30 Eylül 2015 12:32

Hacettepe'de '1 Kasım' arası

“Tek ses değil, farklı seslerle kazanım sağlayabileceğimize inanıyoruz ve tüm topluluklar perspektifinde Hacettepe öğrencilerine demokratik üniversite talebinde ısrarcı olmaya çağrı yapıyoruz.”

Paylaş

İbrahim Halil TASMAN
Hacettepe Üniversitesi

Her yıl farklı renkler ve farklı seslerle donatılan Beytepe Kampüsü bu yıl yoğun bir sessizlikle öğretim yılına başladı. Oryantasyonla başlayan öğretim yılı, rektörlüğün bir senato kararıyla öğrenci topluluklarının bütün faaliyetlerini 1 Kasım’a kadar engellemesiyle sürüyor. Kampüsteki renkli tanıtımlarıyla üniversitemizin faaliyetlerini sergiye açan, söyleşiler ve paneller düzenleyen, etkinlikleriyle öğrencileri sosyalleştiren öğrenci topluluklarının 1 Kasım’a kadar stant açması, tanıtıcı afiş asması ve tanışma toplantısı düzenlemesi yasak. Senato kararından haberi olmayan bazı toplulukların stantları da özel güvenlik tarafından anında kaldırıldı. Üniversite öğrencilerinin yıllardır sürdürdüğü demokratik, bilimsel ve özerk üniversite mücadelesi her zaman baskı ve engellemelerle karşılaştı. Hacettepe Ünversitesi’nde de senato kararıyla bu mücadele engellenmeye çalışılmaktadır. Biz de bazı öğrenci topluluklarıyla bu senato kararını konuştuk. Öncelikle Alevi Kültürü Araştırma Topluluğu’ndan (HÜ AKAT) Ceyda arkadaşımızla görüştük. Ceyda, “Biz 7 yıldır resmi olmaya çalışan ve mücadelelerimiz sonucunda 2013’te resmi olan bir topluluğuz. Resmiyet kazandıktan sonra bile afişlerimiz ve etkinliklerimiz okul yönetimince geri çevrildi. Bu coğrafyada gerek yönetimlerce gerekse mahalle baskısıyla dışlamalarla alevi aileler sindirilmeye ve egemen tektip arasına girmeye zorlanmıştır. Bu yaptırımlar sonucu gizlenme ve saklanma kaygısı güden insanların evlatları olarak bu baskıları bizden sonrakilerin yaşamaması için bu yola çıktık. Ancak bizler de bizden öncekilerle aynı kaderi paylaşıyoruz. 1 ay gibi kısa süren bir engelleme dahi insanları buna alıştırma yolunda bir adımdır. Biz engellenmek değil fikirlerimizi aktarabilmek istiyoruz. Tek ses değil, farklı seslerle kazanım sağlayabileceğimize inanıyoruz ve tüm topluluklar perspektifinde Hacettepe öğrencilerine demokratik üniversite talebinde ısrarcı olmaya çağrı yapıyoruz.” dedi.
BARIŞÇIL BİR KAMPÜS İÇİN
Daha sonra Kadın Çalışmaları Topluluğu’ndan (HÜKÇAT) Hazal arkadaşımızla görüştük. Hazal, “Okulumuzun tutumunu antidemokratik buluyoruz. Bizler her türlü türcü, ırkçı, cinsiyetçi ve ayrışmacı tutumun karşısında duran kadınlarız. Özgür bir dünya için çalışma yürütüyoruz. Varlığımızı ve fikirlerimizi kampüse yansıtamamak bizi kısıtlıyor. Rektörlüğün sadece Türk bayrağına izin veriyor olması tutumunun, tekçi ve türcü yaklaşımının okulumuzu barış ortamından nefret söylemleri içeren bir ortama sürükleyeceğini düşünüyoruz. Okul içerisinde öğrencilerin en çok ürettiği platformlar olarak bütün okul topluluklarını bilimsel, demokratik ve barışçıl bir kampüs için birlikte yasaklara karşı durmaya çağırıyoruz.” dedi. Toplumsal Araştırmalar Topluluğu’ndan da Beril arkadaşımızla görüştük. Beril, “Düşüncelerimizin, faaliyetlerimizin şekillendiği ve etkinleştiği üniversite yaşamında böylesi yasakların çıkarcı siyasete bu kadar bulaştırılması elbette her topluluk gibi ‘sosyal bilimler’ topluluklarını da derinden etkilemekte. Özgür düşüncenin olması gereken bir eğitim ortamında, tamamen bizim inisiyatifimizde olması gereken, kişisel gelişimimiz için yararlı olan öğrenci topluluklarının ve faaliyetlerinin afiş asamama, stant açamama gibi yasaklarla etkinliklerinin kısıtlanması “sözde” demokrasi anlayışına ters düşmektedir. Sunulan kısıtlı imkanlar içerisinde, tamamen kendi çabalarımızla yürüttüğümüz topluluk çalışmalarının bir kez daha engellenmeye çalışılmasını sosyoloji öğrencileri olarak kınıyoruz.” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Troyka anlaşması ve Yunanistan gençliği

SONRAKİ HABER

Tarafımız belli: barış!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa