23 Şubat 2020 13:28

Japonya’daki “koronavirüs gemisi” çalışanlarına ne oldu?

Karantinası sona erdirilen turistik yolcu gemisi Diamond Princess’te yolcuların tahliyesine başlandı. Gemideki iki haftalık karantina koşulları ise yolcular ve çalışanlar için aynı değildi.

Fotoğraf: David Mareuil/AA

Paylaş

Japonya’da, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle 4 Şubat’tan bu yana Tokyo yakınlarındaki Yokohama limanında karantinada tutulan “Diamond Princess” turistik yolcu gemisinden tahliye edilen 80’li yaşlarda 2 Japon yolcu 20 Şubat’ta hayatını kaybetti.

Gemide bulunanların en az 634’de yeni tip koronavirüs ya da yeni adıyla Kovid-19 virüsü tespit edilmiş durumda. Hastaların arasında ABD, İsrail, Rusya, Japonya, Hong Kong gibi çeşitli ülkelerin vatandaşları bulunuyordu.

Öte yandan iki haftalık karantinan ardından tahliyeler 19 Şubat’ta başlamış, ilk olarak test sonuçları “negatif” çıkan 500 kadar yolcunun tahliye edildiği duyurulmuştu. ABD yönetimi ise kendi vatandaşlarının hepsini ülkesine götürdü ve bu yolcuların 34’ünde virüs tespit edildi.

Peki ya gemide çalışan mürettabatın durumu ne oldu?

YOLCULAR İZOLE EDİLDİ, MÜRETTEBAT ÇALIŞMAYA DEVAM ETTİ

Basına yansıdığı kadarıyla gemide 2 bin 600 yolcunun yanında bin 100 kadar mürettebat bulunuyordu. Yolcular özel odalarında kalırken, kalabalık odalarda kalan çalışanlar yolculara hizmeti sürdürmek zorunda kaldı. Facebook’ta yayınlan bir videoda bazı Endonezyalı işçiler çalışmayı sürdürdüklerini ve hükümetlerinden kendilerini almasını istediklerini söylüyorlardı.

Bussines Today de Hindistanlı bir mürettebat olan Sonali Thakkar’ın kendi hükümetine yardım çağrısı yaptığı bir videoyu 19 Şubat’ta yayınladı. Burada Thakkar, 14 gündür karantinada tutulduklarını, gerekli testlerin hala tamamlanmadığını, tüm mürettebatın yardım beklediğini ve kendilerinin tahliye edilmeyeceklerini öğrendiklerini söyleyerek şöyle diyordu: “Yolcular tahliye edilince bizim karantinamız başlayacak. Karantina için güvenli bir bölgeye alınmamızı talep ediyorum. Hindistan’da karantinaya alınmalıyız.”

ÇALIŞANLARIN ÇOĞU ENDONEZYA, HİNDİSTAN VE FİLİPİNLER’DEN

The Diplomat’tan Sribala Subramanian’ın haberine göre de iki haftalık karantina, kruz gemisinin Filipinler, Hindistan ve Endonezyalı mürettabatı için çok daha zorluydu.

Sevgililer Günü’nde Filipinli Mae Fantillo, mürettabatın gemide dans ettiği bir videoyu Twitter’da paylaştı, kriz karşısında iyimser kalmaya çalışıyorlardı. 4 Şubat’ta başlayan karantina, iki hafta sonra 19 Şubat’ta sona erdirildi. Ancak sadece yolcular için. Fantillo daha sonra attığı bir tweet de artık pek de iyimser değildi: “Her bir gün, durumun ciddiyeti daha da artıyor. Virüsün nerede olduğunu bilmiyoruz. Mutfak gibi çok az insanın bulunduğu yerde bile insanlarlar enfeksiyon kapıyorlar.” Filipinlerli olan Fantillo, ayrıca Japonya’daki Filipinler Büyükelçiliğine yardım çağrısı yapıyordu.  

Gemideki mürettebatın yüzde 70’ten fazlası üç Asya ülkesinin vatandaşları. Ancak AA’nın bir haberine göre Karadağlı bir mürettabat hastalananlar arasındaydı. Bugüne kadar gemide enfekte olduğu tespit edilenlerin 50’den fazlası da mürettebattan.

Mürettabat kabinlerin dezenfekte edilmesine yardımcı oluyor ve -The Diplomat’ın haberine göre- ilk etapta izole edilmedikleri için yolcular tahliye olsa da kendileri karantinada tutulmaya devam edilecek. Haberde, karantina sırasında çalışanların yolculara yiyecek, su ve ilaç dağıtmayı sürdürerek potansiyel olarak kendilerini virüse maruz bırakmak zorunda kaldıklarını belirtiliyor. TIME dergisine konuşan bir mürettebat da, ilk birkaç gün boyunca koşturduklarını çünkü yolcularla sorun yaşamak istemediklerini söyledi.

JAPON BAKANDAN İTİRAF: KARANTİNA KOŞULLARI EŞİT DEĞİLDİ

Mürettebat ayrıca odaları, tuvaletleri ve yemek alanlarını paylaşıyordu. Japonya Sağlık Bakanı Gaku Hashimoto, CNN ile yaptığı röportajda gemideki koşulların “herkes için eşit olmadığını” kabul etti. 13 Şubat’ta yayınlanan görüşünde Japon Bakan, “Mürettabatın, yolcuların olduğu gibi özel odaları olmadığını ve hala gemide çalışmak zorunda olduklarını biliyoruz, yani her şey eşit değil.”

Aynı gün CNN’e konuşan bir kadın mürettabat da benzer şekilde, kendilerinin salgın konusunda daha fazla risk altında olduklarını çünkü yolcularla aynı koşullarda karantina altına tutulmadıklarını söyledi.

Diplomat’ın haberine göre, bulaşıcı hastalıklar konusundaki bir dizi uzman, karantinanın başarılı olamamasını mürattabatın izole edilmemiş olmasına bağlıyor. Harvard Üniversitesi Profesörlerinden Michael Mina, sosyal medyada, “Mürettebat kendini karantinaya alamaz ve aynı odada kalamaz. Açıkçası bu onların arasında kabul edilemez bir riske yol açarak bulaştı” dedi. Diamond Princess yolcusu da olan Doktor Arnold Hopland, Politico’ya yaptığı yorumda, “Mürettebat ölümüne korkuyor… Korkuyorlar ve dar alanlarda toplanıyorlar, dirseğe dirseğe çalışıyorlar” diye konuştu.

Mürettebat üyeleri, sosyal medyada hükümetlerinden kendilerini gemiden çıkarmalarını istedi. Bazı cevaplar cesaret vericiydi. Filipinler Dışişleri Bakanı Teodoro Locsin, “Onları şimdi evde istiyorum” dedi. Filipinli mürettebatın çoğu tahliyeyi destekledi, ancak bazıları karantinalarını gemide tamamlamayı tercih etti.

YİNE DE HASTALANMA ORANI MÜRETTABAT İÇİNDE DAHA DÜŞÜK

The Diplomat’a göre Endonezya hükümeti ise “dualarını” sundu ve erişte ve C Vitamini içeren paketler göndermekle yetindi. Ancak 22 Şubat’ta Endonezya basınında yayınlanan haberlere göre hükümet vatandaşlarını almak üzere donanmaya ait bir sağlık gemisi gönderdi.

Mürettebat genel olarak genç ve mürettabat içinde enfeksiyon oranının yüzde 5 olması olumlu olarak nitelendiriliyor. Yolcular arasında gözlenen yüzde 20’den çok daha düşük. Bir Filipinli çalışanın tamamen iyileştiği ve tahliye beklediği belirtiliyor.

Filipinler hükümeti de mürettebat ve yolculardan oluşan 480 yurttaşını hafta sonuna kadar eve geri götürmeyi taahhüt etti.

SENDİKALAŞMA ÇOK DÜŞÜK, KOŞULLAR EŞİT DEĞİL

Asya merkezli benzer gemilerde çalışmış Türkiyeli bir kruz çalışanı, gemilerdeki çalışma koşullarını Evrensel’e anlattı. Buna göre, bu tür turistik gemilerde sendikal örgütlenme oldukça zayıf. Genelde, Kaptan ve onun yanındaki güverte ve gemi yönetim departmanının (köprü diye geçen makam) sendikalı olduğunu, ancak herkesin kendi ülkesinin sendikasına bağlı olduğunu belirtiyor. Bu da çalışma koşullarında eşitsizliğe yol açıyor:  

“Mesela Balkan bir mühendis ile İskandinav bir mühendis aynı çalışsa da, birinin izinleri ücretsiz diğerinin -tabii ki de İskandinav olanın- ücretli oluyor. Diğer Asya ülkelerinde ise işler ve işçiler çoğunlukla ‘acentelerin’ elinde. Gemide çalışabilmek için mürettebat acenteleri var, kişi oraya kaydolur ve onların atayacağı gemide görevlendirilir. Tabii o acentelerin aldığı komisyonlar da, işçinin emeğinden ve maaşından sağlanır. Ayrıca hangi ülke olduğu farketmez, acentelerin veya gemilerdeki insan kaynaklarının bir sendika ile çalıştıklarını, en azından ben hiç görmedim. Bir de zaten bandıra meselesi (geminin resmi kayıtlı olduğu ülke) var, o yüzden hep ucuz ve denetimi esnek ülkelerden bandıra tercih ediliyor. Oraların koşulları ölümün karşısında sıtmaya razı gelecek şekilde, dolayısıyla azıcık bir iyileştirme bile, hele ki fakir Asya ülkelerinden gelen çalışanlar için, gümüş tepside sunulmuş gibi oluyor.” (DIŞ HABERLER)

ÖNCEKİ HABER

Eli neye değse öyküleşen yazarların yol arkadaşlığı

SONRAKİ HABER

Ceren Damar Şenel’in babası: Sanığın avukatı Vahit Bıçak'a dava açacağım

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa