31 Ekim 2022 04:50

Amasra sonrası TTK işçilerinde tedirginlik arttı

Zonguldak’ta bulunan Karadon Müessesesinde çalışan genç bir işçi, maden ocağında sürekli iş kazaları yaşadıklarını, işçi sayısının yetersizliğinin bu iş kazalarına sebebiyet verdiğini söylüyor.

Amasra sonrası TTK işçilerinde tedirginlik arttı

Fotoğraf: Gözde Meydan/Evrensel

Meltem AKYOL
Hilal TOK
Bartın

Amasra’da 41 işçinin yaşamını yitirdiği maden patlaması sonrası diğer TTK ocakları da tartışılmaya başlandı. Zonguldak’ta bulunan Karadon Müessesesinde çalışan genç bir işçi, maden ocağında sürekli iş kazaları yaşadıklarını, işçi sayısının yetersizliğinin bu iş kazalarına sebebiyet verdiğini söylüyor. Bir yandan da üniversite okuyan genç işçi, Sayıştay raporlarında dikkat çekilen uyarıların dikkate alınması çağrısı yapıyor.

Amasra’daki patlamada akrabalarını ve arkadaşlarını kaybettiğini anlatan 20’li yaşlarındaki genç işçi, mesaiden sonra kurtarma ekibine gönüllü olarak katılmış. “Hayatımın en zor günü” dediği o günü şöyle anlatıyor: “Olay günü Zonguldak’ta işten çıkmıştım, evde otururken haber geldi, patlama olmuş. Köylülerim, akrabalarım, okul arkadaşlarım da var. 14 Ekim mesai çıkışı gittim, gece yarısını geçene kadar işçilerin çıkarılmasına destek oldum. Kader diyorlar, kader olması için bir sebep yok. İhmal olduğu belli. Havalandırma sistemi değişecek diyorlardı, rahmeti akrabam da öyle diyordu. Bu Sayıştay raporları... TV kanalları sansürlü yayın yaptılar hep...”

"BENZER SORUNLAR BİZDE DE VAR"

Arkadaşlarının cenazelerini taşıdığında aklına gelen şey aynı faciayı yaşama endişesi. Nedeni Amasra’daki sorunların benzerlerinin TTK’ye bağlı Karadon Müessesesinde de yaşanması. İşçi sayısının azaltıldığını, iş yükünün çok fazla olduğunu, kömür çıkarma baskısıyla sürekli iş kazaları geçirdiklerini ifade eden genç işçi anlatıyor bir çırpıda: “Burası Amasra’dan daha büyük bir işletme. Ama burada da işçi sayısı azaldı. 1500 kişi alındı, 1000 kişi emekli oldu, 300 işçi kendisi işi bıraktı. Şu an 4 kişinin yapacağı işi 2 kişi yapıyor ve bu bize yorgunluk, dikkatsizlik olarak yansıyor. Buna bağlı olarak da sürekli iş kazaları... İş kazalarında sebep çalışan azlığından. Siz 50 ton taşıyan bir kamyondan 100 ton ağırlık taşımasını istiyorsunuz. Kısacası bizden kömür üretimi istiyorlar. Ama kişi sayısı yetersiz.”

"ANNEM HER SABAH DUALARLA YOLLUYOR İŞE"

Genç işçi, 22 yaşında, iş hayatının günlük özetini şöyle anlatıyor: “Her sabah 04.30’da uyanırım. Annem kahvaltı hazırlar. Ben kahvaltımı yaptıktan sonra annem beni uğurlar. Servisle işe giderim, 7.30’da iş dağılımı olur. 8.30’da ayak başında, kömür çıkardığımız yerde direk taşırız. Omzumuzla 4 metrelik ağır çam olur. Ama bundan 8 tane falan. Sonra ayağa ineriz. Sarmayı kaldırırız, direklerin kuyusunu kazar, direk kesip, vururuz. Sonra domuz damı yaparız. Burada en ağır olan şey günde 200’den fazla ağacı üst üste jenga gibi dizmemiz. Tavana sıkıştırırız bunları. Yükü çeker tavanda. Çalışılan alana emniyet amaçlı direk vuruyoruz. Sonra işimiz biter, soğukta kuyu dibinde bekleriz, kafesin bizi almasını... İşi biteni çıkarmazlar. Saati dolsun diye bekletiyorlar. Benim işim bitince çıksam kime ne zararım olacak? Düşün bir patlama olsa Amasra’daki gibi bizi kafes almadığı için orada biz de olacağız. Kafesten çıkınca duş alırız, servise binip eve geliriz. 17.30 gibi evde olurum.”

Daha önce defalarca iş kazası geçirdiğini anlatan işçi, “Yani sürekli bir tehlike altındayız. Mesela ben bugün üstümde kocaman taşın altında sakat yerde bulundum ha düştü düşecek, sürekli dikkatli olmak zorundayız. Çektiğimiz taş tozu yüzünden ciğerlerimiz mahvoluyor. Ben de çok iş kazası geçirdim. Yüksekten düştüm kaburgalarımı kırdım. Ayağıma taş düştü çatladı. Koluma taş düştü yarıldı. Parmaklarımı direklere sıkıştırdım kaç sefer tırnaklarım çıktı. Ağır direklerle çalışıyoruz, başımızda amirler sürekli ‘acele acele’ diyor. Bazen de bizim dikkatsizliğimiz oluyor. Annem de endişeli her sabah dua ederek yolluyor” diyor.

"ÖLMEDEN HER GÜN MEZARA GİRİYORUZ BİZ"

Madende çalışmanın en önemli nedenlerinden biri ücret. En azından öyle deniyor dışarıda konuştuğunuz herkes. Peki işçiler? Şöyle anlatıyor genç işçi: “Herkes evine bir helal lokma getirme peşinde. Ama aldığımız ücretle yaptığımız iş bir değil. Dünyanın en zor mesleğini yapıyoruz, doğayla mücadele ediyoruz. Şimdi biz 16 bin küsur maaş alıyoruz. Dışarıda herkes ‘Ooo çok güzel maaş alıyorsunuz yatarak’ diyorlar da ölmeden her gün mezara giriyoruz biz.”

"BU ÜLKEDE SESİNİ ÇIKARANI EZİYORLAR"

İşçi sayısının azaltılmasına ilişkin neden bir tepki örgütlemedikleri sorusuna ise işçi şu yanıtı veriyor: “Zamanında kurumu özelleştirmeye çalışmışlar. Buna tek karşı çıkan, kendisini madene kapatan, grev yapan yer burası olmuş. Bize şu an söz verildi. Sendikamız da durumu sürekli hükümetten talep ediyor. İşçi alımı ile ilgili hükümet de söz verdi. Şansı yok bu olaydan sonra kesin olacak, seçim kozu çünkü maden. İşçi alımı yapılacak böylelikle batı Karadeniz’den oy alacak. Buna rağmen işçi sayısını artırmazsa önceki gibi yine grev yaparız.”

Biraz durup bir not ekliyor sonra: “Bu arada ismim geçmezse sevinirim çünkü evime bakıyorum, kardeşlerimi okutuyorum, biliyorsunuz bu ülkede sesi çıkanı eziyorlar.”

Hem okuyup hem çalışan hem de kardeşlerine bakan işçinin hayallerinde en çok dikkatimizi çeken, madenciliğe dair bir belgesel çekmek istemesi. Ne koşullarda nasıl çalıştıklarını böyle duyurmak istiyor. Onun dışında evine ekmek götürmek dışında bir hayali yok: “Maden işçiliğine devam ederim... Hayalim bir ev almak, sonra da bir oto yıkama aksesuar dükkanı açmak belki. Tabii ki de yuva kurmak da isterim. Bir de madenle ilgili bir film, belgesel neden olmasın?​”

SAYIŞTAY KARADON İÇİN DE UYARMIŞTI: KÖMÜR TOZU ORANI YÜKSEK

Sayıştay raporlarında Karadon Müessesesine dair de pek çok uyarı var. Karadon TİM’de meydana gelen 1018 kaza, TTK’nin diğer müesseselerindeki 2 bin 855 kazayla kıyaslandığında, toplamın yüzde 36’sı oranında. Karadon’da meydana gelen kazalarda yaralanan işçi sayısı ise 1006.

Karadon TİM’de ciddi yaralanmalara ve ölümlere yol açabilen kazaların göçüklerden ve ani metan degajından kaynaklandığının belirtildiği raporda göçüklerin önemli bir bölümünün ayak, baca ve tabanlarda meydana geldiği, bunların; taş-kavlak düşmesi, yuvarlanması, posta geliri akması, tavan oturması, arın akması, püskürmesi şeklinde tanımlanan tahkimatla yakından ilgili durumlar olduğu ifade ediliyor.

Karadon Taşkömürü İşletme Müessesesi raporunda, taş kömürü ocaklarında meslek hastalıklarının önlenmesi ve iş güvenliği açısından solunabilir ve patlayabilir tozla mücadele kapsamında alınan önlemlerin zaman zaman aksadığı ve yer altı işyerlerinde ‘Tozla Mücadele Yönetmeliği’nde belirtilen maruziyet sınır değerlerinin aşıldığı tespiti de yer alıyor. Yer altında kömür kazısı ve nakli sırasında oluşan kömür tozlarının havalandırma ile bütün ocağa yayılmasının, tane boyutu çok küçük olan tozların sürekli ortamda dolaşmasının, çalışanların sağlığını olumsuz etkilediğine dikkat çekiliyor. 2020 yıl sonu itibarıyla da 41 işçiye meslek hastalığı tanısı konulduğu, 98 işçinin de henüz tanı konulmamasına rağmen şüpheli kategorisinde yer aldığı ifade ediliyor. “Müessese Gelik ve Kilimli İşletmeleri yer altı işyerlerinde İş Güvenliği ve Eğitim Daire Başkanlığınca 2019 ve 2020 yılı toz ölçüm sonuçlarına ilişkin düzenlenen çizelgeler incelendiğinde, Gelik ve Kilimli İşletmesine ait pek çok işyerinde zaman zaman Tozla Mücadele Yönetmeliği’nde belirtilen ‘Yüzde 5 ve daha az SiO2 içeren kömür tozları için maruziyet sınır değeri olan 2.4 mg/m³’ değerinin fazlasıyla aşıldığı görülmektedir” tespiti yapılıyor.

"İŞÇİ SAYISI YETERSİZ, İŞ GÜVENLİĞİ TEHDİT ALTINDA"

Ayrıca Sayıştay raporu Karadon Müessesesinde işçi sayısının yetersiz olması sebebiyle, bu durumun barutçu, tamir tarama ve bakım, mekanizasyon, elektrik elektronik, sondaj gibi işçiliklerde deneyimsiz, kalifiye olmayan işçi çalıştırılması anlamına geldiğini söylüyor.

2014 tarihli norm kadroya göre, 2019 yıl sonu itibarıyla Karadon Müessesesinde 1794 olması gereken pano üretim işçi sayısının 1032’ye, 417 olması gereken hazırlık işçi sayısının 213’e, 714 olması gereken nakliyat işçi sayısının 455’e, 395 olması gereken tarama söküm ve bakım işçi sayısının 149’a, 212 olması gereken mekanizasyon işçi sayısının 85’e, 140 olması gereken elektrik-elektronik işçi sayısının 103’e düştüğünü belirten Sayıştay, bu durumun barutçu, tamir tarama ve bakım, mekanizasyon, elektrik elektronik, sondaj gibi işçiliklerde deneyimsiz, kalifiye olmayan işçi çalıştırılması anlamına geldiğini belirtiyor. Sayıştay bu duruma göre yer altında kazı, hazırlık, elektromekanik, nakliyat gibi işlerde ihtiyaç duyulan işçinin temin edilememesi halinde üretimin olumsuz etkilenmesinin yanı sıra iş güvenliğine ilişkin olumsuz sonuçların da ortaya çıkabileceği uyarısında bulunuyor.

Yeterli işçi sayısı olmadığı için müessesede ortalama 125 metre uzunluğunda hazırlanmış bir ayakta 1 have (1.20 metre) ilerlemenin (kömür kazısı) 4 günde tamamlanabildiğini ifade eden Sayıştay, “Bu durum ayak içindeki tavan basınçlarının kazılamayan bölümler üzerine yoğunlaşmasına, ayak arkasının düzgün bir hat halinde kırılamamasına ve tavan tahkimatına gelen yük dengesinin bozulmasına, tahkimat problemleri ile uzun süre bekleyen tahkimatta deformasyonlara, ilave tahkimat yapma zorunda kalınmasına, göçükler nedeniyle iş kazalarına, ayak arkasında ve arınlarda kızışma (oksidasyon), ocak yangınları gibi yer altı madenciliğinde arzulanmayan durumlara neden olduğu, iş sağlığı ve iş güvenliğini etkilediği bilinen bir gerçektir” diyor.

İLGİLİ HABERLER

Evrensel'i Takip Et