Ancak Suriyeli mültecilerin bugün herhangi bir statüsü yok. Daha doğru bir ifade kullanmak gerekirse, aslında uluslararası hukukun kitabında yazan “mültecilik” kavramının ötesinde, bugünün Suriyelileri, Iraklıları, Şengallileri, Kobanelileri mültecilik kavramının toplum nezdindeki tanımını değiştiren bir hayat yaşıyorlar.
Mültecilere yardım ve destek için her kentte onlarca vatandaş inisiyatifi kuruluyor. Kimin elinden hangi iş geliyorsa öyle bir katkı sunmaya çalışıyor.
Kapitalist sistem, içine düştüğü ekonomik krizlerden çıkmak ve sömürü politikasını devam ettirmek için savaşları bir araç olarak kullanır. Türkiye’de de burjuvazinin temsilcisi hükümet de bu aracı kullanmada hiç tereddüt göstermiyor. Kuşkusuz ülkenin içinde bulunduğu bu durum gençlik kesimlerini de doğrudan etkiliyor.
Gencecik yaşımızda, gencecik bedenimize, gencecik dilimize bu kadar ölümü sokan iktidarın ve onun sırtını dayadığı kapitalist sistemin nasıl çökeceğini konuşmalı asıl… Bu iktidar da laf lafı, laf ölümü açar. Konuşmalı, yazmalı ama en çok yaşanılası bir dünya için –ki bu bizim nefesimizdir- canhıraş çalışmalı…
Ülkemizde gelişmiş meslek lisesi eylemlerine baktığımızda sihirli cümlenin, “talepler etrafında mücadele” olduğunu görüyoruz. Ablukanın parçalanmasının tek yolu bu! ‘Staj sömürüsüne son, eşit işe eşit ücret, patronların ve temsilcilerin not verme yetkisine hayır, stajyerlere örgütlenme ve toplusözleşme hakkı’ gibi birçok talep daha detaylı şekilde formüle edilebilir.
Staj denilen şey aslında asgari ücretin 3/1’i ücretle; çalışma koşullarının kötü olduğu, sınava gireceğimiz sene haftanın 3 gününü ders çalışmak yerine fabrikalarda ucuz iş gücü olmaya sürüklendiğimiz durumun adı.
Bu okullardaki kadrolaşmayı istedikleri gibi sağlayıp, müfredatı istedikleri gibi değiştirip istedikleri eğitimi vererek öğrencileri istedikleri kalıba sokmanın peşindeler.
Düne kadar devlet okullarındaki niteliksiz eğitimden dolayı oluşan boşlukları kapatmak için dershanelere mecbur bırakılmıştık. Bugün ise yüklü fiyatlarına rağmen temel liselere gitmek zorunda bırakıldık.
Okan 16 yaşında. Futbolla bu kulüp sayesinde çocukluğunda tanışmış. Kulüpten bahsetmesini istediğimizde bizlere kulübü ‘mahallenin sesi’ olarak tanımlıyor.
68’in alışkanlıklarıyla da beslenen, yeni bir dünya görüşü, işçi sınıfının uluslararası arenadaki yenilgisinden de güç alarak yeni bir devrimci özne olarak gençliği tarif edenlerin, zevahiri kurtarma projeleri olarak yükseliyor.
3 yıldır süren çatışmasızlık ortamını kendi iktidar hırsları uğruna feda ettiler. Onlarca genci, çocuğu geleceksizliğesürüklemekten çekinmediler.
“Tek ses değil, farklı seslerle kazanım sağlayabileceğimize inanıyoruz ve tüm topluluklar perspektifinde Hacettepe öğrencilerine demokratik üniversite talebinde ısrarcı olmaya çağrı yapıyoruz.”
SYRIZA’ nın üçüncü Troyka anlaşmasını imzalamasına en büyük tepkinin gençlikten geldiğini de ayrıca belirtmek gerekir. SYRIZA’nın gençlik örgütü anlaşmaya karşı çıkmış ve seçim sürecinde çok sayıda genç SYRIZA’dan ayrıldıklarını açıklamıştı.
Bir ağıdı, uzaktan gelen düğün sesini ya da geleceği müjdeleyen marşları duyduğumuzda, ne hissetmemiz gerektiğini düşünmeyiz. Zaten hissediyoruzdur… Klasik müzik de böyledir.
Türkçenin imkanlarını mümkün mertebe zorlayarak bir olay üzerinden 101 farklı uslüp ortaya koyuyor yazar. Kısacası bizim duyduğumuz gördüğümüz gerçekliği biçimlendiriyor.
“Hahahaha bu ne hal ya anoreksiya mı oldun?” dedi. O kadar mutlu olmuş gibiydi ki anlam veremedim. İnsan bir hastalıkla nasıl bu kadar rahat dalga geçerdi?
Marx’ın sırf okuyabilmek için Rusça öğrendiği, Lenin’in Menşeviklere karşı ateşli bir şekilde savunduğu yeni insanları anlatan “Nasıl Yapmalı?” ya dönelim. Rahmetov’da vücut buluyor mesela o yeni insan önce denklemin bilinmeyenlerini buluyor sonra çelikten bir irade ile harekete geçiyor.
Kaosun geniş mezarlığı
Esaaad
Son iki haftada oluşan Suriye haritası neyi gösteriyor?
Yapı
Evrensel'le dayanışmaya çağrı!
13 ilçede devlete ait tek onkoloji bölümü yok. Var olanlar yetmiyor, hastalar özel hastanelere yönlendiriliyor, parası olmayanları acı son bekliyor. Sağlık Bakanlığı bütçesi ise bu sistemi yağlıyor.
İstanbul'da kamu hastanelerinde onkoloji bölümü çok yetersiz. Nüfusu 5 milyonu aşan 13 ilçede hiç onkoloji bölümü yok. Yan etkilerle boğuşan hastalar ya saatlerce yol çekmeye ya da özele mahkum.
Kamu işçilerinin ücretinde erime: 2002’de asgari ücretin 5.5 katıyken, 2024’te bu oran 2.4’e geriledi. Kamu işçilerinin bir aylık ücretiyle alabildiği ekmek sayısı ise 6 bin 222’den 3 bin 500’e düştü.
Türkiye’de sermaye Suriyelilerin dönüşünden endişeli. Bir yandan Suriye’nin yeniden imarı için fırsat kollanıyor. Suriyeli işçiler emeğe dayalı işlerde yüzde 63 daha ucuza çalışıyor.
İran’ın Suriye’deki dayanağı olan Esad yönetiminin düşmesiyle birlikte Direniş Ekseni önemli bir darbe aldı. İçeride ise ekonomik kriz, klik çatışmaları ve muhalefetin etkisi sıkışmışlığı arttırıyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler'in (RSF) 2024 bilançosuna göre; dünyada öldürülen 54 gazeteciden 31'i çatışma bölgelerinde yaşamını yitirdi. Türkiye'de ise adli kontrol ve online sansür yaygınlaştı.
TBMM Genel Kurulunda bugün Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının bütçesi bugün görüşülecek. Çevre Mühendisi Selahattin Beyaz, bakanlığın bütçesini gazetemize değerlendirdi.
OSTİM’de işçilerin gündeminde artan geçim kaygısı ve birçok iş kolunda yaşanan durgunluk var. Bu sebeple işsizlik kaygısı işçilerin zam talebinin önüne geçiyor.