1 Mayıs ve Kürt illeri

Fotoğraf: Evrensel
2025 1 Mayıs’ı 19 Mart sonrasındaki gelişmelerden dolayı az çok önceden de tahmin edilebileceği gibi daha kitlesel, daha yaygın, daha genç oldu. Demokrasi, hak, hukuk, adalet anlayışı hemen hemen tüm ülkedeki 1 Mayıs’a damgasını vurdu. Genel kanı işçi sınıfının katılımın beklenen ve istenen düzeyde olmadığıydı. Bu dönemde halk hareketine damga vuran politik gerçeklerin ve sınıfın mücadelesinin eşit gelişmediği bir dönemden geçiliyor. Normal olan işçi sınıfı hareketinin gelişkin olması ve Kürt halkı dahil, tüm emekçi halkı peşine takmasıdır. Ama bugünlerde halk hareketi canlı, gençlik hareketi dinamik, Kürt halkı mücadeleciliği ile ayaktadır. İşçi sınıfı cesaretlendirilmek istenmekte, mücadelenin önüne düşmesi beklenmektedir. İşçi sınıfının bu beklentiye karşılık vermesi uzun sürmeyecektir. Çünkü içinde bulunduğu ekonomik ve politik koşullar onu bunu yapmaya zorlamaktadır.
Bu 1 Mayıs’ın gözden kaçırılmaması gereken önemli bir yanı, Kürt illerinde 1 Mayıs’ın yaygın ve geçmişe göre daha kitlesel kutlanması oldu. Bu Kürt halk kitlelerinin demokrasi, barış, özgürlük istemlerindeki kararlılığını, kendilerini demokrasi ve eşitlik mücadelesinde kararlı bir biçimde mevzilendirdiklerini açığa vuran bir tutum oldu. Bazı ulusalcı taş kafalar Kürtlerin demokrasi mücadelesine sırt çevirmekte olduğuna ilişkin kalem oynatıyor, “Kürtlere demokrasi, Türklere gericilik ve faşizm” gibi ipe sapa gelmez “derin tahlillerde bulunuyorlardı. Kuşkusuz bu gelişme onları ikna etmeye yetmeyecektir. Bunun nedeni Kürt halkının demokrasi ve özgürlükler cephesindeki yerini alma konusundaki sözde yalpalaması ve tereddütü değil, bu taş kafaların gerici, ulusalcı refleksleridir. Onlar Kürt Sorunu konusunda iktidar ve geleneksel devlet politikası ile uyuşmaya hazırdır. “Adam” din üzerine politika yapmasa onunla da uzlaşmaya, anlaşmaya hazırdırlar.
Kürt Sorunu’nun çözümü, ya da bu çözüm konusunda en küçük bir adımın dahi atılması -silah bırakma da buna dahildir- ülkedeki politik atmosferi demokratik hak ve özgürlükler için mücadele yönünde -iktidarın ters yönde ilerleme hamlesine rağmen- hızla değiştireceği kesindir ve bu geçmişte de görülmüştür. Bu nedenle Kürt hareketinin “çözüm, süreç vb” süreçlere yöneldiği dönemlerde onu gericilikle, iktidarla Türklerin ve Kürtlerin aleyhine pazarlıklar yürütmekle suçlamanın hiçbir haklı yönü bulunmamaktadır. Ulusal baskıdaki her hafifleme demokrasi ve özgürlükler için verilen mücadelenin zeminin genişletmekte ve güçlendirmektedir. Eğer mümkün olursa silah bırakma da buna dahildir. Silah bırakmanın Kürt mücadelesini zayıflatacağı ve güçten düşüreceğine ilişkin her tespit yanlıştır ve sorunun özünü kavramaktan yoksundur.
Kürt halkı demokratik hak ve özgürlükler, barış ve eşit yaşam koşulları konusundaki mücadele kararlılığından vaz geçmeyecektir. Ortada devam eden ve çözülmeyen bir ulusal sorun varsa, bu sorunun asıl muhataplarının mücadelelerinden vaz geçeceğine ilişkin tespit ve beklentiler ham hayale kapılmak anlamına gelmektedir. Ve aynı zamanda ulusal sorunun var olduğu her yerde ezilen ulusun mücadelesi her zaman -açıkça bir emperyaliste teslim olmamışsa, çelişkilerden yararlanma ise ayrı bir değerlendirmeye tabidir- demokratik ve özgürlükleri savunma içeriklidir. Bu nedenle bu halkların demokrasi ve özgürlük mücadeleleri birbirlerinin karşısına konamaz ve birbirlerine karşı tutum alamaz. Hem Kürt halk kitleleri bilinçli olarak, hem de Türk halk kitleleri duygu ve hissiyat olarak bunu anlamaktadırlar. 2025 1 Mayıs’ı anlamak isteyenler için bu dersi açık seçik vermiştir.
Evrensel'i Takip Et