Çocuk yiyen canavarlar: Abdurrahman bisiklet alabilmek için fabrikaya girmiş

Görsel: Evrensel
Goethe’nin “Erlkönig” (Çocuk Yiyen Dev) baladında, tekinsiz bir varlık masum bir çocuğu yok etme arzusuyla betimlenir. Marx ise bu anlatıyı tersine çevirir: El koyma, biriktirme ve servet edinme hırsıyla hareket eden insanlar, adeta ‘Çocuk Yiyen Dev’e dönüşür. Sermaye, işçilerin emeğine, bedenine ve hatta hayatına el koyar. 14 yaşındaki Abdurrahman Özkul’un makineye kapılarak can verdiği fabrika, “çocuk yiyen” bu sistemin somut bir tezahürüdür.
Niğde’nin Bor ilçesindeki plastik geri dönüşüm tesisinde çalışan Abdurrahman, Niğde Valisi Cahit Çelik’in başkanlığını yaptığı Bor Organize Sanayi Bölgesi’nde, kayıtsız şekilde çalıştırılıyordu. 13 Nisan’da yaşamını yitirdi. Cinayetten bir gün sonra, OSB yönetimi Vali Çelik’in başkanlığında toplandı; kamuoyuna herhangi bir açıklama yapılmadı.
Peki, güçlü neden zayıfı yutar? Henüz 14 yaşında olan Abdurrahman neden o fabrikadaydı?
Abdurrahman’ın işçi dedesi Vahap Özkul anlatıyor: “Elektrikli bisiklet almak istiyordu çocuk. 25-30 bin lira tutuyor. Bu yüzden girdi fabrikaya. En az 3-4 aydır çalışıyordu. Dede işçi, baba işçi, amca işçi... Abdurrahman da işçi. Yalnız değildi fabrikada, amcasıyla birlikte çalışıyordu. İkisi de sigortasızdı. Ne zaman gel derlerse geliyorlardı, ne zaman git derlerse gidiyorlardı.”
Makinenin arasına bir poşet sıkışmıştı. Abdurrahman onu almak isterken… Makineler onu yuttu.
Vahap Özkul devam ediyor: “Bizim Apo, sabah sekizde başlar, akşam beşte bırakırdı işi. Okulu kendisi bıraktı. ‘Ben okumak istemiyorum, dışarıdan okuyacağım’ dedi. Boş durmak istemedi, amcasının yanına gitti. Fabrikada can verdi. Savcı geldi, kamera kayıtlarını incelediler. Her şey açıkça görülüyor. Ama patron, ‘Fabrika kapalıydı, çocuk paletlerin yanına nasıl girdi?’ demiş. En az 45 gündür çalışıyordu. Zaten fabrikanın iş güvenliği çok zayıftı. Daha önce başka yaralanmalar da olmuş orada.”
OSB Başkanı Vali Cahit Çelik ne aradı ne de açıklama yaptı. İktidardan kimse aramadı.
“Abdurrahman hayalinden bahseder miydi?” diye sordum. “Hayali yoktu” dedi dede.
*
14 yaşındaki Abdurrahman Özkul’un plastik geri dönüşüm fabrikasında çalışırken hayatını kaybetmesi, sermayenin çocuk emeği ve denetimsizlikle beslenen bir canavara dönüştüğünü gözler önüne seriyor. Goethe’nin baladındaki tekinsiz varlığın yerini makineler aldı. Erlkönig artık ormanlarda değil, organize sanayi bölgelerinde dolaşıyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre, son 12 yılda 742, son 10 günde ise 3 çocuk işçi hayatını kaybetti. Sorumlular sessiz. Devlet suskun. Bu ölümler, çocukları yutan sistemin acı ve somut yüzüdür. İşte 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı…
Evrensel'i Takip Et