28 Haziran 2022 04:38

Beykoz Tokatköy halkı: Ülkeyi yediler bitirdiler şimdi de evlerimize göz diktiler

Mahalleli Beykoz Belediye Başkanı Murat Aydın’ın, Zeytinburnu belediye başkanıyken ilçeyi betona boğduğunu, sıranın Beykoz’a geldiğini, buna izin vermeyeceklerini söyledi.

Beykoz Tokatköy Mahallesi sakinleri|Fotoğraf:Eylem Nazlıer/Evrensel

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

İstanbul’un Beykoz ilçesinde bulunan Tokatköy Mahallesi’nde ‘rantsal dönüşüm’ zulmü sürüyor. Evlerini boşaltmaları için elektrik, su ve doğal gazları kesilen mahalleli,  günlerdir karanlıkta yaşıyor. Mahalleli, “Bizi yıldıracaklarını sanıyorlar. Biz yılmayacağız. Mücadele edeceğiz. Hakkımız olanı alacağız” diyor.

“HAKKIMIZI ALACAĞIZ”

Mecidiyeköy’den Beykoz’a gitmek için durağa geçiyorum. Otobüs tabelalarını tarıyor gözlerim. Şoföre soruyor, ‘121A, o gider’ diyor. Otobüs hemen geliyor. Önümde 34 durak var. Yol boyunca Boğaz’ın şahane manzarasını ve havasını soluyarak ilerliyoruz. Aklımda, ‘bugüne kadar buraya nasıl göz dikmedikleri’ sorusu... Ortaçeşme’de iniyorum.  Mahalleyi bulmam zor olmuyor. Mahallenin girişinde onlarca çevik kuvvet polisi. Bazı binaların yıkımı gerçekleşmiş.  Molozların, enkazın içinde direnenler ise kararlı: “Hakkımızı alacağız” diyorlar.

176 EVİN ELEKTRİK, SU VE DOĞAL GAZLARI KESİLDİ

Tokatlıköy Mahallesi’nde yaşam, her geçen gün daha da zorlaşıyor.  Dümen Sokağı’nda nöbetleri devam eden mahallelinin ne gecesi ne gündüzü var. Günlerdir gözlerine uyku girmeyen mahalleli, direnmekte kararlı... 2-3 saatlik uyku ile ayakta duran mahallenin, geçtiğimiz günlerde polis zoruyla elektrik, su ve doğal gazları kesildi. Yürütmeyi durdurma kararı olan 14 ev haricinde 176 evde kesimin gerçekleştiğini söyleyen mahalleli, günlerdir yemeklerini mini tüplerde yapıyor, mum ışığında oturuyor. Yemek, lavabo, temizlik gibi gereksinimlerini karşılamada zorluk çeken mahalleli, “Bize yapılan zulümdür. İsrail Filistin’e böyle yapmaz. Biz düşman mıyız” diye soruyor. Cihaza bağlı yaşayan hastaların da elektrik, su ve doğal gazları kesildiğini söyleyen Nihat Odabaşı,  “Komşumuzun raporları olmasına karşılık yaşamsal ihtiyaçları elinden alındı. İnsülin yapılması gerek, insülün ilaçları ortada kaldı. Hava makinasını kullanmak zorunda. Böyle bir teyzemizin elektrik, su ve doğal gazı kesildi. Vicdan mı bu” diye sordu.

"BİZİ BİRBİRİMİZE KIRDIRDILAR"

Mahalle ağırlıklı olarak Karadeniz’den göç eden yurttaşlar yaşıyor. Komşuluk ilişkilerinin çok iyi olduğunu, kentsel dönüşümle birlikte komşularıyla ilişkilerinin bozulduğunu söyleyen mahalleli, “Bizi birbirimize kırdırdılar. 50 senelik komşularımız sırtımızdan vurdu” diyor.

“SAVAŞACAĞIM”

Mahalledeki hemen hemen bütün evlerin bahçesi var. Mini seraların olduğu bahçelerde mahalleli domates, salatalık, biber yetiştiriyor. Hemen her bahçede dut ağacı, kiraz ağacı var. Hatice teyze bahçesini gösteriyor ve bana soruyor; Kızım sen olsan burayı verir misin? Hayır, vermem diyorum. Peki diyorum ne yapacaksın; Gücümün yettiği kadar savaşacağız diyor 70 yaşındaki Hatice Teyze. “Bu meyvelere, ağaçlara, çileklere bak. Gelsin beni dinlesinler bana hak veriyorlar mı vermiyorlar mı? Ben burada köy hayatı yaşıyorum. Biz o borçları ödeyemeyiz dar gelirli aileyiz, ne yaptıkları evlerde oturabiliriz ne bize çıkardıkları borcu ödeyebiliriz ne de aidatları ödeyebiliriz” dedi.

“ZEYTİNBURNU’YU BETONA BOĞDU SIRA BEYKOZ’DA”

Beykoz Belediye Başkanı Murat Aydın’ın kendilerini dinlemediğini söylüyor mahalleli. Daha önce Zeytinburnu Belediye Başkanı olan Aydın’ın orada da birçok rantsal dönüşüme imza attığını anlatıyorlar. “Zeytinburnu’yu betona boğdu, sıra Beykoz’a geldi” diyen mahalleli ayrıca belediye başkanı Aydın’ın Giresunlu olduğunu söylüyor. Tokatköy’de de Giresunluların yoğun yaşadığını aktaran mahalleli, Aydın’ın hemşerilerine bunu yaptığı için tepkili. Selime Yümsel, “Biz bu insanlara oy verdik. Ülkeyi yediler bitirdiler. Şimdi de gözleri bizim bu yerimizde kaldı. Haram olsun onlara verdiğimiz oylar” diye konuştu.

“BENİM VERGİMLE YİYİP, İÇİYORSUNUZ”

50 senedir Tokatköy’de yaşadığını anlatarak söze başlayan Yümsel  süreci şöyle özetliyor: “Rahmetli Turgut Özal buraya kadastro gönderdi, ölçtüler yerlerimizi. O dönem tapularımızı alacağız diyerek para ödedik. Tapularımız verilmedi. İBB’den Beykoz Belediyesi’ne Beykoz’dan Büyükşehir’e gezdik. İmar barışı dediler para ödedim. Her ay vergimi veriyorum. Benim vergimle belediye başkanı yiyor içiyor.”

"BELEDİYE BAŞKANI GELİP MASAYA OTURACAK BİZİMLE"

“Verin bizim tapularımızı bizi mağdur etmeyin” diyor Yümsel, “Biz bu ülkenin insanları değil miyiz? İsrail’i geçtiler. Yanımda, karşımda bulunan evi yıkıp kentsel dönüşüm yapılamaz. Milletin kafasına vurarak yerlerini elinden alarak kentsel dönüşüm olmaz.  Benim burada ölüm çıkar. Gelip masaya oturacak belediye başkanı bizimle. Muhatap alacak. Benim 5 tane çocuğumun hakkını verecek. 2 bin TL maaşla ne yapabilirim. Bu kadar bağıma bahçeme bir de para ödeyeceğim, ödeyemedim diyelim evi elimden alacaklar. Nereye gideceğim. Ev kiraları olmuş 5-6 bin. Gidecek yerim yok sizlerin katı, yatı var, gökdelenleriniz var. Bizim Allah’ımız var. Hakkımızı gasp ediyorlar. Elimizden malımız alınıyor. Çıkmayacağım. Karanlıkta otururum, çoluğum çocuğum hakkını yedirmem. Haktan hukuktan bahsediliyordu. Nerede hak, hukuk? Yazık günah bu millete. Çıksın desinler ‘bizim derdimiz kentsel dönüşüm değil derdimiz rantsal dönüşüm.“

"BABAM, KUNDURA, ŞİŞECAM VE TEKEL FABRİKALARI OLDUĞU İÇİN GELMİŞ BEYKOZ’A"

İhsan Harman, 1979’da ekonomik sebeplerden dolayı göç etmişler İstanbul’a. Beykoz’a gelmelerinin sebebi burada üç tane fabrikanın olması. Kundura, şişe cam ve tekel fabrikaları olduğu için aileleriyle buraya yerleştiklerini söyleyen Harman, “Babalarımız buraya yerleşmiş. İş başlamışlar. 13-14 yaşından beri burada ikamet ediyorum. Şu an 58 yaşındayım. Biz barınma amaçlı memleketimizi dert edip buralara geldik. Barınma amaçlı bazı araziler aldık. Hazine arazileriymiş, evlerimizi yaptık” dedi.

Aradan 40-50 sene geçtiğini aktaran Harman, 2022 yılının başında belediyenin kentsel dönüşüm projesini uygulayacağını duyduklarını öğrendi.

Tebligat yayınlandığını anlatan Harman, “15 gün içerisinde evlerinizi boşaltın yoksa moloz parasını siz ödersiniz, maf olursunuz dediler. Korktu vatandaş çoğu imza attı. ’Bir gecekondum var oda da elimden giderse ne olur’ dedi. Belediye, ‘evini boşaltacaksın’ dedi, boşalttı vatandaş yetmez, çatıyı yıkıyorsun oda yetmez camı çerçeveyi indiriyorsun anlayacağın evini soyuyorsun bir de gidiyorsun belediyeye diyorsun ki ‘ben isteyerek bilerek evimi yıktırmak istiyorum.’ Belediye burada sorumluluk almıyor. Yarın öbür gün hukuki bir sürece girdiklerinde sorumluluk almamak için” diye konuştu.

“3’de 2 çoğunluğu yaşadık, 1 Mart’ta başlayacağız” dediklerini hatırlatan Harman, “Okulumuz, işimiz var. 15 gün içerisinde boşalmaz dedik.  Avukatlarımız imzayı atanlarla diyalog kurdu. 3/2’lik kısmı geri aldık. Hukuk süreci başladı. 342 komşumuz imza atmış oldu 299 komşumuz atmadı. Bunlar bize kanunsuz baskı uygulamaya başladılar. Çöplerimizi toplamadılar, pis pis görüntüler oldu. Belediye bize zulüm etmeye başladı.  Hukuk sürecine girdik. 70-80 dava sonucunda 77 yürütmeyi durdurma kararı aldık. Hukuk bunlara engel oldu bu sefer bunlar dediler ki biz sizi polis zoruyla yaşam ünitelerinizi keseceğiz dediler. İnanmamıştık, ama gelip kestiler. Kentsel dönüşüme karşı değiliz. Sürecin içinde bizde olacağız. Bize göre rantsal dönüşüm biz bunu kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.

Yaklaşık 6 aydır mücadele verdiklerini anlatan bir mahalleli, “Bize bir yıldır yapmadıkları kalmadı, haklarımızı istiyoruz. Bize zorla bir muvakkatname imzalattılar, ‘moloz bedeli vereceksiniz, imzalamazsınız’ diye. Ödeyeceğimiz bedel belli değil, geri geleceğimiz belli değil. Evlerimizi nereden verecekleri belli değil. Belediye başkanı bir kez bile bizi muhatap almadı. Bize sadece haklarımızı versinler. Bizi düşman bellediler biz kimseye düşmanlık yapmıyoruz. 6, 7, 13 yaşında üç çocuğum var. Biz Allah’a sığınıyoruz. Elektrik su keserek bizi yıldırmaya çalışıyorlar. Yılmayacağız” dedi.

“BURASI CENNET AMA BU CENNETTE YAŞAMAMIZA İZİN VERMİYORLAR”

Beykoz’un çeşitli mahallelerinden dayanışmaya gelenlerde var. Onlarda da tedirgin... “Evet bu mahallede değilim ama ben evimde rahat oturamıyorum. Burası böyle olunca korkuyoruz sıra bize gelmesinden. Aynı şeyi bize de yapacaklar. Burası cennet, ama bu cennette bizim yaşamamıza izin vermiyorlar” diyor bir kadın ve sözlerine şöyle devam ediyor:  “Biz aslında burada oturan değiliz. Dayanışmak için geldik. Kışın ortasından beri uğraşıyor buradaki arkadaşlarımız. Yazık insanların elektrik, suyunu, doğal gazını kesmek ne demek. Çoluğu çocuğu olan, bebekleri olan var. Nasıl bir vicdansızlık?​”       

“ARKA SOKAKLARI NASIL İZLEYECEĞİM”

Bütün bu hengamenin içinde yaşları 12-13 olan üç çocuk kendi aralarında konuşuyor. Konuşmalarından onlarında elektriğinin kesik olduğunu anlıyorum, diyalog şöyle başlıyor:

-Arka Sokaklar'ı nasıl izleyeceğim?

-Telefon var telefondan izlersin.

-Eee onunda şarjı biterse.

-Oğlum zaten bitmiyor dizi, izlersin…

ÖNCEKİ HABER

7 kurumdan Pınar Selek kararına tepki: Hukuk ve akıl dışı siyasi bir karar

SONRAKİ HABER

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı, 54 ilde 781 mahalleyi "yabancılara" ikamete kapattı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...