01 Ağustos 2020 01:00

Pazardaki vahşetin iç yüzü iddianamede: Suriyeli Hamza’yı sadece bir kişi öldürmedi!

Bursa'da öldürülen Suriyeli Mülteci Hamza Acan'ın iddianamesinde, mülteci çocuğun öldürülmesi olayına bir değil dört kişinin karıştığı belirtiliyor. 

Fotoğraf: Mülteci Medyası

Paylaş

Ercüment AKDENİZ
İstanbul

Bursa’da pazar yerinde öldürülen Suriyeli Mülteci Hamza Acan (17) ile ilgili savcılığın mahkemeye sunduğu iddianame kabul edildi. Soruşturma sonucunda, şüphelilerin “çocuğun kasten öldürülmesi“ suçuyla yargılanmaları talep edildi. Şüphelilerin çelişkili beyanlarını da ortaya koyan iddianamede, mülteci çocuğun öldürülmesi olayına 1 değil 4 kişinin karıştığı belirtiliyor. 

Bursa’da 15 Temmuz 2020 tarihinde bir semt pazarında yaşanan tartışma sonucunda öldürülen Suriyeli Hamza cinayetinin soruşturma süreci tamamlandı ve iddianame mahkeme tarafından kabul edildi. Buna göre, halen Bursa E Tipi Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan İ.S (13), M.S (15) ve R.S (17) kardeşler, yaşları nedeniyle “Suça Sürüklenen Çocuklar“ (SSÇ) kapsamında yargı önüne çıkacak. Ramazan S.‘nin ise, sanığın reşit olması sebebiyle dosyasının ayrılmasına karar verildi.

TEKME, YUMRUK, PARKE TAŞI

SSÇ kapsamında ifadesi alınan çocukların maktul Hamza Acan’ı daha önce tanıdıklarını ve Hamza’nın sebze tezgahının karşısında bulunan yufka tezgahında çalıştığını saptayan iddianamede; “Açık kimliği tespit edilemeyen Suriyeli şahsın SSÇ’lerin tezgahına geldiği, domateslerle ilgili pazarlık yaptığı ve SSÇ’lerden M.S’nin bu pazarlığı kabul ettiği“ dile getirildi. 

İddianamenin devamında, kadının akşam 20.00‘da domatesleri alacağı fakat pazarcılar tarafından hazırlanan domatesleri beğenmediği için bundan vazgeçtiği ifade edilirken; M.S’nin “Almıyorsan çek git” dediği, kadının olay yerinden ayrıldığı ve bunun üzerine karşı tezgahtaki Hamza Acan’ın “Neden bu şekilde davranıyorsun?​” diye tepki gösterdiği belirtildi. İddianame özetinde olayın devamının şu şekilde cereyan ettiği yazdı: M.S Hamza’ya “Sana ne, sen işine bak“ dedi. Çıkan tartışmada M.S, Hamza‘ya yumruk attı. Hamza da boş plastik sebze kasasını M.S’ye fırlattı ama isabet ettiremedi. M.S de yerden parke taşı alıp maktule saldırdı. O esnada R.S, İ.S ve Mustafa S. de olaya dahil oldular. İ.S yerden aldığı parke taşı ile maktulün kafasına 2,3 kez vurdu. Aynı anda R.S ve Mustafa S. de tekme ve yumruklarla Hamza’ya vurdu. Hamza Acan darbeler sonrasında kendini kaybetti, tanık M.Ş’nin kucağına düştü. Olay yerinde bulunan bir vatandaş ilk yardım müdahalesinde bulundu. Sonra ambulans gelip onu hastaneye götürdü ama Hamza kurtulamadı. 

İddianamede bütün tanıkların T.C. vatandaşı olması, buna karşılık pazarlık yapan kadın dahil hiç Suriyeli tanık bulunmaması dikkat çekti.

ÇELİŞKİLİ İFADELER

Hazırlanan iddianamede şüpheli M.S’nin “Önce o beni itti, yumruk salladı, ben de yüzüne yumruk salladım. Bana boş sebze kasası attı, karnıma geldi” demesine rağmen Hamza’nın üzerine gelmediği vurgulandı. M.S ayrıca “çevredekilerin maktulü uzaklaştırdığını, sonra kendini kaybedip yere düşerek sinir krizi geçirdiğini, baygınlık sonucu yere düştüğü sırada başını vurmuş olabileceğini” iddia etti. Fakat bu ifadenin aksine R.S, maktulün attığı kasanın M.S’ye isabet etmediğini söyledi. Üstelik çevredekilerin değil Mustafa S.’nin Hamza’yı kendi tezgahına götürdüğünü ve maktulün o sırada bayılıp yere düştüğünü ekledi. İfadelerde en küçük şüpheli İ.S’nin o sırada olay yerinde olmadığı, 150 metre ötedeki tuvalete gittiği söylense de R.S’nin beyanı bunu yalanladı. Zira buna göre İ.S o esnada yerden parke taşı alıp Hamza’ya vurmuştu.

HAMZA ÖLDÜ, İFADE DEĞİŞTİ AMA İKNA EDİCİ OLMADI

SSÇ’lerin köylüsü ve akrabası olan ve iddianamede kritik yerde duran tanık Ö.Ş’nin peş peşe beyan değiştirmesi ise dikkat çekti. Zira Ö.Ş ilk ifadesinde gözaltındaki M.S ile benzer yönde beyanda bulundu. Ö.Ş’nin ikinci ifadesi ise Hamza öldükten iki gün sonra alındı. Birinci olayda ölüm olmadığı için olayları tam olarak anlatmadığını dile getiren Ö.Ş, tartışmayı ayırmak için aralarına girdiğini, elleriyle her ikisini iterek ayırdığını, bu esnada Hamza’nın boş plastik sebze kasasını M.S’ye fırtlattığını ancak kasanın isabet etmediğini, bunun üzerine M.S’nin yerde bulunan parke taşını alarak Hamza’ya doğru yürüdüğünü ancak kendisinin araya girdiğini belirtti. İfadenin devamında; M.S’nin elindeki taşı yere bıraktırdığını, bunun ardından M.S’nin yumrukla maktulün boynuna sert bir şekilde vurduğunu, Hamza’nın sendelediğini ancak düşmediğini söyledi. 

Tanık Ö.Ş’nin ifadesinde ayrıca “İ.S’nin yerde bulunan parke taşını alarak Hamza’nın kafasına 2, 3 kez sert bir şekilde vurduğu, bu aşamada R.S’nin Hamzaya tekme ve tokat darbeleri ile vurmaya başladığını, Mustafa’nın da Hamza’ya yumrukla vurmaya başladığını ve en son R.S’nin tekme darbesi sonrası Hamza’nın yere düştüğünü” beyan etti.  

Bu ifadenin ardından diğer üç kişi bulundukları Adana’da gözaltına alındı ve tutuklandı. Fakat tutuklamalardan sonra ilginç bir gelişme oldu ve tanık Ö.Ş, 21 Temmuz’da Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına giderek ifadesini değiştirmeye karar verdi! 

Emniyetteki ikinci ifadesinin ‘baskı altında’ alındığını söyleyen Ö.Ş, ilk ifadesindeki hususların doğru olduğunu savundu. Olaydan sonra psikolojisinin bozulduğunu, SSÇ’lerle büyük dedelerinin kardeş olduğunu belirtti. İddianame ise “Kendisine baskı yaptığını iddia ettiği polislerin olay yerinde olmadığına göre, polislerin bu durumu kendisinin yazmasının söz konusu olamayacağını, diğer tanıklar Ö.T ve M.Ş’nin beyanları dikkate alındığında tanık Ö.Ş’nin akrabaları olan diğer SSÇ’leri korumak üzere beyanından dönmeye çalıştığı”na dikkat çekti. Savcılığın sunduğu iddianameyi kabul eden Bursa Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi, ilk duruşmanın 19 Ağustos günü saat 10:00’da görülmesine karar verdi.

BEYİNDE KANAMA, AKCİĞERDE HASAR

Hamza'nın cansız bedeni üzerinde yapılan inceleme üzerinden “Olay Yeri İnceleme ve Ölü Muayene Tutanağı”nda şu bilgiler yer aldı: “Sağ frontal bölgede şişlik, yaygın beyin ödemi, beyin tomografisinde travmatik SAK, ventrikül içine hemoroji, her iki akciğerde pulmoner fontizyon gibi tanılar aldığı, yoğun bakıma takibe alındığı, bu bulgularla kesin ölüm sebebini tespiti mümkün değil.” İnceleme heyeti klasik otopsi yapılmasına karar verdi.  

ÖNCEKİ HABER

İletişim Başkanlığı düzenlemesine muhalefetten ret

SONRAKİ HABER

Temmuz ayında 60 gazeteci hakim karşısına çıktı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...