03 Temmuz 2022 04:35

İzin var, tatil hakkı var, özgürlük var! Şey yok, para!

Mükemmel bir çağ bu, her şey parmağınızın ucunda! Fakat bu çağın ve öncekilerle birlikte şekillendirdiği sorunlu bir durum var. Üretim ilişkilerindeki yeriniz.

Fotoğraf: Benjamin Wedemeyer/Unsplash

Paylaş

Hilmi MIYNAT

Yıllık izin var mı? Var! Dinlenme hakkı var mı? Var! Seyahat özgürlüğü var mı? Var! Tatil? Şey yok; para! -Hakkım hukukum var benim! / Diye diretiyordu adamcağız. / Yaklaşıp sordu B: / -Mülkünüz ne kadar beyim? *

Denizli’den Kapadokya’ya, Kaş’a, Alanya’ya, Marmaris’e, Bodrum’a, Kuşadası’ya seyahat etmenizde yasal bir engel yok. Üstelik teknoloji de ilerledi. Tatil siteleri sizin için tüm otelleri ucuzdan pahalıya doğru sıralıyor. Size en uygun olanı kredi kartına taksit imkanıyla da üstelik, tutabiliyorsunuz. İster kendi aracınızla ister yine sitelerin ucuzdan pahalıya sıraladığı otobüs veya uçak biletlerinden alarak yine taksit imkanıyla seyahat edebilirsiniz. Mükemmel bir çağ bu, her şey parmağınızın ucunda! Fakat bu çağın ve öncekilerle birlikte şekillendirdiği sorunlu bir durum var. Üretim ilişkilerindeki yeriniz. Yanlış anlaşılmasın biz sorduğumuz için öyle olmuyor, öyle olduğu için karşımıza çıkan bir soru bu; işçi misin, patron mu?

Turizm patronları indirim fırsatı da sunuyor oysa. Yüzde 12 indirim fırsatıyla iki yetişkin bir gece konaklama fırsatı 2 bin lira, kahvaltı da ücretsiz(!) İşte bunlar hep fırsat bizim için. Hayal kurabilecek imkan buluyorsak çalışmaktan, hayalimizdeki tatil için fırsatlar ülkesindeyiz. Paranız mı yok? Hiç dert değil, tatil kredisi çekebilirsiniz. Yalnız kredi elinize geçtiğinde bir ikilemde kalıyorsunuz. “Bu parayla kredi kartı borcunu mu kapatsam tatile mi gitsem?​” Bayram tatilinin bile hayal olduğu fırsatlar ülkesinde biz inadına yaz tatili planlarını sorduk işçilere. Alay ettiğimizi sanan da oldu, susan da dertlenen de “Ne tatili pikniğe bile gidemiyoruz” diye çıkışan da oldu. Oldu, oluyor böyle giderse de olacak gibi. Biz sormaya, tatil hakkını tartışmaya devam edeceğiz. Neticede fırsatlar ülkesi…

"GİDEBİLSEK ŞÖYLE, 5 YILDIZA DA GEREK YOK 3 YILDIZ DA OLUR"

Sağlık İşçisi İsmail, bayramda köye gidecek iki günlüğüne, sonrasında icapçı çalışmak zorunda. Bayram dolayısıyla maaşının erken yatacak olmasından da dertli İsmail, “Ödemeler 15’ine planlı maaş 8’inde yatacak 15’ine kalmayacak. Bunu yazmasak mı? Tepki gösteren olacak ‘Size de yaranılmıyor’ diyecekler.” “Yazalım abi durum bu.”

Sağlık işçilerinin yıllık izni yıl boyunca iş oldukça 1 gün 2 gün parça parça harcanıyor. “Yıllık izni bütün verseler ne olacak? Yapacak bir şey yok, dışarıya çıksan para yok, ne yapacağım. Hadi bir gün çıktım iki gün çıktım sonrasında evdeyim” diyor İsmail. Yaz tatili planını, “Her zamanki gibi evde arkadaşların profilini takip ederek geçireceğim” diye özetliyor.

1 çocuğu olan İsmail geçen sene günübirlik Kuşadası’ya gitmiş ailesiyle. “2 aile sabah gidip akşam döndük 3 bin lira para yedik” diye de yakınıyor. İçerleniyor İsmail, “Her şey dahil otele gitsek şöyle, 5 yıldıza da gerek yok 3 yıldız da olur” diyor. Mesailerle 7 bin civarı maaş alan İsmail, yeni kredi çekmiş onu ödüyor. Krediyi ne için çektiğini soruyoruz, “Kredi kartı borcunu kapatmak için. Ha şimdi ‘Kartta limit var mı’ desen yine yok, yine dolu” diyerek cevap veriyor.  

"MARMARİS’TE 2 GÜN ÇADIR TATİLİ 6 BİN LİRA"

Sağlık İşçisi Pakize araya giriyor, “Keşke sağlıkçı kampları olsa senede 1 hafta gidip tatil yapabilsek” diyor. Burada Sovyetlerin Sanatoryumlarından söz açmanın tam sırası diyoruz ama bir başka sohbete bırakıyoruz. Sovyetlerde 10-12 gün gibi kısa süreli bir tatil tercih ediliyorsa “dinlenme evi” olarak adlandırılan tesislerde sakin bir tatil geçirilebiliyordu. Yüzde 12 indirim fırsatına gerek duymuyordu işçiler çünkü ücretsizdi buralar. Pakize geçen sene Marmaris’te çadır kurmuş iki gün ailesiyle. 6 bin lirayı geçmiş maliyeti. Arabada yattığı tatiller de olmuş. “Bu sene de ya günübirlik gideriz ya da çadır kurarız. Geçen hafta Manisa’ya gittik aile ziyaretine, 1000 lira sadece yol” diyor.

Sağlıkçının 30 gün tatili olamayacağını söyleyen Pakize, “Vermezler ablam, sağlıkta vermezler. Verdiler diyelim. 30 gün nerede dinleneceğiz, yine evimdeyim. Şuradan çocuklarla çay bahçesine gitsek o bile zor. Ne tatili, pikniğe bile gidemiyoruz” diye çıkışıyor dertlenerek. AKP’den kopma AKP’lilerin övündüğü 2002-2010 yılları arasını soruyoruz, “O yıllarla övünülüyor ya hani. O dönem nasıldı sence?​” Şöyle yanıtlıyor Pakize: “Yine pahalıydı şimdi daha pahalı. 1000 lira maaşımız yoktu. 2005’te Karahayıt’a (Denizli’nin Pamukkale ilçesine bağlı termal su kaynakları olan bir mahalle) gitmiştik bir onu hatırlıyorum o dönemden.”

"HAYALLERİMİZ BİLE ÖZGÜR DEĞİL"

Yaşadığımız sistemde seyahat özgürlüğü, ev-araba alma özgürlüğü var, kendisini özgür hissedip hissetmediğini sorduğumuzda Pakize, “Özgür hissetmiyorum. Cepte para olmayınca özgürlüğün anlamı yok. Parası olanın yurt dışında tatil hayali olur mesela. Bizim hayallerimiz bile özgür değil. Tatil sordun, çadır kampı konuşuyoruz. Tatil bilincimiz bile sınırlı zenginlere göre. Paran olsa bile korkuyla birikim yapma ihtiyacı hissediyorsun, yarın ne olacağını bilmiyorsun” yanıtıyla mevcut sistemde özgürlüğün tanımını yapıyor.

"ALMIŞ OLDUĞUMUZ MAAŞI BANKAMATİKTEN ÇIKARTAMIYORUZ"

Cam İşçisi Süleyman ise şunları söylüyor tatille ilgili; “Bayramda tatilden önce kurban kesebilecek miyiz, ilçelerdeki ana babamızı ziyarete gidebilecek miyiz onun hesabını yapıyoruz. 6-7 bin lira maaş almama rağmen kira, çocuk masrafı, pazar alışverişi, burnumuzun dibindeki Pamukkale’ye bile gidemiyoruz. En son 2003’te gittim. Hani önünden geçtiğimiz oluyor ama travertenlere giremiyoruz.”

“Vergimizi peşin vermemize rağmen işçinin sosyal hayatı, yaşam kalitesi kalmadı. Almış olduğumuz maaşı bankamatikten çıkartamıyoruz. Hayal bile kuramıyoruz. 35 yıldır çalışıyorum, ev kira, araba yok” diyen Süleyman birikim dahi yapamadığını anlatıyor. Çocukların tatile gitmek istediğini söyleyen Süleyman, “530 lira bilet. Nasıl tatil hesabı yapayım? Bunun bir de dönüşü var” diyor.

"DEĞİL TATİL BAYRAM PLANI BİLE YOK"

Üç çocuklu bir mermer işçisi de sorumuzu şöyle yanıtlıyor; “Geçen hafta Kayseri’ye düğüne gittik, sadece yol yemek 3 bin lira gitti. Değil tatil planı, bayram planı bile yok. 2 kişi çalışıyoruz, kurbanı nasıl alacağız diye hesap ediyorum. Kredi kartları dolu. Çocuklar tatile girdi, bisiklet istediler. Geçen sordum bir bisiklet 2 bin 200 lira. 1500 olsa nasıl alacağım? Tatil bilmem, Karahayıt’ta bir havuza gitmiştik önceki senelerde o. Havuza gitmek bile 1000 lira, tatil nerede? Hayatımızdan çıkarmışız tatili.”

*İşçi B’nin Hikayeleri (Başlık da İşçi B.’nin hikayelerinden uyarlanmıştır)

ÖNCEKİ HABER

Klibi nedeniyle hedef gösterilen Mabel Matiz: El ele tutuşmaya inatla devam

SONRAKİ HABER

CEDAW Komitesi 82. oturumunda Türkiye: Bakan Yanık pembe tablo çizdi, kadın örgütleri gerçekleri ortaya serdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa