Boyner'de çalışan işçiler: Yasak kalkınca işten atılacağız diye korkuyoruz
Salgın sürecinde pek çok iş kolunda ve işyerinde işçilerin hakları rafa kaldırıldı. Çalışma süresini 8 saatten 9 saate çıkaran Boyner mağazalarında da işçilerin bir bölümü ücretsiz izne çıkarıldı.

Arşiv | Fotoğraf: Freepik
Boyner’in mağazalarında çalışan bir grup işçi ile bir araya geliyoruz. “Zaten AVM işçisi olmak mağazalarda çalışmak zordu” diye başlıyor işçilerden biri söze. Salgın süreci ile birlikte bu koşulların daha da ağırlaştığına dikkat çekiyor.
Örneğin günlük çalışma süreleri 8 saatten 9 saatte çıkarıldı, işçilerden biri anlatıyor: “1 Haziran’da yeniden işe başladık, AVM’lerin açılış kapanış saatleri değiştiği için bir de kısa çalışma ödeneği devam ettiği için çalışma saatleri değişti. Öncesinde haftanın 6 günü 8 saat çalışırken o dönemde ekiplere ayrılarak 3 gün biz çalışıyorduk, 3 gün arkadaşlar çalışıyordu ve 10 saat çalışıyorduk. Sonra da AVM’lerin açılış saatleri 12.00-21.00, 13.00-22.00 oldu ve haftanın 6 günü çalışmaya başladık ama bizim 8 saatlik mesaimiz 9 saate çıktı, nedenini sorduk, ‘Zaten çalışma saatiniz 9 saatti, şu anda bir buçuk saat yemek izni veriyoruz, yarım saat de size jest yapıyorduk’ yanıtını aldık. Sonuçta biz 8 saat çalışıyorken şu anda 9 saat çalışıyor hale geldik ve bunu normalleştirdiler. Şu anda bütün Boyner mağazalarında 9 saate çıkarıldı. Bizim duyduğumuz da şöyle AVM’ler eski çalışma sistemine de dönse, sabah on akşam on sistemine de dönse biz yine 9 saat çalışacağız.”
İŞTE ÇIKARMA YOK AMA KOŞULLAR ÇIKMAYA ZORLUYOR
Şimdi de çok sayıda işçinin ücretsiz izne çıkarıldığını söylüyor işçiler. İşçilere ‘Eylüle kadar izin’ denilmiş bu belirsizlik işçileri daha da kaygılandırıyor. ‘İşten çıkarma yasağı kalkar kalkmaz işten mi çıkarılacağız’ en temel kaygıları. İşçi çıkarmak yasaklanınca çalışma saatlerinin değişmesi ve koşulların ağırlaşması nedeniyle çok sayıda kişinin işi bırakmak zorunda kaldığını anlatıyor işçiler: “Bizim mağazada herhalde bir 40 kişiye yakın kişi çıktı, diğer mağazalarda da öyleymiş. Mesela kaç gündür sabah 12.00’de giren akşam 21.00’de çıkıyor, 13.00’te giren akşam 22.00’de çıkıyor. Eee servisle eve gidene kadar saat oldu mu sana gece yarısı. İnsanlar Boyner’den eve, evden Boyner’e yaşıyorlar ve böyle olunca bir sürü insan işten çıkıyor.”
YILLIK İZİNLER ‘SORUMLUYA’ EMANET…
Bir başkası söze girip, yıllık izinlerle ilgili yaşadıkları sorunu anlatıyor. 18 Mart’a Boyner’in kapatma kararı aldığını hatırlatarak başlıyor sözlerine. Ve devam ediyor: “O ay biz tam maaş aldık ve 1 Haziran’a kadar evde kaldık. Bu süre içerisinde bizim yıllık izinlerimizi vermek istemediler, çünkü 18 Mart’tan sonra biz çalışmamaya başladık ama mart ayını tam yatırdılar, o yüzden borçlandığımızı söylediler. Biz de biraz araştırdık, böyle bir haklarının olmadığını öğrendik, bir geri adım atar gibi oldular ama şu anda tekrar başa döndük. Haklısınız demişlerdi, ama şimdi tekrar bu 12 günü yıllık izinlerinizden fazla çalışma saatlerinden sileceğiz diyorlar. Ama fazla çalıştıklarımızı, fazla çalışma saati diye eklemiyorlar…”
İzinlerle ilgili tek sorun da bu değil, pandemiden sonra büyük sıkıntılar yaşandığını dile getiriyor işçiler. İzin taleplerinin genellikle ‘Yoğunluk var’ denilerek ötelendiğini belirten işçiler, “İstediği zaman verecek, aralık ayında bana izin verecek ne yapacağım, evde yatacağım. Bazen de ‘Seneye atarım ya da hastane işin olur bir şey olur onu sana böle böle veririm’ diyor. Sonuçta ne oluyor kazanılmış hakkımız, ama onu bile böyle almaya çalışıyoruz. Bir arkadaşımızın 40 günlük izni vardı, merkezden aramışlar bu adamı izne çıkarın dediler. Ama o çocuğun iznini sildiler, vermediler” diye anlatıyor.
YAPILMAYACAK BİR İŞ VARSA O DA BU İŞTE…
“Bu anlattığımız sıkıntılar her yerde” diyor işçilerden biri. “Modern kölelik” ifadesi sıkça dile geliyor masada. İşçiler anlatıyor: “Örneğin yemek saatin mi geldi, ‘Müşteriyi yolla sonra çık’, müşteri yoksa ‘Git yemeğini ye, hemen’ denir.
Çay molasına çıkan arkadaşlara ‘Sen her dakika çaya çıkıyorsun’ deniyor. Bir arkadaşın çalışma saati 13.00 ama 12.30’da gelmiş, sorumlusu görmüş, ‘Gir hemen giyin başla’ demiş. ‘Benim 13.00’te mesaim’ deyince de ‘Burada olduğuna göre başlayabilirsin’ demiş. Zaten herkesin bir hedefi var, onu karşılamadığında baskı oluyordu. Şimdi mesela müşteri yok, onlar da biliyorlar, ama niye yok diyorlar. Sen de kendini sorumlu hissediyorsun. Yani mağazalarda, AVM’lerde böyle bu. Herkes başka bir iş bulacağım umudu ile çalışır. Hemen herkes iş bakar, görüşmelere gider… Bu süreçte de çalışır da çalışır işte… Yapılmayacak bir iş varsa budur, modern kölelik yani.”
ALLAH’A EMANET YAŞIYORUZ İŞTE…
Pandemi ile birlikte pek çok AVM’den ardı ardına vaka haberleri geldi. Kendi çalıştıkları yerde de bir kişide virüs çıktığını anlatıyor işçiler. Koronavirüs testi pozitif çıkan işçinin bilgisi de kendilerine 1 hafta sonra verilmiş. Bir izin gününde işçiler aranıp, ‘Gidin test yapın’ denilmiş. İşçiler de kendi imkanları ile test yaptırdıklarını anlatıyor: “Cebinde paran var mı, nasıl gideceksin diyen yok. Bir kağıt imzalatıyorlar, 14 gün sokağa çıkma diye, yönetici bu kağıdı imzalayan arkadaşa nasıl imzalarsın diyor, sen onu imzaladığın için seni çalıştıramıyorum diye sinirleniyor. Şu anda yeni bir tane daha var dendi ama üstü kapatıldı, nasıl oldu bilmiyoruz.”
Bir başkası ekliyor: “Mesela anons ediliyor, ‘Personelimiz 5 dakikada bir maskelerini değişiyor’ diye ama adamın ağzındaki maske sapsarı olmuş. İlk başladığımızda maske sınırı yoktu, şimdi en fazla 4 tane almak zorundayız. İşte böyle…”
İşçiler kendileri için endişelenmeyi bırakalı epey olmuş, tek dertleri aileleri. “Biz kendimizden geçtik artık” deyip ekliyorlar: “Aramızda anne-babasında kronik hastalığı olanlar var ama ne yapacaksın, biz de kendi kendimizi korumaya çalışıyoruz. İşin aslı Allah’a emanet yaşıyoruz.”
HAVALANDIRMA MI, O DA NE?
Depoda çalışan işçilerin de başka sorunları var. Daha önce 20’nin üzerinde kişi çalıştıklarını ancak bu sayının yarı yarıya düşürüldüğünü anlatmakla başlıyor işçiler. Şimdi ücretsiz izinlere çıkarılanlarla birlikte sayının iyiden iyiye düştüğüne dikkat çekip ekliyorlar: “Şimdi o 20’den fazla kişi ile yapılan iş üçte biri kadar kişi ile yapılacak.” Üstelik depodaki çalışma koşulları çok ağır, depoda çalışanlar asgari ücretten fazla alamaz. İşçi sağlığı ve iş güvenliği için önlemler de hak getire, desteksiz merdivenler, iş ayakkabıları dahi yok... Ayrıca depolar kapalı alanlar, işçiler ‘Ancak çıkış kapısından malzeme geldiğinde havalanıyor’ diyorlar çalıştıkları yer için. Hatta zaman zaman kapıyı açıp yan taraftaki klimadan yararlanmaya çalıştıklarını anlatıyorlar. Depoda çalışan işçiler mal kabul ediyor, o nedenle de her yerden mal geliyor. İşçilerden biri giriyor söze: “Televizyonlarda ‘En sıkıntılı yerler mal kabuller’ deniyor, ama ne yapılabiliriz ki, maskesiz gelenler oluyor, giren kişiler dikkat etmiyorsa yandık. Maskeleri bile bazen biz veriyoruz onlara, gitti mi 4 maskeden biri. Çalışma koşullarında önlem mönlem yok yani.”
ORADA KRİZ, BURADA GERİLİM, BİZ YANMIŞIZ ZATEN
Söz Ege’deki, Akdeniz’deki gerilime de geliyor. İşçilerden biri giriyor söze: “Biz yanmışız zaten, oradan gerilim buradan gerilim sonra başlar bir mermi kaç paraya denmeye, sonra asgari ücrete zamma gelince işte 100 lira, 200 lira.”
Bir başka işçi “Bir kuru fasulye alayım dedim, 23 lira çekiyor” diyor, diğeri hemen ekliyor: “Ev alışverişi yaptım, deterjan 45 lira, diş macunu 30 liradan başlıyor, 2-3 torba bir şey aldım, 240 lira verdim. Ama her evde buzdolabı var, çamaşır makinesi var deniyor.”
SENDİKAYA ELEŞTİRİ: BİR AÇIKLAMA YAPMADILAR...
İşçiler uzun süredir sendikalı olmaya çalışıyor, epey de üye yapmışlar Tez-Koop-İş’e ancak son dönemde istifalar yaşanmış, sendikaya dönük eleştirileri var. Şu anda sendikanın yetkisinin olmadığını hatırlatıyor işçiler ve ekliyor: “Burada bir şey yapamazlar belki ama. Biz bunları yaşarken bize hukuki destek verebilirlerdi, bir açıklama yapabilirlerdi, yapmadılar. Yani biz 170’i arayıp, ‘İznimizden kesme yetkileri var mı’ diye soruyoruz, oysa bu bilgileri en azından sendikadan öğrenmemiz lazımdı. Eee bir de sadece üye yap denilince... Tepkiler var, istifaların da bu yüzden olduğunu düşünüyoruz. Şu anda insanlar sendikaya mesafeli yaklaşıyor. Eee işçilerin güveni de sarsılıyor böyle olunca, sendikanın arkasında durması lazım, işçilere anlatması lazım neyin ne olduğunu.”
İşçilerin anlattıklarıyla ilgili soru sormak için ulaşmaya çalıştığımız Boyner’in, web sitesinde “medya ilişkileri için” ibaresiyle yönlendirdiği On İletişim’i aradığımızda ise telefonlarımıza yanıt verilmedi. (İstanbul/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et