20 Aralık 2019 14:17

JİTEM davalarında beraat | "Geçmişle yüzleşmeden birlikte yaşama katkı sunamayız"

Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın JİTEM davalarındaki beraat kararlarını değerlendirdi. Yargının delilleri görmezden geldiğini belirten Aydın, "Bu suçlar ileride yeniden yargı konusu olacak" dedi.

Fotoğraf: MA

Paylaş

Cengiz Anıl BÖLÜKBAŞ
Diyarbakır

JİTEM’in de karıştığı ve özellikle ‘90’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetlerden yargılanan sanıklar bir bir beraat ediyor. Evrensel’e beraat kararlarını değerlendiren Diyarbakır Barosu Başkanı Cihan Aydın, devletin elinde ciddi delillerin olmasına rağmen tüm mekanizmaları işlevsiz hale getirdiğini belirterek, geçmişle yüzleşmeden birlikte yaşama katkı sunulamayacağını dile getirdi.

"YARGI DELİLLERİ GÖRMEZDEN GELDİ"

Bu tür davaların Türkiye’nin ’90’lı yıllardaki karanlık geçmişine ışık tutabilecek davalar olduğunu söyleyen Aydın, “Aynı şekilde bu davalar devletin bu suçlarda sorumluluğunun olup olmadığının yani devlete bir aklanma fırsatı da sunuyordu. Geçmişle yüzleşme fırsatı da sunuyordu. Ancak alışılageldiği üzere Lice davası, JİTEM davası, sonra Kızıltepe davası gibi bütün davalarda maalesef ortada çok ciddi delil, belge ve kanıt olmasına rağmen sanıklar hakkında beraat kararı verildi. Bunun tabii bir yargı politikası olduğunu hatta bir devlet politikası olduğu konusunda ciddi endişelerimiz var. Aslında olaylara ilişkin ciddi bilgiler de var. Aradan çok ciddi zaman geçmiş olabilir ama hem resmi belgeler, bilgiler var. Onun yanında tanık beyanları var. Onun yanında başka davalardan meseleye ışık tutacak bilgi ve belgeler var. Ama buna rağmen yargı bunları görmezlikten geldi ve beraat kararı verdi” dedi.

"BU SUÇLAR İLERİDE YENİDEN YARGI KONUSU OLACAK"

Ankara JİTEM davasının aslında Susurluk çetesi dosyası olduğunu belirten Aydın, “Susurluk’ta ortaya çıkan durum devlet, siyaset ve mafya üçgeninde işlenen cinayetleri gösteriyor. Bu cinayetlere ilişkin bir rapor hazırlanmıştı ve bu raporda bazı emareler ve deliller vardı. Bu da dikkate alınmadı. Yine Dönemin Başbakanı Tansu Çiller ‘Bizim elimizde örgüte yardım eden iş insanlarının, sanatçıların listesi var, gereğini yağacağız’ diye bir şey söylemişti. Ama Tansu Çiller’in mahkeme önüne getirilip ifade vermesi gerçekleştirilmedi. Dolayısıyla bir ihmaller zinciri var. Olaydan sonraki soruşturma sürecindeki ihmaller zinciri yargılama sırasında da varlığını sürdürdü” diye konuştu.

Barolar ve insan hakları örgütleri açısından bu kararların tam bir hayal kırıklığı olduğunu vurgulayan Aydın, “Biz her fırsatta söylüyoruz. Bu davalara konu olan suçlar uluslararası hukuk tarafından insanlığa karşı suç olarak tanımlanmakta. Bunlar için herhangi bir zaman aşımı öngörülmemektedir. Türkiye hukuku böyle bir karar vermiş olabilir ama uluslararası hukuk bakımından bunların bir kıymetiharbiyesi yok. Anayasa’nın 90. maddesi var. O maddede uluslararası hukuk ve iç hukuk normu arasında bir çatışma olduğunda uluslararası hukukun geçerli olacağını söylüyor. Bu iddianamelere ve davalara konu olan suçların soruşturması ileride mutlaka bir kere daha yargı konusu olacak” dedi.

"KAMU GÖREVLİLERİNE DAİR CEZASIZLIK POLİTİKASI VAR"

Devletin elinde bu konulara dair ciddi delillerin ve bunları ortaya çıkaracak mekanizmaların olduğunun altını çizen Aydın, “Daha önce devlet bu konuyla ilgili raporlar hazırlamıştı. Tekrar böyle bir şey yapılabilir ama devlet bu mekanizmaları kilitlemiş durumda, işlemez hale gelmiş vaziyette. Bu Tahir Elçi cinayetinde de görülüyor. Sokağın ortasında, gündüz vakti, onlarca kameranın önünde işlenen cinayet bile maalesef aydınlatılmadı. Bunlar bir politikayı işaret ediyor. Devlet bu cinayetleri zaman geçmiş olsa dahi aydınlatabilir. Ama bu konuda bir sessizlik hali var. Özellikle kamu görevlerinin suçlandığı suçlarda bir cezasızlık politikası olduğu malum. Çoğu zaman soruşturma dahi yapılmadan kapatılmakta ya da takipsizlik verilmekte. Bu tür geçmişe dayanan insanlığa karşı suç olarak anılan meselelerde de bu pratik uygulama varlığını koruyor” diye konuştu.

"BU MESELELER AÇIĞA KAVUŞTURULMALI"

Bu meselesinin sadece birkaç dava dosyası olmadığını ve Türkiye’de bugün sayısı binleri bulan faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar, gözaltında kayıplardan bahsedildiğini dile getiren Aydın şu ifadeleri kullandı: “Bu cinayetlerin, kayıp vakalarının bugüne kadar hiçbirinin faili ortaya çıkarılmadı. Dolayısıyla, meseleyi Kürt sorunuyla birlikte ele almak lazım. Geçmişle yüzleşmeye davet ediyoruz. Geçmişte özellikle bölgede yoğun olarak işlenen bu cinayetlerin mutlak surette ortaya çıkarılması lazım. Çünkü bu yaralar hâlâ açık. Bu cinayetlerin mağdurları, yakınları on yıllardır Cumartesi Anneleri olarak adalet taleplerini dile getiriyorlar. Bu geçmişle yüzleşme meselesi ertelenmeden sağlanmalı. Çünkü biz bunu yapmadan birlikte yaşam meselesine de bir katkı sunamayız. Dünyada bunun farklı örnekleri var. Bunlardan esinlenerek buna ilişkin mekanizmalar oluşturulmalı. Mutlak surette devletin, sivil toplum örgütlerinin, mağdurların da içinde olduğu bir formatta uygun mekanizmalar oluşturulmalı ve bu meseleler açığa kavuşturulmalı.”

ÖNCEKİ HABER

HDP Milletvekili Musa Piroğlu'ndan Grup Yorum üyeleriyle ilgili açıklama

SONRAKİ HABER

Kolombiya’da hükümet karşıtı protestolar sürüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa