4 Mayıs 2025 10:59

Enerjide özelleştirmeler yıkım ve yoksulluk getirdi

Elektrik Mühendisleri Odası ve Büyük Menderes İnisiyatifi'nin dün Denizli'de gerçekleştirdiği söyleşide enerji arzı, talebi ve şirketlerin bitmeyen imtiyazları konuşuldu.

Enerjide özelleştirmeler yıkım ve yoksulluk getirdi

Fotoğraf: Evrensel

Denizli - Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Denizli Şubesi ve Büyük Menderes İnisiyatifi dün ortak söyleşi düzenleyerek enerji arzı, enerji talebi ve şirketlerin bitmeyen imtiyazlarını anlattı.

EMO Denizli Şube Başkanı Bülent Pala’nın açılış konuşmasını yaptığı söyleşide İklim ve Enerji Uzmanı Önder Algedik, EMO Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş ve EMO Müdürü Doğukan Yurttaş konuşmacı oldu. Mimarlar Odası salonunda gerçekleşen söyleşide özelleştirmenin sonuçları, elektrik dağıtım ücretlerindeki artışın nedenleri konuşuldu.

“Enerji kamusal bir ihtiyaçtır kamulaştırılmalıdır!”

EMO Başkanı Mahir Ulutaş, elektrik enerjisi alanın mevcut durumu özetledi. Türkiye’de elektrik enerjisi üretiminin büyük oranda fosil yakıtlara ve dışa bağımlı olduğunu aktaran Ulutaş, 2025 yılında maksimum anlık puantın 48 bin 938 MW toplam kurulu gücün ise 117 bin 885 MW olduğunu belirterek enerji yatırımlarının gerekçesi olarak öne sürülen enerji ihtiyacı bahanesinin gerçekliği olmadığını verilerle ortaya koydu.

Türkiye’de enerjinin özelleştirilme serüvenini anlatan Ulutaş, fahiş elektrik fiyatlarının yarattığı yoksulluğa dikkat çekerek EMO olarak enerjinin kamusal bir ihtiyaç olduğu ve kamulaştırılması gerektiğini savunduklarını belirtti. Özelleştirme politikalarının ileri sürdüğü iddiaların hayatın kendi tarafından yalanlandığına işaret eden Ulutaş, “Gelinen noktada fahiş zamlar sonucu enerji yoksulluğu yarattı. Şebekeler bakımsız ve gelişmiyor. Elektrik enerjisi alanı piyasa yapısı içinde teknik olarak dahi idare edilemez. Yaşadığımız felaketler, fiyaskolar piyasa yapısının semptomlarıdır” dedi.

“Enerji salt teknik değil politik bir alandır”

Enerjinin salt teknik değil politik bir alan olduğunu vurgulayan EMO müdürü Doğukan Yurttaş, enerjiyi elinde tutan sermaye sahiplerinin doğayı talan ettiğini belirtirken sadece çevre mücadelesi ile de sorunun çözülemeyeceği ve sınıf mücadelesinin esas alınması gerektiğinin altını çizdi.

Enerjinin doğrudan doğruya bir iktidar alanı olduğunu söyleyen Yurttaş, kimin ürettiği, kimin tükettiği kimin hayatını kolaylaştırıp kiminkini yıkıma uğrattığı gibi soruların önemli olduğunu ifade etti.

İklim krizi derinleştikçe ‘yenilenebilir enerji’ söyleminin neredeyse evrensel bir kurtuluş reçetesi haline geldiğine değinen Yurttaş, “Yenilenebilir enerji teknolojileri ile yenilenebilir enerji rejimleri aynı şey değildir. Birincisi teknik bir dönüşüme işaret eder, ikincisi ise toplumsal bir yapı meselesidir. Bugün dünyada yenilenebilir enerji yatırımları, büyük ölçüde finansal kapitalizm tarafından yönlendiriliyor. Yatırımların çoğu kamu planlaması değil, kar maksimizasyonu esasına göre şekilleniyor. Enerji üretiminde yerel halkın değil, bankaların, yatırım fonlarının, mega şirketlerin söz hakkı var” diye konuştu.

Önder Algedik de enerji zamlarının ekonomi politiği üzerine bir sunum gerçekleştirdi. (Evrensel)

Evrensel'i Takip Et