engel olunur, polis adeta etten duvar oluşturur. Ancak 1 Mayıs sabahı, Türk-İş sendikalarına bağlı işçiler pankartları ile yürürken (kaldırımdan) ne polis, ne de bir engelleme ne de arama noktası vardı. Anlaşılan Türk-İş’in 1 Mayıs’ı bölme girişimini polis de destekliyordu.

Oysa çoğunluğu Türk-İş’e bağlı sendika üyesi 700 bine yakın kamu işçisinin toplu iş sözleşme sürecinde bir adım yol alınamadı. Ya işçilerin taleplerinin yakınına bile yaklaşmayan bir rakama imza atılacak ya da iş Yüksek Hakem Kuruluna bırakılacak ki, o daha beter! 1 Mayıs hem sözleşme taleplerinin, hem adaletsiz vergi dilimleri nedeniyle yılın başında aldıkları ücretlerin 3-5 ay sonra eridiği bir süreçte, vergide adalet taleplerinin dile getirileceği, insanca yaşanacak ücret talebinin yüksek sesle haykırılacağı bir fırsattı. Nitekim Tez-Koop- İş Şube Başkanı Mustafa Özgen de Türk-İş il temsilcisini bu konuda uyararak, “1 Mayıs’ı basın açıklaması ile geçiştirmenin mücadele tarihlerine uygun düşmediğini” ifade etti. Türk-İş’e bağlı sendikaların yerinin diğer konfederasyonların yanı, miting alanı olduğunu hatırlatan Tez-Koop-İş basın açıklamasına katılmadı. Türk-İş’in kararına rağmen, birçok sendika şubesi miting alanına, kendi talepleri ve sloganları ile katıldı. DİSK’in katılımının da az olması, “Bu 1 Mayıs’ta işçi sınıfı yoktu” değerlendirmelerini yaptırdı.

***

Bu, 1 Mayıs’a renk, coşku, kararlılık ve politik bakış katan ise 19 Mart operasyonu ile kendilerine dayatılan geleceksizliğe isyan eden gençler oldu. Gençler hem katılımın yoğunluğu, hem coşkuları hem de politik pankart, afiş ve sloganları ile “Gençlik gelecek için umut vadediyor” dedirtti. Hacettepe ve ODTÜ üniversiteleri gençleri başta olmak üzere gençlerin coşkusu, diğer katılımcılara da adeta doping oldu. Gençlerin hangi slogan ve taleplerle katıldığı dün gazetemizde Birkan Bulut’un haberinde detaylı verildiği için ayrıca değinmeyeceğim. Ama şunu ifade etmeden de geçmek istemem: Toprağı bol olsun Şair Şükran Kurdakul Emek Partisinin bir kongresine ilişkin değerlendirmesinde, ‘Bana iman tazeletti!” demişti. Gençler de bu 1 Mayıs’ta Ankara’da mitingin diğer katılımcılarına, özellikle gençlikten umudunu kesmiş herkese adeta “İman tazeletti!”.

***

Bugün 3 Mayıs, Dünya Basın Özgürlüğü Günü. Ama bizde basın da özgür değil toplum da. Bunu da 1 Mayıs miting alanında gazeteci örgütleri pankart ve dövizleri ile ifade etti, hapiste olan ve gazeteciliğin sıkıntı, stresi nedeniyle yaşama erken veda eden meslektaşlarını da unutmadı. Önceki 1 Mayıslarda gazeteci örgütleri dağınık katılırdı. Zaten gazetecilerin büyük çoğunluğu alanda görevde olduğu için de pankartların arkasında çok az gazeteci olurdu.

Bu 1 Mayıs’ta ise gazeteci örgütlerinin oluşturduğu Medya Dayanışma Grubu, #GazetecilikSuçDeğildir …yazılı pankartı ile en önde, arkasında da TGS Ankara Şube, ÇGD ve Gazeteciler Cemiyeti pankart ve flamaları ile yer aldı. Gazeteciler, “Özgür basın, özgür toplum”, “Özgür basın susturulamaz”, “Sarayın değil, halkın basını”, “Gazetecilik suç değildir” pankart ve sloganları ile yürüdü. TGS’nin dikkat çeken dövizleri ise, Yozgatlı çiftçiye atfen, “Sansürlen, otosansürlen GAZETECİLİK yapılmaz!” dövizi ve Sanatçı Selda’nın fotoğrafının yer aldığı “Kendi yoksulluğunu da yaz GAZETECİ yaz!” oldu. Gazeteciler arasında da genç gazeteciler çoktu ve coşkuluydu!

***

Bugün 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dedik ya, ancak gazeteciler özgür de değil, mutlu da değil. Emeklerinin karşılığını alamayan, iş güvenceleri de olmayan gazeteciler bir yandan sansür-otosansür ve baskılara karşı mücadele verirken, bir yandan da açlık sınırında ücretlere mahkum ediliyor, mesleklerinde var olmaya çalışıyor. Bu da gazetecileri hasta ediyor. Elbette bu ayrı bir yazı konusu olacak kadar önemli, ama burada değinmeden de geçmek istemedim. Son olarak Ceren Kaynak İskit meslektaşımızı da çok genç yaşta ve ani kaybettik. Arka arkaya çok sayıda gazeteci yaşama erken veda etti. Zaten yıpratıcı bir meslek olan gazetecilik, bir de baskılar, tehditler, işsizlik, yoksulluk eklenince öldürüyor! Böylesi bir ortamda yine de halkın haber alma hakkının gereğini yerine getirmeye çalışan, adaletsizliklere, tehdit ve saldırılara boyun eğmeyen gazetecilere selam olsun.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Hayal ekip rant biçecekler

Hayal ekip rant biçecekler

‘Kentsel dönüşüm’ için ‘Yarısı bizden’ kampanyasındaki destek tutarları artırıldı, Erdoğan, ‘dar gelirlilere müjde’ diye duyurdu. Düşük ücret, yüksek enflasyon mağduru milyonların, fahiş fiyatların geriye kalanını karşılaması imkansız! Müteahhitler ise el ovuşturup yeni talepler sıralıyor. Oysa emekçiden tek kuruş almadan sadece 2 yıllık ÖTV geliri ile 1.5 milyon sağlıklı konut yapmak mümkün.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
3 Mayıs 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et