4 Mayıs 2025

TÜPRAŞ: Dolar bazında yüzde 390 getirili tarihi yağma

TÜPRAŞ’ın hikayesi; sermaye-devlet ilişkisinin, IMF programının, Koç Grubunun kasasına giren her 100 liranın 35’inin, bu topraklarda emeği ile geçinmişlerin ve geçinenlerin, TÜPRAŞ işçisinin, artı değerin, kârın, servet transferinin, yüzde 390 sermaye getirisinin, 1 Mayıs günü Saray’da verilen fotoğrafın, özetle Türkiye tarihine geçen büyük yağma ve talanın hikayesidir.

Makarayı 22 yıl önceye saralım. IMF reçetesi özelleştirme dayatıyordu. 2003 yılında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Telekom, TÜPRAŞ ve PETKİM gibi stratejik kamu şirketlerinin özelleştirme kapsamında olduğunu duyururken, TÜPRAŞ’ı adeta bir tüccar gibi yabancı sermayeye sunuyordu:

“Yabancı yatırımcılara açık olacak özelleştirme kapsamında öncelikli şirketler arasında Türk Telekom, TÜPRAŞ ve PETKİM’i sayabilirim. TÜPRAŞ’ı özelleştiriyoruz. Sizin almanızı isteriz. İlgilenir misiniz?​”

TÜPRAŞ ile Koç Holding ‘ilgilendi’. Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu TÜPRAŞ’ı, bizzat Türkiye’nin en büyük sermaye grubu Koç Holdinge kazandırdı.

Koç, gelir potansiyeli açısından kendisinden daha büyük bir kamu işletmesini 2005 yılında, 4.1 milyar dolar karşılığında ele geçirdi. Koç ‘boyunu’ 2005’teki bu stratejik özelleştirme ile ikiye katladı.[1] Ev eşyası, otomobil, perakende satış, oto lastiği imalatı, gıda ticareti yapan Koç, yılda on milyonlarca ton petrol işleme kapasitesine TÜPRAŞ’a sahip olarak birikim modelinde direksiyon kırdı. Devlet üzerindeki hegemonik gücü arttı.

Koç Grubunun gelirinin yüzde 35’i TÜPRAŞ’tan

Cirosu, Türkiye gayrisafi yurt içi hasılasının yaklaşık yüzde 10’una denk gelen Koç Holding, bugün gelirinin yüzde 35’ini TÜPRAŞ rafinerilerinden elde ediyor. Bu pay nasıl bu halktan bedelsiz alındı ve Koç’un kasasını doldurdu?

TÜPRAŞ, 2006-2012 yıllarında 4.5 milyar dolar net kâr etti. Türkiye’nin en büyük sanayi şirketi, sadece küçük bir ‘ön ödeme’ ile -7 yıllık net kar karşılığı- Koçlara hibe edildi.

İşte bugün Koç’un cebine giren her 100 liranın 35’i: Türkiye’de ter dökmüş, bugün yerin üstünde ya da toprağın altında milyonlarca işçinin, çiftçinin, emekçi, yoksulun payı.

Sermaye getirisi yüzde 390

TÜPRAŞ pandemi yılı (2020) dışında, 18 yılda hiç zarar etmedi. TÜPRAŞ’ın 17 yılda elde ettiği net kâr toplamı 17.2 milyar dolar. Bugünün dolar/TL kuruyla 663.5 milyar TL’ye denk. Bir başka deyişle Türkiye’nin en büyük sermaye grubu 4.1 milyar dolar yaptığı yatırımın karşılığını sadece 17 yılda 17.2 milyar dolarla aldı. Dolar bazında yüzde 390 sermaye getirisi! Doların yaşadığı enflasyon aynı dönemde yüzde 55. Bu devasa bir yağma demek.

Şimdi karşılarında elinden grev hakkı ellerinden yasal olarak alınmış, 30-40 bin lira bandında ücrete tabi, “Koşullarımız her geçen gün kötüye gitti yani her geçen gün. Bu kadar zehrin içinde ne olduğumuzu bilmiyoruz, belki kanseriz” diyen TÜPRAŞ işçileri var.

Ford Otosan, Türk Traktör, Demir Export, TOFAŞ gibi devasa üretim birimlerine ve şirketlerine sahip Koç Holding için TÜPRAŞ işçisinin yeri bir başka. Neden?

TÜPRAŞ işçisi ortalama Koç Holding işçisinden yüzde 973 fazla kazandırdı

Türkiye’de TÜPRAŞ bünyesinde 6 bin 200 işçi çalışıyor. TÜPRAŞ işçileri dışında Koç Holding için çalışan 124 bin 524 işçi daha var. Bir TÜPRAŞ işçisi ortalama bir Koç Holding işçisine göre 2024 yılında Koç’a yüzde 973 daha fazla kazandırdı. TÜPRAŞ dışı Koç Holding işçileri için işçi başı yıllık gelir 12.1 milyon TL iken TÜPRAŞ işçisi başına elde edilen gelir 129.9 milyon TL idi.

Petrol-İş’te örgütlü TÜPRAŞ işçileri ile Koç Holding masada. Patron yüzde 28 zam teklif ederken, 30-40 bin TL ücret alan işçiler yoksulluk sınırının üzerinde ücret istiyor.

Asgari ücrete resmi enflasyonun dahi altında (yüzde 30) zam yapan iktidar programı zammı şimdi TÜPRAŞ işçisine dayatıldı. IMF programıyla özelleştirilen TÜPRAŞ’ta şimdi yeniden örtülü IMF programı işçileri daha fazla yoksullaştırmak istiyor. Çünkü IMF programlarının tipik ‘kriter’leri budur. Özelleştirme, ücretlerin reel olarak baskılanması, faiz dışı fazla ile borç ödemelerinin garanti altına alınması, tarımın piyasaya açılması…

***

1 Mayıs sabahı Saray’da Koç Grubu ile Erdoğan-Şimşek’in verdiği fotoğraf bu yüzden geçmişe ve geleceğe dair anlam içeriyor. TİSK Yönetim Kurulu Başkanı ve Koç Holding Üst Düzey Yöneticisi Özgür Burak Akkol, o gün Saray’da ‘Devlet, işçi ve işverenin birbirini sürekli desteklemesi gerektiğini’ belirtiyor ve “İşçinin, işverenin bir arada olduğu, devletiyle beraber olduğu anların kıymetini bilmemiz gerekir diye ifade ediyoruz. Tüm teşkilat olarak da bu düşüncemizin arkasındayız. Bugün de esasında böyle bir resim bizi çok memnun ediyor Cumhurbaşkanım, bakanlarımızla birlikte” diyordu.

Saraydakiler ve 1 Mayıs alanlarındaki işçiler… TÜPRAŞ’ı birkaç yıllık geliriyle Türkiye’nin en büyük sermaye grubuna ‘yasal yollarla’ hibe eden iktidarın, işçilere ‘yüksek hakem kurulunda’ nasıl hakemlik edeceğini en iyi yine işçiler biliyor. Kamu kaynaklarıyla yaratılan muazzam değerin yüzde 1’i bile (rakam afaki değil, gerçek) işçilere ücret olarak ödenmiyor.

Kamunun elinde TÜPRAŞ hacminde başka bir sanayi işletmesi kalmadı. Bu yüzden Şimşek uluslararası toplantılarda artık doğrudan işçi emeğini ve ülkenin yer altı ve yer üstü zenginliklerini “tüccar” kifayetiyle masaya koyuyor. 1 Mayıs’ta Saray’da çekilen o fotoğraf, bu gerçeğin simgesel ifadesidir: İşçiler 30-40 bin liraya çalışırken, holdinglerin kârları katlanarak büyüyor. Bu servet transferinin kaybedeni olan TÜPRAŞ işçileri bu yüzden ‘yeni bir hikaye’ yazmak istiyor.

Evrensel tarafından hazırlanmıştır.

Dipnotlar:

  1. ^ Özgür Öztürk tarafından hazırlanan ve Sosyal Araştırmalar Vakfı tarafından yayımlanan “Türkiye’de Büyük Sermaye Grupları” başlıklı çalışma sermaye ve devlet ilişkilerine ilişkin oldukça kapsamlı bilgi sunuyor.

Evrensel'i Takip Et