20 Nisan 2013 08:56

Datça’nın ucunca, antik çağ efsanelerinin odağında: Knidos

Okay Deprem

Antik Karya bölgesinin önemli şehirlerinden biri olan Knidos, günümüzde Muğla vilayetinin Yazıköy yerleşkesine bağlıdır. Dor Hexapolis Birliği’nin bir üyesi olan kent, eski ismiyle “Sinus Ceramicus”, modern Türkçe’de ise Gökova Körfezi olarak bildiğimiz coğrafyanın üzerindedir. M. Ö. 4. Yüzyılda Knidos, Triopion Adası’nın (anakaraya bağlı ufak adacık) karşısındaki Tekir Kasabası’nın yerinde kurulmuştu. Vaktiyle ana karaya bir köprü veya bir tür geçit ile bağlı ada (Cape Krio) zamanla ince kumsal bir oluşum ile Datça Yarımadası’nın bit parçası haline gelir. Topografik oluşumun bu özelliği dolayısıyla da güneyde ve kuzeyde iki doğal liman alanı meydana gelmiştir.

Yüksek Helenistik medeniyeti yansıyan Knidos, muhtemelen Lacedaemonian Kolonilerinden biri olarak kurulmuştu. Bugün ismi Bodrum olan Halikarnassos, Kos ve de Rodos Adası antik şehirleri olan Lindos, Kamiros ve Ialyssos ile birlikte Dor Hexapolis’ini teşkil eden Knidos’un Triopion Adası, konfederasyonun toplantılarına ev sahipliği yapmaktaydı. Ayrıca gene aynı meskende Apollo (müziğin, sanatın, güneşin, ateşin ve şiirin tanrısı), Poseidon (denizler, depremler ve atlar tanrısı) ve Nempfler (antik Yunan mitolojisinde yeri ve denizi dolduran tanrısal yaratıklar) onuruna oyunlar organize edilmekteydi.
Önceleri, başlarında bir sulh hâkiminin olduğu 60 üyeden meydana gelen oligarşik bir senato tarafından yönetilen Knidos, konumunun da avantajı ile tipik zengin bir ticaret kenti haline gelmiş hatta bu sayede Lipara adasını kolonize edip, Adriyatik Denizi’ndeki “Corcyra Nigra” adlı kenti bile kuracak gönence erişmişti vaktiyle. Önce Eurymedon Savaşı neticesinde Pers İmparatoru Büyük Kiros’a teslim olan Knidos, kısa bir süre içinde bu sefer ünlü Peloponez Savaşları sonucunda Atina’ya bağlı hale gelecektir. Bölgedeki hızlı yayılmaları sürecince, bilhassa Antiokhos’a karşı yardımlarından ötürü Knidos kentinin bağlılığını kazanan Roma İmparatorluğu, bunun karşılığında şehre bir tür otonom statü tanır. Bölgede keşfedilen Bizans stilinde yapılmış evlerden ve Hıristiyan mezarlarından dolayı bu dönemde de Knidos’ta hâlâ hatırı sayılı bir nüfusun yaşamaya devam ettiğini biliyoruz.

Antik Çağların ünlü astronomu Eudoxus, Pers tarihi uzmanı yazar Ctesias ve de tüm çağların yedi dünya harikasından birisi sayılagelen İskenderiye Feneri’nin meşhur mimari Sostratus’un doğdukları ve yaşadıkları şehirdir aynı zamanda Knidos. Büyük Britanya Krallığı’ndan Dilettante adlı cemiyetin 1812’de ilk olarak keşfettiği Knidos, İngiliz kâşif ve bilim adamı C. T. Newton tarafından 1857-58 yılları arasında sistematik olarak kazılacaktır. Bu araştırmalar neticesinde; agora, tiyatro, Odeum, Dionisus, Muses ve Afrodit Tapınakları ve pek çok sayıda bina açığa çıkmıştır. En önemli buluntuların başında güneş saati ile, şu an hala Britanya Müzesi’nde sergilenmekte olan ve Conon’un Lacedaemonian’ları defettiği Knidos Deniz Savaşı’nın zaferi anısına mermerden inşa edilen devasa aslan heykeli gelmektedir. Praxiteles’in “Knidos’un Afrodit’i” adlı heykelinin orijinali ise günümüze ulaşamamıştır. Aslına en yakın kopyası ise bugün halen Vatikan Müzesi’nde sergilenmektedir. Bunların dışında ise, günümüze oldukça iyi durumda ulaşan Demeter’in oturturkenki bir heykelini ise Newton, British Museum’a göndermiştir.

[email protected]

Evrensel'i Takip Et