“Sisters unite”: 8 Mart’ta alanlara
Yazdığım şarkıda söylediğim gibi, bu 8 Mart’ta da “And it’s not over now, freedom will come as we stand as one. No more tears remain to cry, sisters unite, sisters unite.”

Pleiades (Yedi Kız Kardeş) Yıldız Kümesi
Meridia
Müzisyen
Selam, ben Meridia. Uzun süredir şarkı yazıp besteliyorum. Bu yazıda da “Pleiades” adını verdiğim şarkımın yazım sürecinden ve şarkıyı yazma nedenimden bahsedeceğim. Ne yazık ki henüz bu şarkıyı kaydedip yayınlama fırsatı bulamadım ama sözleri üzerinden anlatacağım. Öncelikle “Pleiades”, Yunan mitolojisinde “yedi kız kardeş” olarak da bilinen bir yıldız kümesidir. Geceleyin gökyüzüne dikkatlice baktığınızda onları “Orion” (Avcı) takım yıldızının hizasında yan yana bir şekilde görebilirsiniz.
Yunan mitolojisine göre bu yedi kız kardeş gölün etrafında gülüp eğlenirken Avcı’yla tanışmışlar ve Avcı kız kardeşleri yakalamaya çalışmış. Yıllar boyunca yedi kız kardeş ve avcı arasında bu kovalamaca sürmüş ve bir gün Zeus yedi kız kardeşi gökyüzüne yükseltip yıldız haline getirmiş. Ne yazık ki Avcı’yı da gökyüzüne yükseltmiş ve bu kovalamaca sonsuza kadar devam etmiş. Gerçekten de gökyüzüne baktığımızda avcının okunun ucunda yedi kız kardeşi görebiliyoruz.
Ben de bu şarkıyı bu kovalamacadan çok yorulduğum bir zamanda yazmıştım. Şarkıya “I cry everyday, every tear every woman has ever cried. Too much evil in a tiny room, tiny heart, tiny world, tiny mind” diyerek başlıyorum çünkü biliyorum ki bizim kadınlar olarak yaşadığımız sorunların temelinde ortak bir şey yatıyor: Kapitalizm ve onun her gün beslediği ataerki.
Öfkenin sadece bir duygu durumu değil harekete geçirici bir kıvılcım
Bizim gözyaşlarımız da gözyaşlarımızın sebebi de ortak. Sonrasında da “I’m not the problem you want me to be. But I am the crime you committed recklessly” diyerek devam ediyorum. Kadınlar olarak doğduğumuzdan beri üzerimize yüklenen toplumsal cinsiyet rolleri küçük yaştan itibaren bize bir sınır koyuyor ve bu sınırın dışına çıkmaya tenezzül dahi ettiğimizde suçluymuşuz gibi hissettiriliyoruz. Sanki kız olarak doğmak bir suçmuş, bizim varlığımız utanılması gereken bir şeymiş gibi. Halbuki bu iş hiç de öyle değil.
Şarkımın devamındaysa içimi doldurup taşan bu öfkeden ve bu öfkeyi nasıl herkese saçmak istediğimden bahsediyorum. Bir yandan da bu haklı öfkenin sadece bir duygu durumu olmaktan çıkıp harekete geçirici bir kıvılcım olması gerektiğini de biliyorum. Bu şarkıyı yazalı bir veya iki sene olmuştu ama nedense şarkı bitmesine rağmen bir şeyler eksikmiş gibi hissediyordum.
O eksikliği sonradan fark ettim: karamsarlık. Şarkının devamı “her yer yandı, bitti, kül oldu ama sorunlar hâlâ devam ediyor” gibi bir temayla bitiyordu. Kadın cinayetleri geçtiğimiz sene e bu denli artmışken günlük hayatın her yerinde uğradığımız taciz, cinsiyetçilik bu denli yaygınken, İstanbul Sözleşmesi’nin itibarı tek adam rejimi tarafından her gün bu kadar zedelenirken bazen böyle hissetmemek elde değil.
Ama bu karamsarlık bizi nereye götürecek?
ODTÜ’de katıldığım bir 8 Mart forumundan sonra gelen ilhamla beraber şarkının sonunu değiştirmeye karar verdim. Bu sebeple de şarkıya şu sözleri ekledim: “I’ll pace the streets at night. With my hands folded behind. I’ll sing the bread and roses. For every hope some loses.” Geceleri sokakta güvenle dolaşabileceğimiz bir dünyayı kurmak istiyorsak eğer bulunduğumuz her alanda ortak taleplerimiz etrafında bir araya gelmeli, sesimizi yükseltmeliyiz.
Artık şarkımı şu sözlerle bitiyorum: “And it’s not over now, freedom will come as we stand as one. No more tears remain to cry, sisters unite, sisters unite.”
Bu seneki 8 Mart sürecinden bana kalan şeylerden biriyse bu şarkının asıl yazılma amacını kendime tekrar hatırlatmak oldu, yüz yıllardır süregelen bu kovalamaca bitsin diye. Bu yüzden kadınlar olarak geçtiğimiz 25 Kasım’da olduğu gibi bu 8 Mart’ta da bir araya gelelim, sokakları dolup taşıralım. Bizi her gün yok etmeye çalışan bu düzene karşı hep beraber ses çıkaralım. Sisters unite!
Evrensel'i Takip Et