Refahtan savaşa: Askeri Keynesçilik
Keynesçilik, iş yaratmak için çukurlar kazmayı ve onları doldurmayı savunur. Askeri Keynesçilik, iş yaratmak için mezarların kazılmasını ve içlerinin cesetlerle doldurulmasını savunur.

Fotoğraf: Pixabay
Michael Roberts
Avrupa’da savaş çığırtkanlığı had safhaya ulaştı. Her şey Trump yönetimindeki ABD’nin Avrupa başkentlerinin potansiyel düşmanlardan askeri olarak ‘korunması’ için para ödemeye değmeyeceğine karar vermesiyle başladı. Trump, ABD’nin NATO’nun finansmanının büyük kısmını ödemesini ve askeri gücünü sağlamasını durdurmak istiyor ve Ukrayna-Rusya çatışmasını sona erdirmek istiyor, böylece ABD emperyalist stratejisini Çin’in ekonomik yükselişini ‘Kontrol altına almak’ve zayıflatmak amacıyla ‘batı yarımküre’ ve Pasifik’e yoğunlaştırabilecek.
Trump’ın stratejisi Avrupalı yönetici elitleri panikletti. AB Dış Politika Şefi Kaja Kallas, AB’nin dış politikasını kendi görüşüne göre özetledi: “Eğer birlikte Moskova’ya yeterince baskı yapamazsak, Çin’i yenebileceğimizi nasıl iddia edebiliriz?”
Avrupa kapitalizminin yeniden silahlandırılması için çeşitli argümanlar sunuluyor. Ağırlıklı olarak İngiliz askeri devletinin görüşlerini sunan uluslararası ilişkiler ‘düşünce kuruluşu’ Chatham House’un Direktörü Bronwen Maddox, ‘savunma’ harcamalarının ‘en büyük kamu yararı’ olduğunu, çünkü otoriter güçlere karşı ‘demokrasinin’ hayatta kalması için gerekli olduğunu iddia ederek başladı. Ancak demokrasiyi savunmak için ödenmesi gereken bir bedel var: “Birleşik Krallık acilen ihtiyaç duyduğu savunma harcamalarını karşılamak için daha fazla borçlanmak zorunda kalabilir. Önümüzdeki yıl ve sonrasında politikacılar, hastalık yardımları, emeklilik maaşları ve sağlık hizmetlerinde kesintiler yoluyla para talep etmek için kendilerini hazırlamak zorunda kalacaklar.”
‘Ekonomik bir fırsat!’
Financial Times’ın (FT) liberal Keynesyen Ekonomi Gurusu Martin Wolf, “Savunma harcamaları kalıcı olarak artırılacaksa, hükümet yeterli harcama kesintisi bulamazsa, ki bu da şüpheli, vergilerin artması gerekir” diyor: “Birleşik Krallık gerçekçi bir şekilde savunma yatırımlarının ekonomik getirilerini de bekleyebilir. Tarihsel olarak savaşlar inovasyonun anası olmuştur.”
Wolf daha sonra İsrail ve Ukrayna’nın savaşlarından elde ettikleri kazanımlara ilişkin harika örneklerden bahsediyor: “İsrail’in ‘start up ekonomisi’ ordusunda başladı. Ukraynalılar şimdi drone savaşında devrim yarattılar.” Savaş yoluyla inovasyonun insani maliyetinden bahsetmiyor. Wolf devam ediyor: “Savunmaya önemli ölçüde daha fazla harcama eğer doğru şekilde yapılırsa, bu aynı zamanda ekonomik bir fırsattır.”
Wolf, kişisel özgürlük ve liberal demokrasi gibi övünülen “Avrupa değerlerini” savunmamız gerektiğini söylüyor.
‘İlerici muhafazakar’ FT Köşe Yazarı Janan Ganesh bunu açıkça ifade etti: “Avrupa bir savaş devleti kurmak için refah devletini budamalıdır. Sosyal harcamalarda kesintiye gitmeden kıtayı savunmanın bir yolu yok.”
‘Savaş çığırtkanlığının dozu artıyor’
Polonya Başbakanı Donald Tusk savaş çığırtkanlığını bir üst seviyeye taşıdı. Polonya’nın “Nükleer silahlar ve modern konvansiyonel olmayan silahlar da dahil olmak üzere en modern olanaklara ulaşması gerektiğini” söyledi. ‘Konvansiyonel olmayan’ın kimyasal silahlar anlamına geldiğini varsayabiliriz? Tusk: “Bunu tüm sorumluluğumla söylüyorum, konvansiyonel silahları, en geleneksel olanları satın almak yeterli değildir.”
Dolayısıyla Avrupa’nın hemen her yerinde ‘savunma’ harcamalarının arttırılması ve yeniden silahlanma çağrısı yapılıyor. Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, savunma harcamalarında büyük bir artışı finanse etmek üzere 800 milyar avroyu harekete geçirmeyi amaçlayan bir yeniden silahlanma planı önerdi. ‘Acil durum kaçış maddesi’ kapsamında AB Komisyonu, mevcut mali kuralları ihlal etse bile silah harcamalarının arttırılması çağrısında bulunacak. Von der Leyen, AB ülkelerinin savunma harcamalarını gayrisafi yurt içi milli hasılalarının (GSYH) ortalama yüzde 1.5’i oranında arttırmaları halinde, önümüzdeki dört yıl içinde 650 milyar avronun serbest bırakılabileceğini iddia etti. Ancak bu durumda yatırım, altyapı projeleri ya da kamu hizmetleri için fazladan finansman sağlanamayacaktır zira Avrupa’nın kaynaklarını savaşa hazırlık için ayırması gerekmektedir.
Almanya’da yeni koalisyon hükümetinin seçilmiş Şansölyesi Friedrich Merz, Alman hükümetlerinin kamu harcamalarını karşılamak için katı bir sınırın ötesinde borçlanmasını ya da borç artırımına gitmesini yasa dışı kılan ve ‘mali fren’ olarak adlandırılan uygulamayı sona erdirecek bir yasayı parlamentodan geçirdi. Ancak şimdi askeri harcamalar, sınırı olmayan tek bütçe olarak her şeyin üzerinde bir önceliğe sahip. Savunma harcamaları hedefi; iklim kontrolü ve çok ihtiyaç duyulan altyapı için mevcut açık harcamalarını gölgede bırakacak.
Yeni Alman mali paketi nedeniyle yıllık hükümet harcamaları, savaş sonrası Marshall Planı ve 1990’ların başında Almanya’nın yeniden birleşmesi ile gelen harcama patlamasından daha büyük olacak.
‘İstihdam yaratmak adına insanları öldürmek mi?’
‘Askeri Keynesçilik’ teorisinin bir geçmişi vardır. Her şeyden önce, askeri Keynesçilik çalışan insanların ve insanlığın çıkarlarına aykırıdır. İstihdam yaratmak adına insanları öldürmek için silah üretmekten yana mıyız? Bazı sendika liderleri tarafından sıklıkla desteklenen bu argüman, parayı yaşamın önüne koymaktadır. Keynes bir keresinde şöyle demişti: “Hükümet insanlara toprakta çukur kazmaları ve sonra da bu çukurları doldurmaları için para ödemelidir.” İnsanlar şöyle cevap verirdi: “Bu aptalca, neden insanlara yol ve okul yapmaları için para vermiyorsunuz?” Keynes şöyle cevap verirdi: “Tamam, onlara okul yapmaları için ödeme yapın. Mesele şu ki, hükümet istihdam yarattığı sürece ne yaptıklarının bir önemi yok.”
Keynes hatalıydı. Bu önemli. Keynesçilik, iş yaratmak için çukurlar kazmayı ve onları doldurmayı savunur. Askeri Keynesçilik, iş yaratmak için mezarların kazılmasını ve içlerinin cesetlerle doldurulmasını savunur. Eğer istihdamın nasıl yaratıldığı önemli değilse, o zaman neden tütün üretimini dramatik bir şekilde arttırmayalım ve istihdam yaratmak için bağımlılığı teşvik etmeyelim?
The Next Recession’dan kısaltılarak alınmıştır.
Evrensel'i Takip Et