4 Ağustos 2025 00:15

Komisyon değil "Gölge barış parlamentosu"

“Terörsüz Türkiye” değil, barış süreci

Aynı şeyleri yazıp duruyoruz: Artık bu bir “fikri takip” bile değil, “Benim oğlum binâ okur döner döner yine okur.” durumu. Lakin gerekirse bin kez daha yazma pahasına aynı şeyleri yazmaya/savunmaya devam etmenin önemli olduğunu düşünüyorum: Elbette şiddet olmamalı ama kökleri geç-Osmanlı dönemine kadar uzanan, son evresi 40 küsur yıldır devam eden bir toplumsal sorunun çözümü de toplumsaldır. O zaman sendikaları, meslek odaları, üniversiteleri, dernekler, vakıfları... ve elbette siyasî partileriyle tüm toplumu barış sürecinin aktif özneleri haline getirmedikçe sorunun çözülmesi mümkün değildir. Örgütlü halk çözüme dahil edilmedikçe bu sorunu çö-ze-mez-si-niz!

TBMM Komisyonu, Gerek ve Yeter Koşullar

Hiç kuşku yok ki, siyasî kurumlar -en başta da TBMM- barış sürecinin en önemli bileşenleridir. Bırakın parlamentonun sürece dahil olmasını, ulusal parlamentonun böylesi bir toplumsal soruna önderlik etmediği, çekip çevirmediği bir sürecin başarıya ulaşma şansı dahi yoktur. Hadi mantık bilimini yardıma çağıralım: TBMM’nin sürece dahli barışın gerek koşuludur; ama yeter koşulu değil. Türkçeye çevirirsek, ulusal parlamento aktif rol oynamadan barış tesis edilemez ama onun varlığı da tek barışı getirmeye yetmez.

Mantık biliminin desteğini almaya devam edelim: “CHP TBMM Komisyonuna katılmalı mı katılmamalı mı?​” Peki, mantık bize ne diyordu: TBMM olmadan barış olmaz. Sadece ana muhalefet partisi değil parlamentoda temsil edilen tüm partiler katılmadan da o komisyon bir TBMM Komisyonu olmaz. Başka ne diyordu mantık bilimi? “Ulusal parlamentonun çözümün parçası olması gerek şarttır ama yeterli değildir.”

Bir polisaj aparatı olarak TBMM Komisyonu

Geldik herkesin tedirgin olduğu mevzuya: Erdoğan-Bahçeli AKP-MHP’yi, AKP-MHP’de TBMM komisyonunu domine edecekler, böylece, Cumhur-biraderlerin kafa kafaya verip fâşeyledikleri kararlar önce partilerinin kararı, sonra da TBMM Komisyonunun kararı haline getirilecek. Kurulacak bu komisyon, Erdoğan-Bahçeli’nin kararlarını TBMM’nin kararıymış gibi parlatılıp, ambalajlanıp önümüze koyacak. Ne yazık! Ben bu konuda şek, şüphe duymuyorum.

Gölge parlamento

Hep denir; “Ya bir yol bulacağız ya bir yol açacağız!” Bence bu söz, lider kavramının tanımına da oturur. Reis-Devlet Koalisyonu, CHP’nin önüne tek iki yol koydu: Kurulacak Komisyona katılmak ya da katılmamak. Komisyona katılırsa CHP, Erdoğan-Bahçeli’nin kapalı kapılar ardında aldıkları kararlarının bir TBMM Komisyon Kararı haline getirilmesinin payandası olacak; hiç kuşku yok.  Katılmazsa da sürece dahil olamayacak. Bu iki yoldan hangisine saparsa sapsın CHP eleştirilecek, Parti içindeki tartışmalar artacak, CHP’nin toplumsal muhalefetle kurduğu bağ zayıflayacak.

Üçüncü yolun taşlarını CHP döşemeli ve

1) Hem -her ne kadar karar almaktan çok, zaten alınmış kararları boyayıp cilalamaktan başka bir işe yaramayacağı daha şimdiden belli olsa da- müstakbel TBMM Komisyonuna iştirak ederek resmî sürece dahil olmalı; alınacak kararların mâhiyetini etkileyemeyecek olsa da hiç değilse eleştirilerini kayda geçirmeli ve Komisyonun asıl işlevini (yıkama yağlama, polisaj) kamuoyuna teşhir etmeli,

2) Hem de farklı toplumsal kesimlerin (mevcut tüm ama tüm siyasî partilerin, dernek, vakıf, sendika, meslek odası, baro ve üniversitelerin) temsil edileceği bir Gölge/Sivil Barış Parlamentosu kurulmasına önayak olmalıdır.

CHP böyle bir yol açıp, hukukî bağlayıcılığı olan kararlar alabilecek (aslında sadece aktaracak) kadar güçlü ama temsil gücü düşük, halktan kopuk bir de-jure parlamento komisyonunun karşısına informal, sivil, aldığı kararların hukukî etkisi düşük ama meşruiyeti yüksek, popüler, bıcır bıcır bir gölge parlamento koyabilirse bütün oyun planı değişecek; CHP ülkeyi Terörsüz Türkiye Süreci garabetinden kurtarıp toplumsal barış ümidini harlayabilecektir.

Meraklısına notlar

Gölge/Sivil Barış Parlamentosu bir ham hayal değil; dünyada birçok örneği var. Ben sadece ismen anıp, hatırlatıp, bırakayım.  İlk aklıma gelen   Britanya’da teşkil edilen The People’s Parliament. 2002-2005 yılları arasında, The Labour Party’nin eski milletvekili ve sol kanadın önde gelen ismi Tony Benn tarafından Westminster Hall’da  (Londra) Parlamento’nun Irak savaşı kararını sorgulamada yetersiz kaldığı bir dönemde, bu savaşa karşı kamuoyu oluşturabilmek amacıyla kurulmuştu. Her hafta Parlamento dışında halkla açık oturumlar düzenleniyorlardı.

2014’te, Compass, Open Democracy, War on Want gibi sivil toplum kuruluşlarının önayak oldukları People's Parliament: Reclaiming Democracy’yi de bu minvalde zikredebiliriz. Söz konusu Parlamento, Unite the Union Genel Merkezi’nde (Londra) faaliyete başlamıştı.  Amaçları, 2008 ekonomik krizinden sonra, 2010’da yürürlüğe konan The austerity measures (kemer sıkma politikalarına) karşı sosyalist alternatifler üretmeye çalışmışlardı. Bu Gölge Parlamento, 2016’da yayımlanan New Economy Organiser Network politik paketinin hazırlanmasına doğrudan katkı sağladı.

 Farklı bir örnek olarak, resmî parlamentonun  klim krizi karşısında eylemsizliğine karşı alternatif karar mekanizmaları geliştirmek amacıyla 2019’da Birmingham’da kurulan  Climate Citizens’ Assembly de verilebilir.

Dayanışmayla, dostça ve hoşça kalın.

ABONE OL

Mete Kaan Kaynar

Komisyon değil "Gölge barış parlamentosu"
0:00 0:00
1.00x
0:00 / 0:00
1.00x

Evrensel'i Takip Et