17 Mart 2019 10:16

Hürriyet aynı ‘andıç’ kafasıyla devam ediyor

Fatih Polat, Hürriyet’in 21 yıl önceki ‘Andıç’lı manşetiyle, Sezai Temelli çarpıtması 'haberi' arasındaki benzerliği yazdı.

Hürriyet'in 16 Mart 2019 tarihli patlaşımın ekran görüntüsü.

Paylaş

Fatih POLAT

Medyanın da aralarında bulunduğu çeşitli yapıların bir ‘silahsız kuvvet’ olarak öne sürüldüğü 28 Şubat 1997 tarihli ‘postmodern darbenin’ etkisinin sürdüğü günler... Hürriyet gazetesi 25 Nisan 1998’de “Dehşet İtiraflar” başlıklı manşetle çıktı. Haberde, “PKK’nin iki numaralı adamı Şemdin Sakık, örgütüyle Türkiye’deki bazı ihanet cephelerinin tüyler ürpertici ilişkilerini bir bir anlattı” denilerek bazı gazeteciler ve çeşitli kurum temsilcileri hedef gösteriliyordu. Aynı gün, Oktay Ekşi de, “Alçakları tanıyalım” başlıklı yazısıyla bu manşeti destekledi.

Sabah gazetesi de, aynı gün bu “itirafları” manşetine taşıdı. 

Manşetten verilen bu haberlerde, dönemin İHD Genel Başkanı Akın Birdal için, Abdullah Öcalan’ın “benim tabancam” dediği öne sürülüyordu. 

AKIN BİRDAL’A SALDIRI

Ve Akın Birdal, 12 Mayıs 1998 günü İHD Genel Merkezi’nde silahlı saldırıya uğradı. Ölümden döndü. Ve daha sonra, gazetecileri, Akın Birdal’ı ve çeşitli kurum temsilcilerini hedef gösteren bölümlerin Şemdin Sakık’a ait olmadığı, dönemin etkili generalleri tarafından bir andıç olarak ifadelere eklendiği ortaya çıktı. 

Daha sonra, Özel Yetkili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 28 Şubat soruşturmasının delilleri arasında gösterilen ‘Andıç’ olayı, Gazeteci-Yazar Mehmet Ali Birand’ın “Son Darbe: 28 Şubat” belgeselinde de yer almıştı.

Birand’ın anlatımına göre, 24 Nisan günü dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir, ‘Andıç’ denilen belgeyi imzaladı. Amaç, Şemdin Sakık’ın ifadeleri ile ‘can sıkan’ gazeteci ve kurum temsilcilerini yıpratmaktı. Söz konusu kişiler önce yıpratılacak ardından haklarında dava açılacaktı. Bazıları şöyle: İnsan Hakları Derneği’nin PKK güdümünde olduğunu açıklamak ve kapatılmasını sağlamak, derneğin Başkanı Akın Birdal’ı suçlamak, Refah Partisi’nin PKK ile işbirliği içinde olduğunu ortaya koyarak Fazilet Partisini yıpratmak, gazetecilerin kamuoyunda saygınlıklarının azaltılmasının sağlanması. 

Yıpratılmak istenen kişi ve kurumların isimleri Sakık’ın ifadesine eklendi. Planın bir sonraki aşamasında Hürriyet ve Sabah gibi gazetelerde ‘şok ifadeler’ başlığıyla verilen Sakık’ın ifadelerinde söz konusu gazeteciler hedef tahtasına konuldu. Hedef tahtasına konulan gazeteci Cengiz Çandar belgeseldeki röportajında o anları şöyle anlatıyordu: “Gazetedeki odama Zafer Mutlu girdi. Yazılarımda Kürt meselesi konusuna girmememi istedi. ‘Seni kurtarmaya çalışıyorum, asker Genelkurmay sana ilişkin bir şey var halledeceğiz, şu konulara girme’ dedi. Ne olduğunu anlamaya çalışırken Genelkurmay’da bana karşı bir tezgah olduğunu anladım.”

Andıçlanan isimler ise şöyleydi: Mehmet Ali Birand, Cengiz Çandar, Yaşar Parlak, Mahir Kaynak, Mahir Sayın.

ÖZKÖK, “ANDIÇ’TA DOLDURUŞA GELDİK” DEMİŞTİ

Dönemin Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, 3 Ekim 2012 günü 
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’na yaptığı açıklamalarda, geçmişinde utandığı hususların da bulunduğunu belirterek, bazı gazetecilerin işine son verilmesine neden olan Andıç haberinin bunlardan birisi olduğunu söyledi. Ve şöyle devam etti: “Dolduruşa geldik. Kendi arkadaşları olduğu için bunları vermiyor diyorlardı. Ama verdik. Onun benim vicdanımda bıraktığı yarayı, acıyı hiçbir şey vermedi. Ama bu uygulamalar halen yürüyor.”
Komisyon üyelerinin, Andıç belgesi gibi manşet haberlere konu olan bilgilerin kendilerine nasıl geldiğine ilişkin soruları üzerine Özkök, “Bugün bunlar nasıl geliyorsa bazı gazetecilere, öyle geliyordu. Nereden geldiği belli. Nazlı Ilıcak çıkardı yazdı, ‘bu Andıç’tır’ dedi ve ben de 30 kez özür diledim” dedi.

VE AYNI ALIŞKANLIK DEVAM EDİYOR

Ertuğrul Özkök’ün “Ama bu uygulamalar halen yürüyor” dediği pratikler devam ediyor, hem de kendi gazetesinde. Hürriyet gazetesi dün (16 Mart 2019) tarihinde, Twitter hesabından da paylaştığı şu haberi servis etti: “HDP Eş Genel Başkanı Temelli’den açık açık itiraf ve tehdit: İstanbul ve Ankara’yı İmamoğlu ve Yavaş değil, HDP yönetecek.” Ve haberde bu ifade yoktu. Haberin kaynağı olan Artı Tv’deki programda da Sezai Temelli bu cümleleri kullanmamıştı. Yani söylemediği sözler, tıpkı Şemdin Sakık’ın ifadelerine eklenen andıç gibi eklenmişti. Gelen tepkilerden sonra Hürriyet başlığını değiştirerek, “HDP Eş Genel Başkanı gizli ittifakı itiraf etti: Yavaş ve İmamoğlu bilecek ki seçilmişse HDP oylarıyla seçilmiştir.” biçiminde yine Temelli’yi suçlayan bir üslupla devam etti. 

Hürriyet, tepkilerin büyümesi üzerine yaptığı açıklamada, "CHP’li adaylar ya da haberi eleştiren çevreler bizden değil HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli’den açıklama istemelidirler.” diyerek bir de üste çıkmaya çalıştı. 

Yani ortada “andıç” kafasının devamı olan ağır bir etik ihlali var. Ve artık ombudsman “yükünden” de kurtulmuş olmanın verdiği rahatlıkla yayıla yayıla mesleki bir suça imza atmak var. Üzerine bir de pişkinlik var. 

Şimdi Can Yücel olsaydı ne derdi, tahmin edebiliyorsunuz değil mi?

ÖNCEKİ HABER

Aynı evin çatısına dördüncü kez otomobil düştü

SONRAKİ HABER

Yeni Zelanda, nefret söyleminin hasılası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa