07 Eylül 2018 00:04

Yaşlı: Batıyla gerilim, AKP’yi Rusya’nın isteklerini kabule zorluyor

Tahran’da yapılacak üçlü zirveyi ve AKP hükümetinin Suriye ve İdlib planlarını Akademisyen Fatih Yaşlı ile konuştuk.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Meltem AKYOL
İstanbul

Suriye’de İdlib’e yönelik beklenen operasyon konusunda liderler Tahran’da bugün yapılacak üçlü zirveye işaret ediyor. İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin ev sahipliğindeki zirveye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin katılıyor. Ana gündemin Suriye’deki son durum ve İdlib’e yapılması beklenen operasyon olması beklenen zirve sonrası 3 liderin ortak açıklama yapacağı konuşuluyor.

İlki 22 Kasım 2017’de Soçi’de, ikincisi Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gerçekleştirilen zirveyi gazetemize değerlendiren Abant İzzet Baysal Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi, Akademisyen Fatih Yaşlı, AKP’nin, Suriye’ye dair iddialarını hem masada hem sahada sürdürebilmesinin yolunun İdlib’in düşmemesinden geçtiğini gördüğünü söyledi. Bu nedenle Rusya ve İran’ı ikna çabalarının süreceğini belirten Yaşlı, operasyon konusunda son sözü Rusya’nın söyleyeceğine işaret etti.

Almanya ve ABD ile yapılan görüşmeleri de değerlendiren Yaşlı, "AKP, halen uluslararası sistemin, emperyalist mekanizmaların bir parçası ve esas meselesi de Batı’yla konjonktürel olarak yaşadığı gerilimi, Batıya meşruiyetini kabul ettirerek bitirmek. Şimdi İdlib’i bunun için bir vesile olarak görüyor ve buna uygun olarak hareket ediyor” değerlendirmesinde bulundu.

RUSYA’YI VE İRAN’I İKNA ETME ÇABASI

Tahran’da gerçekleşecek zirve, İdlib operasyonunun kesinlik kazanması açısından önemli görülüyor. Peki masada ne var, AKP’nin operasyonu engellemek, en azından durdurmak istediğine dair tartışmalar yapmıştık daha önce, ne olur, ne bekleniyor bu zirveden?

Bundan yaklaşık iki hafta önce, Evrensel’deki son değerlendirmemizde, AKP’nin esas hedefinin operasyonu durdurmak, o da olmazsa sınırlı bir şekilde yapılmasını sağlamak olduğunu söylemiştik. Tahran’daki zirveye de bunun için gidiyor. AKP, hâlâ daha Suriye üzerindeki emperyal hedeflerinden vazgeçmiş değil. İdlib’i de o hedeflerin bir parçası olarak görüyor. Suriye’ye dair iddialarını hem masada hem sahada sürdürebilmesinin yolunun elinde tuttuğu toprakları korumaktan ve İdlib’in düşmemesinden geçtiğini görüyor. Bu yüzden de özellikle son dönemdeki konjonktürel yakınlaşmayı da kullanarak Rusya’yı ve İran’ı ikna etmeye çalışıyor.

Bu mümkün mü?

Rusya’dan yapılan son açıklamalara ve İdlib’in uzun zaman sonra bir hava bombardımanına maruz kalmasına bakılacak olursa, Rusya’nın Suriye ordusunun zirve sonrası başlatacağı operasyona destek vereceği rahatlıkla görülebiliyor. Devam eden bombardımanı da buna dair bir “niyet beyanı” olarak değerlendirmek lazım.

Öte yandan, Rusya’nın AKP karşısında eli daha güçlü. Çünkü imzalanan nükleer anlaşmalarda, S-400 satışında ve gelişen ticari ilişkilerde somutlaşan, AKP’nin Batı karşısında Rusya’ya yanaşma çabaları, henüz ABD ve Batı’yla ilişkilerini düzeltmeyi başaramamış olan AKP’yi, Rusya’nın isteklerini gönülsüzce de olsa kabul etmeye zorluyor. Önemli olan ise nasıl bir denge düzleminde buluşulacağı, tarafların birbirlerine nasıl tavizler verecekleri. Ama dediğim gibi, bu ilişkide avantajlı konumunda bulunan Rusya ve esas olarak son sözü o söyleyecek. O son söz ise çok büyük ihtimalle AKP’nin emperyal heveslerine aykırı ama AKP’yi ABD ve NATO’dan uzaklaştırma, Batı’yla ilişkilerdeki gerilime oynama hedefine uygun olacak.

AKP VE BATI SİVİLLERİ GERÇEKTEN DÜŞÜNÜYORSA...

İdlib’de yüz binlerce, farklı rakamlar telaffuz edilse de, sivil olduğu konuşuluyor. Olası bir operasyon durumunda ‘Mülteci akını yaşanabileceği’ vurgusu yapılıyor. Bu önemli bir kaygı değil mi?

Suriye’deki siviller ve mülteci akını meselesi her nedense Türkiye ve Batı’nın aklına hep Suriye ordusunun cihatçılar karşısında ilerleyişi söz konusu olunca geliyor. Biz aynı süreci Halep’te de yaşadık. “Halep düşerse milyonlarca sığınmacı Türkiye’ye gelir” dendi ama bunun böyle olmadığı görüldü. Suriye halkı cihatçılardan kurtarılan kente geri döndü ve şimdi Halep’te cihatçı terörden temizlenmiş, sakin bir hayat var. Eğer AKP ve Batı sivilleri gerçekten düşünüyorsa, cihatçı gruplara sivillerin tahliyesine izin verilmesi ve sivilleri kalkan olarak kullanmamaları konusunda baskı yapmalı, ayrıca AKP de “İdlib çökerse Avrupa da çöker” diye Avrupa’yı göç dalgasıyla korkutmaktan vazgeçmeli.

BATI CİHATÇILARI SURİYE’DE HÂLÂ BİR PARTNER OLARAK GÖRÜYOR

İdlib operasyonu gündeme geldiği andan itibaren Batı’dan, son olarak Fransa’dan ‘Kmyasal saldırı olursa vururuz’ açıklaması yapıldı. Ne anlama geliyor bu açıklamalar, kimyasal bir saldırı mı bekleniyor?

Bu açıklamaları daha önce de defalarca duyduk. Batı’nın elinde kalan son koz, Suriye’nin kimyasal kullandığına ilişkin iddiaları gündeme getirip sonra da bunu saldırılara gerekçe yapmak. Oysa şimdiye kadar kanıtlanmış tek bir kimyasal saldırı söz konusu değil, sahadaki cihatçı grupların nasıl bir saldırı mizanseni yarattıklarına dair ise çeşitli veriler söz konusu. ABD, İngiltere ve Fransa’dan gelen bu açıklamaları, Batı’nın cihatçıları Suriye’de hâlâ bir partner olarak görmeye devam ettiğinin ama aynı zamanda yenilgiyi kabul ettiklerinin bir işareti olarak görebiliriz. Artık ellerinde başka bir argüman ve başka bir müdahale aracı yok, sadece süreyi uzatmaya, zaman kazanmaya, mukadder olanı, yani İdlib’in düşüşünü geciktirmeye çalışıyorlar.

ABD-TÜRKİYE GÖRÜŞMELERİ

Türkiye ile ABD ilişkileri Brunson krizi nedeniyle gerilmişti. Ancak İdlib operasyonu söz konusu olduğunda görüşme trafiğinin sıklaştığını görüyoruz. İlişkiler de gerilim sona mı erdi, bu trafiği nasıl yorumluyorsunuz? Gerilim dindi mi?

AKP’nin uluslararası sistem içerisindeki yerini anlamak için turnusol niteliği taşıyan coğrafyanın Suriye olduğunu söyleyebiliriz. Bugün AKP hâlâ Suriye hükümetiyle doğrudan görüşmeleri reddediyor, alternatif bir askeri güç yaratmaya çalışıyor, Suriye topraklarının bir bölümünü elinde tutuyor. Rusya ve İran’la görüşüyor olmasının nedeni ise son zamanlarda ABD ve Batı’yla yaşanan gerilim nedeniyle yalnız kalmamak istememesi. Oysa son İdlib meselesinde de görüldüğü üzere ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail ve Suudi Arabistan’ın duruşu neyse AKP’ninki de o. Önce ABD’den ve sonra Almanya’dan yapılan ziyaretler ve sonrasında yapılan açıklamalar da durumu teyit ediyor. AKP, halen uluslararası sistemin, emperyalist mekanizmaların bir parçası ve esas meselesi de Batı’yla konjonktürel olarak yaşadığı gerilimi, Batıya meşruiyetini kabul ettirerek bitirmek. Şimdi İdlib’i bunun için bir vesile olarak görüyor ve buna uygun olarak hareket ediyor. Bunun sonuçlarını ise önümüzdeki süreçte göreceğimiz kanaatindeyim.


TÜRKİYE’DEN TAHRAN ZİRVESİ AÇIKLAMASI

Cumhurbaşkanlığı bugün yapılacak Tahran zirvesine ilişkin olarak açıklama yaptı.

“Zirve toplantısında Suriye sorununa kalıcı çözüm bulunması amacıyla Astana mekanizması bağlamında sahada ve siyasi süreç kapsamında yürütülen ortak çalışmalar ele alınacak” denen açıklama şöyle devam etti: “İkincisi geçtiğimiz nisan ayında ülkemizin ev sahipliğinde gerçeklemiş olan üçlü zirvenin ardından meydana gelen gelişmelerin değerlendirilmesi ve ileriye yönelik atılabilecek adımların tespit edilmesi hedeflenmektedir.”

Ayrıca zirve kapsamında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mevkidaşlarıyla yapacağı ikili görüşmelerde, bölgesel konular ve diğer gelişmelerin de ele alınacağı belirtildi.

ÖNCEKİ HABER

Şarkıcı Haluk Levent’ten Flormar işçilerine destek ziyareti

SONRAKİ HABER

Cuma Çiçek: Kürt meselesinin askeri yöntemlerle çözümü imkansızlaştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...