7 Mart 2025 02:00

Kadın hareketini sindirme stratejisi olarak piyasalaşma

Kapitalizm, çalışarak sınıf atlayabileceği ve bu yolla kendini sisteme entegre edip erkeklerle eşit koşullarda yaşayabileceğine inanan bir kadın profil yaratmayı amaçlıyor.

Kadın hareketini sindirme stratejisi olarak piyasalaşma

Fotoğraf: Vannessa Jimenez/AA

Beyza DURMAN

Dokuz Eylül Üniversitesi

Kadın mücadelesi; tarih boyunca sömürüye ve ataerkiye karşı bir direniş hattı oluşturmuştur. Ancak kapitalizm, toplumsal hareketlerin temsil ettiği değerleri ve sembollerini metalaştırma becerisine sahiptir. Bu bağlamda kadın hareketinin stratejik biçimde piyasalaştırılması, hareketin içinin boşaltılıp; sınıf mücadelesinden koparılarak sisteme entegre edildiği sonucuna varıyoruz.

Kapitalizm, kadın emeğini hem ev içi hem de dışında sistematik bir şekilde sömürüyor. Ev içi emek, ücrete tabi bir faaliyet olmazken, çalışan kadınların birçoğu ise genellikle düşük ücretli ve güvencesiz işlerde istihdam edilir. Kadın emeğinin görünmez kılınması ve kadınlara emeğinin değerini unutturma çabası sürerken, "başarılı kadın" imajıyla kadın mücadelesi bireyselleşir ve liberal bir çizgiye çekilmeye çalışılır. Çalışarak sınıf atlayabileceği ve bu yolla kendini sisteme entegre edebileceğine, ancak bu şekilde erkeklerle eşit bir yaşam sür inanan bir kadın profili yaratmak esas amaçtır. Bu düzmece, hareketi dayanışmadan ve kesişimsellikten kopararak sistemi güvence altına alma motivasyonuyla sunulur. Buna karşın, kolektif eylemin ve dayanışmanın kurtuluş için tek yol olduğunu, kadın hareketinin sınıf mücadelesinden ayrı düşünülemeyeceğini unutmamak önem arz ediyor.

Sistemin iki yüzlülüğü: “Femvertising”

Bugün birçok büyük şirket, toplumsal cinsiyet eşitliğini savunduğunu ve kadın hareketi ile dayanışma içerisinde olduğu iddiasıyla reklam kampanyaları, proje ve ortaklıklar düzenliyor. Fakat aynı zamanda düşük ücretli kadın emeğine dayanarak kâr elde etmeye devam ediyorlar. "Femvertising" olarak adlandırılan bu strateji, kadın hareketinin dönüştürücü taleplerini gölgede bırakıyor ve bu şirketlerin mutfağının ne kadar kirli olduğunu gizlemeye çalışıyor. Gerçekte kapitalist sistem, patriyarkayla iş birliği içerisinde varlığını sürdürmesi sebebiyle, kadın mücadelesini yalnızca kendisine kar sağlayacak ölçüde destekliyor. Kadın mücadelesinin bir moda akımı ya da ticari bir strateji aracı değil, gerçek anlamda özgürleştirici ve dönüştürücü bir hareket olmayı sürdürebilmesi için tüketim kültürüyle hesaplaşması gerekmektedir.

Kadın mücadelesinin kapitalist piyasadan bağımsız bir şekilde var olabilmesi için, tüketim odaklı dayanışma söylemlerinin olabildiğince uzağında konumlanması gerekiyor. Gerçek anlamda dönüştürücü bir kadın hareketi, piyasaya eklemlenmek yerine kapitalizmi sorgulayan ve sistemsel değişiklikleri hedefleyen bir perspektife sahip olmalı. Bu da ancak kolektif dayanışma, sınıf bilinci ve kesişimsel siyasi faaliyeti amaçlayan bir yaklaşımla mümkün olabilir.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İSİG Meclisi: 2024'te 71 çocuk çalışma koşullarının kurbanı oldu.

Evrensel'i Takip Et