16 Mart 2013 07:51

Ölüler diyarında çocuk işçiler

Selahattin Şengül

Bolivya’da çocukların tanrıyla kendilerine özgü bir bağları var. Şöyle ki; yeryüzünde çok uzun süredir yaşamadıklarından, henüz bozulmamışlar, kokuşmamışlar, ahlaksal olarak tertemiz, saf ve masumlar. Dört yaşından itibaren, mezarlıkların kapılarında, belki bir işe yararlar diye, amaçsız gezinip duruyorlar. İşte tanrıyla olan bu bağ, onlara günde yaklaşık 7 Bolivianos (70 Cent) getiriyor. Mezarların temizliği de yapılırsa, kazanç ikiye katlanabiliyor. Bu parayla da 7 adet Empanada alabiliyorlar. İçi doldurulmuş bu hamur işiyle, bir defalık karınlarını doyuruyorlar.

Bugün And dağlarının güneyindeki gümüş madeni bulunan, Potosi’deki mezarlıkta fazla nasip yok. On beş yaşındaki Cristina, mezarlığın giriş kapısının yanına atılmış, eski bir koltuğa kaykılmış, gölgede yatıyor. Çalışkan kız arkadaşı Jovanna ise, ziyaretçilere büyüleyici çağrısını yapmaya devam ediyor: “Mezar temizleriz, çiçekleri sular bakım yaparız...” Çocuk işçiler tabiatıyla, Güney Amerika’nın bu yoksul ülkesinin sıradan aktörleri. On milyonluk ülkede, sayıları yaklaşık bir milyon. Tarlalarda şeker kamışı topluyorlar, süper marketlerde alışveriş edenlerin eşyalarını plastik torbalara dolduruyorlar, evleri temizliyor hatta çocuk bakıcılığı yapıyorlar, ayakkabı boyayıp, madenlerde çalışıyorlar!

Cristina, on yaşından beri çalışıyor. Daha önce bir Çin lokantasında, şimdi ise mezarlıkta. Gülünce ağzındaki kırık dökük dişlerini göstermemeye çalışıyor. Bir zamanlar okuyup öğretmen olmak istemiş, bir de turist olarak dünyayı gezip görmek. Oysa yaşadığı yerden 2 saat uzaklıktaki Sucre’yi bile görmemiş. Ne parası ne de zamanı olmuş. Annesi 8 yıl önce ölmüş, babası tez elden yeni bir kadın bulunca, önceki çocuklarıyla ilgilenmez olmuş. Üç kardeş, 2 yatak, bir dolap, bir masa ve bir ocaktan ibaret eşyalı, tek göz odada birlikte yaşıyorlar. Tuvalet ve banyo dışarıda, avluda. Babası arada bir uğradığında genellikle bağırtı, dayak, bazen de azıcık bir para bırakıyormuş. Kardeşler kendi hayatlarını kendileri kazanıp, okula bile gidebildiklerinden dolayı da gurur duyuyorlar.
Ülkede çocukların çalışması aileler için çok önemli. Tabii ki çocuk işçiliği yasak, yasağın da hakkı olmaz. Bunun böyle devam etmesini isteyenler de, onları çalıştırıp, çocuk emeğini sömürenler. Çalıştıranlar çok az bir para verdikleri gibi, bir de onlara çok kötü davranıyorlar. Bundan dolayı Bolivya’da çalışan çocuklar, hakları için bir sendika kuruyorlar. Binlercesi, kendi haklarının tanınması ve emeklerinin karşılığını alabilmek için mücadele ediyorlar. Birleşmiş Milletler’in milenyum hedefi, çocukların eğitim ve öğretim hakkı idi. Ama ne yazık ki, dünyada 8 milyon çocuk çalıştırılıyor. Bu acı gerçek, maalesef insanlığın fazla da umurunda değil.

Cristina ve diğer çocuklar artık sarf edilen, o tumturaklı sözlere de inanmamaktadırlar. Geçmiş yıllara göre, kısmi iyileşmeler görülse de, bugün Bolivyalıların üçte biri, günlük 2 dolarla yaşamlarını sürdürmek mecburiyetinde. “Çocuk işçiliğinin yasaklanmasının bize bir faydası yok. Önce yetişkinlerin açlık ve yoksulluğuna çare bulsunlar, daha sonra çocukların çalışmasını yasaklasınlar” diyorlar.

Bolivya Çocuk İşçi Sendikası’nın bazı kazanımları oldu. Dünyanın tek ülkesi Bolivya’da, anayasadaki “Çocuk işçiliği yasaktır” fikrasını “çocukların istismarı ve sömürülmesi yasaktır” olarak değiştirtti. Bunun anlamı fiilen şöyle; gelecekte Bolivya iş yasası yeniden yapılacak, orada çocuklar da görüş bildirecekler. Bu nedenle, onlar şimdiden bir yasa taslağı hazırlıyorlar. Taslağın hazırlanışında, ülke genelinde 2bin 500 çocuk işçinin görüşleri alındı.

Bugün bir cenaze defnedilecek. Siyah bir Cadillac, açık duran bagajında bir tabutla, demir kapıya doğru yaklaşıyor. arkasında cenazenin sahipleri, siyahlar içinde. Cristina,üzerinde bir eşofmanla, omzunda ise içinde gerekli iş malzemeleri olan, kırmızı bir Hello Kitty çantasıyla, hemen arabanın ön tarafına binerek, şoförün yanına kurulup, kolunu da pencereden dışarı sarkıtıp, sürücüyle şakalaşırken, sanırsın deniz kenarında gezintiye çıkmış. Az sonra mezar başında, cenaze sahiplerinin hıçkırıkları arasında, defin işlemi tüm saygıyla devam ediyor.Biraz ileride Cristina’nın annesinin mezarı, daha ötesinde ise büyük abisinin. Abisi, sendikanın Potosi’deki öncülerinden idi, geçen yıl intihar etti. Nedeni üzerine kimse ağzını açmıyor. O, Cristina’yı devamlı sendikanın toplantılarına ve eylemlerine götürürdü. Cristina da, onun izinden yürümek ve gelecek seçimlerde sendikanın yönetici pozisyonunda yer almak için aday olmak istiyor.

Enorm dergisinden kısaltılarak çevrilmiştir.

Evrensel'i Takip Et