Geleneksel İktisatçılar Haftası

İstanbul Üniversitesi, İktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti geleneğinde, her yıl yapılan, üç gün boyunca dönemin küresel ve ülkesel ekonomi meselelerinin odağına alındığı İktisatçılar Haftası programı vardır. Bu yıl da, 7, 8 ve 9 Mayıs günlerinde 48. İktisatçılar Haftası yapılacaktır.

Taxim Hill Otel’de üç gün sürecek programın genel yaklaşımı, kapitalizmin dinamikleri bağlamında yaşanan krizler, krizlerin sistemin kapsama alanını genişletmesi, kapitalizmin uğraklarını değiştirerek küresel alana yayılması ve bu bağlamda değişen küresel dengeler ve refah dağılımı olarak tanımlanabilir. Bu genel çerçevede, programda yer alacak değerli konuşmacılar tarafından, dünya kapitalizminin 2008-2009 krizi yanında, pandemi sürecinin de etkilerini halen atlatamadığı bir arka planda, ABD’de Trump’ın ikinci döneminin başlamasının küresel etkileri, Brexit sürecinin ardından büyük yara alan Avrupa Birliği’nin yanı sıra NATO’nun da geleceğinin tartışmalı hale gelmesi, Asya’da Çin’in yükselişi ve Batı tarafından bu yükselişin tehdit olarak algılanması, Ukrayna savaşının geldiği aşamada Rusya’nın küresel güç ilişkileri içindeki yeri, küreselleşmenin yerine milliyetçiliğin öne çıkması, yeniden çok kutuplu dünya düzeni bağlamında, dünya çapındaki güç arayışlarının dinamiklerinin tartışılması amaçlanmaktadır.

Diğer yıllardakinden farklı olarak bu yılki programın en ilginç yanı da, üçüncü günün son oturumunda, iş dünyasında temayüz etmiş mezunlarımızın yer alacağı bir genel katılımlı panelin yer almasıdır. Bu panelden ikili bir amaç hedeflenmektedir. Birincisi, fakülte eğitimi ile iş dünyası gerçeklerinin uyuşumunun bir röntgeninin oluşturularak, eğitimde başarı ve, onunla birlikte, başarısızlık noktalarının saptanması ve görülmesinin sağlanmasıdır. Son oturumda hedeflenen ikinci amaç ise, gelecekte iş dünyasına a(t/ç)ılacak olan öğrencilerin eğitim esnasında kendilerini nasıl hazırlamaları gerektiği üzerinde düşünmelerini sağlamaktır.

Programın açılış konuşmasını, CHP Genel Sekreteri Doç. Dr. Selin Sayek Böke yapacaktır. Prof. Dr. Pınar Akkoyunlu’ya armağan edilen, Prof. Dr. Murat Özyüksel’in yönetimindeki birinci oturumda Prof. Dr. Murat Birdal, Dr. Levent Dölek ve Prof. Dr. Ege Yazgan konuşmacılardır. Prof. Dr. Kadir Mercül’ün yönetimindeki ikinci oturumda ise Prof. Dr. Asaf Savaş Akat, Doç. Dr. Burak Gürel, ve Doç. Dr. Ferda Karagöz konuşmacılardır.

Dr. Cengiz Arın’a armağan edilen, Prof. Dr. Semih Gülboy yönetimindeki ikinci günün ilk oturumunda Dr. Seda Altuğ, Prof. Dr. Mustafa Aydın ve Dr. Erhan Keleşoğlu konuşmacılardır. Prof. Dr. Ufuk Bakkal’ın yönetimindeki ikinci oturumda ise Dr. Cemil Ozansü, Doç. Dr. Güven Gürkan Öztan ve Dr. Sungur Savran konuşmacılardır.     

Prof. Dr. Ahmet Yörük’e armağan edilen üçüncü gün oturumlarının, Prof. Dr. Nazan Susam yönetimindeki birinci oturumunda Prof. Dr. Veysel Bozkurt, Dr. Özgür Narin ve Doç. Dr. Murat Tiryakioğlu konuşmacılardır. Prof. Dr. İzzeddin Önder yönetimindeki ikinci ve İktisatçılar Haftasının son oturumda, daha doğrusu panelde ise, Cenk Akyoldaş, Tuğba Bakkal, Cem Erdaş, Jüliet Kostanoğlu ve Hüseyin Latifoğlu panelistlerimiz olacaklardır.    Programa başarı dileklerimizle, haftanın diğer önemli konusu olan 1 Mayıs gününe kısaca dönecek olursak, o akşam TV kanallarında izlediğim manzaraların içimi burktuğunu söylemeden geçemeyeceğim. Gerçekten anlamada zorlanıyorum; 1 Mayıs emekçilerin bayramı, emekçiler ile siyasi kadro birbirini temsil ediyorsa, bu inat nedir, nedendir?  Şimdi de gelelim işin özüne. 1 Mayıs emekçi günü olarak kutlanmaktadır. Peki, her yıl 1 Mayıs günü kutlamalarında emekçiler neyi kutlamaktadır? Emekçi olarak, üretimlerini mi, üretimlerine yabancılaşmalarını mı, yoksa patronların kendileri üzerinde uyguladığı sömürüyü mü kutlamaktadırlar? Aynı durum ücret konusunda da geçerlidir; emekçiler asgari ücrete, asgari ücretin patron-devlet tarafından belirlenmesine itiraz ederken neden farkında olmazlar ki, asgari ücret üzerinde pazarlık yapmak, emekçi hakkından, çekirdek olarak ücretten vazgeçmektir. Oysa emekçi meta veya hizmet üretmekte olduğuna göre, bunun karşılığını almalıdır. Üretim yapan emekçiler olduğuna göre, üretimin değerini hak edenler de emekçiler olmalıdır.

Eğer ücret emekçinin üretime koyduğu emeğin karşılığını oluşturuyor ise, nasıl oluyor da emekçi bizzat kendi üretimini piyasadan satın alamıyor? Konuya başka açıdan yaklaşırsak, Marx’ın sorgulama şekliyle, eğer piyasada mevcut mal ve hizmetlerin değeri emekçinin üretimini yansıtıyorsa, niçin emekçiler alt ve en fazla orta gelir grubunu oluşturuyor da, patronlar en zengin kesimi oluşturuyor? Emek-üretim ya da yaratılan değer bağlamında emekçi ve patronun sosyal pozisyonları doğru mu, yoksa bunda bir yanlışlık mı var? Keşke, 1 Mayıs günü bir kutlama günü olmaktan çıkartılsa da, böylesi problemler tüm yönleriyle tartışılsa, ama olmuyor ya da oldurulmuyor. Acaba kimler tarafından oldurulmuyor ki?  İşte, 1 Mayıs kutlanır, hatta coşkuyla kutlanır, ama bu meseleler tartışılmadan, halaylar çekilir, simitler yenir, yorgun düşülür, ertesi günkü sömürüye hazır olmak üzere uyunur. Sermaye medyası da ertesi günkü manşetinde bu oluşumu şöyle duyurur: “1 Mayıs coşkuyla kutlandı!” Hayat yine aynı minval üzere seyreder.

1 Mayıs gününde adil bir düzen için mücadele bayrağı yükseltilecekse, üretim alanında temel adalet konusu olarak, üretilen katma değer içinde ücret ve sömürü paylarının üretime katılma oranlarında ele alınma mücadelesi yükseltilmelidir. Açıktır ki, bu mücadele sendikal örgütlenmeyi dışlamadan, politik güç olarak sermaye yandaşı olmayan siyasi partilerde yürütülebilir. İşte bu noktada ekonomik sistem meselesine giriyoruz. Şöyle ki, kapitalist sistemde sermaye yanlısı olmayan bir siyasi örgütlenme yoktur, çünkü sisteme muhalif bir örgütlenme yaşatılmaz. Kapitalist sistemlerde açık ya da örtülü sermaye yanlısı olmayan eğitim kurumları yoktur, yaşatılmaz.

Biz emekçiler olarak, 1 Mayıs coşkumuzu yaşayalım; fakat bu coşkuyu yaşarken, yaşadığımız coşku biçimimizin sermaye tarafından nasıl algılandığını ve sermayeye neler kattığını da düşünelim, lütfen! 

Görsel: İFMC

Evrensel'i Takip Et