Gelişmeden

Yıkılmayacağız

İnsanı yıkmak, insanlığı yok etmek için üsttekiler ne kadar bastırsalar, alttan ne kadar sarsılsa yer, yıkamazlar/yıkılmayacağız.

Tutukluyuz

İçerde de, dışarda da tutukluyuz hepimiz. Açlıkla yokluktan, ölümlerle öldürümlerden konuşmaktan, yazmaktan, toplanmaktan, şarkı söylemekten. Özgürce yaşamaktan tutukluyuz hepimiz.

Rüzgarla

Rüzgar, ağaç yapraklarının sevdalısıdır, okşanmaktan. Pırpır eder, savar yakıcı sıcağı uzaklara. Toplar kuşları koynuna.

Erken sabah

Pırıl pırıl bir sabaha uyanacaksın bir sabah. Bir su damlası gibi berrak. Ak pak. Özlemle beklediğin. Bir sabah erkenden.

Su damlası

İstanbul bir su damlası gibi berrak. Denizi, gökyüzüyle mavi mavi parıldar. Gökdelenlerle yüzü oyuk oyuk delinmese...

Ufuksuz

Gidip gelen, geçip giden taşıtlarıyla koskoca asfalt, gece gündüz uzayıp gidiyor. Ne aşağısı var, ne yukarısı. Ufuksuz.

Fırtına dinince

Azgın dalgalar kıyıyı döve döve inceltir kumu. Fırtına diner deniz durulur. Çakıllar belirir suda, şeytan minareleri kabukları kumda. Güneş vurduğunda. Göz alabildiğine uzayan kumsalda.

Gelişmeden

Don vurdu ağaçları. Meyveler kurudu dalında. Gelişmeden. Tutuklanınca öğrenciler birer birer.

Dişsizlik

Dişlerim döküldü. Takma dişlerim de kırıldı birer birer. Lokmalarımı yutamıyorum. Çiğneyemediğimden.