04 Kasım 2019 01:15

Metal Dosyası | MESS sözleşmesi ve metal sektöründe güncel gelişmeler

Metal dosyasının ilk gününde işçiye düşük zam dayatan patronların artan kârlarına bakıyoruz. Metal sektöründeki firmaların yüzde 92,4’ü krizin başladığı 2018 yılında kâr elde etti.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

F. Serkan ÖNGEL*

7-8 Ekim 2019 tarihlerinde Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) ile metal sektöründe yetkili sendikalar arasında toplu sözleşme görüşmeleri başladı. Görüşmeler 186 işyerinde 130 bin metal işçisini kapsıyor. MESS Grup Sözleşmesi özel sektör açısından en önemli ve kapsamlı sözleşme olmasının yanında Türkiye’deki sınıf mücadelesi açısından da tarihsel bir öneme sahip.

Metal sektörü Türkiye’de sınıf mücadelesinin nabzının attığı sektörlerden biri. Sektörde üretim verilerindeki düşüşlere ve “kriz” koşullarına rağmen, iş gücü verimliliğinde ve kâr oranlarında artış yaşandığı görülüyor. Bunun yanında sektördeki şirketlerin kârlılıklarının 2018 ve 2019 yıllarında üretimdeki düşüşten çok da fazla etkilenmediği anlaşılıyor.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Birinci ve İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması verilerine göre, 2018 yılında şirketler kriz koşullarına karşın kâr elde etmeye devam etmiştir. Söz konusu 1000 firmanın 328’i metal sektöründe faaliyet yürütmektedir. Bu firmalardan yalnızca 105’i kâr/zarar bilgilerini paylaşmıştır. Kâr/zarar bilgilerini paylaşan firmaların 97’sinin kâr elde ettiği görülmektedir. Buna karşın sadece 8 firma zarardadır. Buna göre metal sektöründeki firmaların yüzde 92,4’ü 2018 yılında kâr elde etmiştir. Bu firmalar arasında çalışan sayısı verisini paylaşanların sayısı ise 95’tir. Bu veriler esas alındığında sektörde çalışan kişi başına elde edilen kâr 116 bin TL’dir. Söz konusu 105 firmanın toplam kârı 26 milyar 177 milyon, ortalama kârı ise 249 milyon TL’dir.

Metal sektöründeki kimi önemli firmaların verilerine baktığımızda da tablo değişmemektedir. Arçelik’te dönem kârı 1 milyar 446 milyon iken ücretli çalışan başına düşen kâr oranı 68 bin 441 TL, TOFAŞ’ta dönem kârı 855 milyon iken ücretli çalışan başına düşen kâr 96 bin 970 TL, Ford için dönem kârı 1 milyar 215 milyon iken ücretli çalışan başına düşen kâr 110 bin 787 TL’dir. Bu veriler 2018 yılının işyerleri için tüm olumsuzluklara karşı önemli kârlar elde ettiğini ortaya koyuyor. Elbette ki elde edilen kârın tamamı üretimden kaynaklanmamakta. Ancak bu veriler şirketlerin durumunu ortaya koymak, işçilerin katkılarını görmek açısından önemli.

2019 YILININ 2. ÇEYREK VERİLERİ

Bunun yanında krizin etkisinin derinleştiği 2019 yılının ilk 6 ayı ile 2018 yılının ilk 6 ayı kârlılık verilerini de Borsa İstanbul’da (BİST) işlem gören şirketler üzerinden, karşılaştırmak ve mevcut kârlılık düzeylerini görmek mümkün.

BİST 2019 2. çeyrek verilerine baktığımızda bir önceki yılın 2. çeyrek verilerine göre sadece yüzde 8.2 oranında bir düşüş görülüyor. Bu veriler sektörel olarak ise farklılık gösteriyor. Örneğin dayanıklı tüketim sektöründe faaliyet gösteren 10 firmanın toplam kârı bir yılda 408 milyondan 823 milyona çıkmış. Artış oranı yüzde 101. Şirketlerin durumlarını objektif olarak değerlendirmeye olanak sağlayan FAVÖK (faiz ve vergi öncesi kârlar) açısından incelediğimizde de sektörde yüzde 40.9’luk bir artışın olduğu görülüyor.

DÖNEMLERE GÖRE SEKTÖRLERDE KARLILIK DÜZEYİ (BİST VERİLERİ)

Otomotiv yan sanayi için de 2019’un 2. çeyrek net kârlarında artış görülüyor. Sektördeki 5 firmanın toplam kârı 217 milyon TL’den 225 milyon TL’ye yükselmiş. FAVÖK ise yüzde 11.6’lık yükselişle 431 milyon TL’den 481 milyon TL’ye ulaşmış.

Demir çelik sektöründeki 13 firmanın elde ettiği net kâr yüzde 15.8 oranında azalsa da elde edilen toplam kâr 2 milyar 330 milyon TL gibi devasa bir miktar. Otomotiv sektöründe kârlılık yüzde 5.3 düşse de 2019 2. çeyrek için kâr miktarı 859 milyon TL. FAVÖK verisinde ise neredeyse bir kayıp söz konusu değil.

Bu verilere göre Arçelik kârını 2019 2. çeyrekte bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 52 artırırken, söz konusu oran Bosch Fren Sistemleri’nde yüzde 10, TOFAŞ’ta yüzde 11’lik artışa denk gelmektedir. Ford’un kârında ise yüzde 16’lık bir gerileme yaşanmıştır. Bununla birlikte 4 firma için de FAVÖK değeri artış kaydetmiştir. (Kaynak: BİST Şirketlerinin 20.08.2019 İtibariyle Açıklanmış Olan 2019 2. Çeyrek Karları ve Çarpanları)

İŞ GÜCÜ VERİMLİLİĞİ YÜZDE 31 ARTTI

Kâr miktarlarının kriz koşullarında bile yüksek seviyelerde gerçekleşmesi, işçilerin daha fazla değer üretmesi ile ilgilidir. Nitekim İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışmasının sonuçlarına göre iş gücü verimliliği 2017 ve 2018 yıllarında sıçrama kaydetmiş durumda. İş gücü verimliliği çalışan başına net üretimden satış değeri ile ifade edilmektedir. 2015 ve 2016 yıllarında reel bir artış kaydetmeyen çalışan başına net üretimden satış değeri 2017 yılında yüzde 30.9, 2018 yılında yüzde 31.3 değerlerine ulaşmıştır.

ÇALIŞAN BAŞINA ÜRETİMDEN SATIŞLAR (NET) (TL, CARİ FİYATLARLA)

2018 yılında bir işçi cari fiyatlarla toplam 1 milyon 271 bin TL’lik üretimden satış değeri yaratmıştır. Bu miktar Ana Metal Sanayi’nde 2018 yılı için bir önceki yıla göre yüzde 36’lık artışla 2 milyon 665 bin TL’ye, otomotiv sanayinde 2018 yılı için bir önceki yıla göre yüzde 27.5’lik artışla 1 milyon 456 bin TL olarak gerçekleşmiştir.

KÂRLILIK ORANLARI SON 8 YILIN EN YÜKSEĞİNDE

İSO Türkiye’nin En Büyük Sanayi Kuruluşları 2018 listesine göre 2018 yılı kârlılık oranları son 8 yılın en yüksek seviyelerinde gerçekleşmiştir. Özel kuruluşların 2017 ve 2018 yıllarında özkaynak kârlılığı sırasıyla yüzde 22.9 ve yüzde 23.8’lik değerleri ile 2010-2016 dönemine göre sıçrama yapmıştır.

Aktif kârlılık ve satış kârlılığı ise sırasıyla yüzde 7.3 ve yüzde 6.1’lik oranlarla 2017’den sonra en yüksek seviyede gerçekleşmiştir. (İSO, s.67).

EMEĞİN, ÜRETTİĞİ DEĞERDEN ALDIĞI PAY AZALIYOR

İSO Birinci ve İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu verilerine göre özel kuruluşlarda emeğin üretilen katma değerden aldığı pay gerilemektedir. İkinci 500 Büyük Sanayi Kuruluşu için bu düşüş radikal bir biçimde yaşanmıştır. 2010 yılında emeğin katma değerden aldığı pay yüzde 61.6 iken 2012 yılında bu oran yüzde 63.2’ye yükselmiştir. Bu değer 2015 yılında yüzde 55.7’ye gerilemiş, 2016 yılında yüzde 59’a yükseldikten sonra 2017 yılında sert bir biçimde yüzde 50.1’e 2018 yılında yüzde 44.6’ya düşmüştür.

İSO EN BÜYÜK BİRİNCİ VE İKİNCİ 500 BÜYÜK SANAYİ KURULUŞU EMEĞİN KATMA DEĞERDEN ALDIĞI PAY (%)

En Büyük Birinci 500 Sanayi Kuruluşu için de emeğin katma değerden aldığı pay 2010 yılı değerinin altındadır. 2010 yılında söz konusu değer yüzde 52.9 iken bu değer 2013 ve 2015 tarihlerinde yüzde 55’in üzerine çıkmıştır. 2017 yılında sert bir düşüşle yüzde 45.5’e gerileyen pay, 2018 yılında yüzde 51.2 olarak gerçekleşmiştir. 

REEL BİRİM ÜCRETLER DÜŞÜYOR

2015 yılına göre sanayide reel birim ücret dolar karşısında yüzde 24.7, avro karşısında yüzde 19.7 gerilemiştir. 2019 ikinci çeyreği için reel birim ücretler dolar için yüzde 21.4 ve avro için yüzde 22.3 düzeyinde gerilemiştir.

Buna bir de işçilerin temel maddelerde yaşadığı alım gücü kaybı eklenmiştir. Ağustos 2017-Ağustos 2019 dönemi karşılaştırıldığında, ateşi düşmüş enflasyon verileri esas alındığında bile, alım gücü kaybı sebzede yüzde 12.4’e; süt, peynir ve yumurta grubunda yüzde 9.5’e; meyvede yüzde 6.8’e; ekmek ve tahıllarda yüzde 4.5’e ulaştı.

2003 yılından bu yana enflasyon karşısında alım gücü kaybı sebzede yüzde 34, meyvede yüzde 19, ette yüzde 14 oldu. Bu oran katı yakıtlarda yüzde 18, kirada yüzde 15.4 düzeyinde. Kayıp kırtasiye ve çizim malzemelerinde ise yüzde 17.6 olarak gerçekleşti. (TÜİK verileri üzerinden hesaplanmıştır.)

Güncel enflasyon sepeti, otomobil fiyatlarına ekmek fiyatlarının 3 katından daha fazla duyarlı durumda. Temel harcama kalemlerindeki artış ile resmi enflasyon arasındaki fark işçilerin hayat pahalılığını daha derin bir biçimde hissetmesine neden oluyor. Ayrıca hesaplamaların 12 aylık ortalamalar üzerinden değil, bir önceki yılın aynı ayına göre yapılması da bu sürece katkı yapıyor.

SAVAŞ VE YAPTIRIMLAR DA TİS MASASININ GÜNDEMİ

Bu süreçte sektörün mücadeleci örgütü Birleşik Metal-İş Sendikası, işyerlerinden süzülen, ilk 6 ay için yüzde 34.2’lik zam ve 2 yıllık sözleşme talebi ile sözleşme masasına oturmuş durumdadır. Türk Metal’in talebi yüzde 26.2. Özçelik-İş’in talebinin de Türk Metal ile benzer bir seviyede olduğu görülmektedir. Verimlilikteki artış ve alım gücünde yaşanan kaybın, işçilerin yaşayarak hissettiği ve bu taleplerin temel gerekçesi olan hususlar olarak öne çıktığı anlaşılmaktadır.

MESS küresel ölçekte, üyelerinin verimlilik ve ücretler üzerinden sağladığı rekabet avantajını kaybetmek istememektedir. Aynı zamanda tarihsel talebi olan 3 yıllık sözleşme konusunda ısrarcı durumdadır. Önümüzdeki süreçte üretimde bir toparlanmanın yaşanıp yaşanmayacağı ya da karlılık seviyelerinin ne olacağı, savaş gündemi ve uluslararası yaptırımlar meselesi sözleşme masasının gündemleri olmaya devam edecektir.

ESNEK ÇALIŞMA, İŞTEN ATMALAR, TEŞVİKLER

Sonuç olarak üretimde ve satışlarda yaşanan kısmi düşüşe rağmen kâr oranlarında düşüş söz konusu değildir. Toplam kârlarda ise sektörlere göre farklılık söz konusudur. 2018 yılı için özel sektörde kârlılık oranları son 8 yılın en yüksek düzeylerinde görülmektedir. 2019 yılı verileri açısından da kârlılık düzeylerinde bir toparlanma yaşanmaktadır. Bu verilerde esneklik başlığı altında uygulamaya konulan iş gücü programlarının da etkisi bulunmaktadır. Kısa çalışma uygulaması ile sadece şubat 2019’da 36 bin işçinin ücreti İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ödenmiştir. İşbaşı eğitim ve stajyerlik uygulamalarının yaygınlaşması iş gücü ihtiyacını sınırlandırmıştır. Kimi büyük firmalarda işlerde azalmanın olduğu gerekçesi ile işten çıkartmalar yaşanmıştır. Bunun yanında ücretsiz izinler, zorunlu izne çıkartmalar gibi uygulamalar, teşvikler, kısmi ekonomik sıkıntıların işletmeler açısından etkilerini azaltmaktadır.

Bu koşullarda emek verimliliğinde de artış yaşanmıştır. İstihdamdaki daralmaya karşın işçi başına yapılan üretim artmıştır. Bunu hem iş gücü verimliliği değerlerinden hem de iş gücü ödemelerinin katma değer içindeki payındaki hareketten görmek mümkündür. Nitekim sanayide reel birim ücretler dolar ve avro bazında ciddi bir gerileme yaşamıştır.

Eurostat ve TÜİK verileri üzerinden değerlendirdiğimizde iş gücü ödemelerinin toplam üretimdeki payının en düşük olduğu ülkelerden biri Türkiye’dir. Bu durumun dövizdeki hareketten sonra daha da net bir hale geldiği açıktır.

ENFLASYON ODAKLI ARTIŞ ALIM GÜCÜNÜ KORUYAMIYOR

Enflasyonun hesaplama yönteminin ve madde ağırlıklarının, işçilerin gerçekliği ile bağdaşmadığı, siyasal iktidara enflasyona özellikle ücret artışı dönemlerinde önemli müdahale olanakları tanıdığı, sokaktaki enflasyon-gerçek enflasyon tartışmaları ile kamuoyunun gündemindedir. Bu tartışmanın gerçekçi boyutlarının olduğu görülmektedir. Enflasyon odaklı artışlar, işçilerin temel harcama kalemlerinde alım gücünü koruyamamaktadır.

Türkiye’de 4 kişilik bir ailenin sadece sağlıklı beslenmek için yapması gereken minimum harcama tutarı asgari ücret seviyesindedir. Barınma, ısınma, giyinme, kültür, eğitim ve sosyal hayat, ulaşım gibi temel konularla birlikte bu rakam 7 bin TL seviyesine yakındır. Bu rakam MESS işyerlerindeki ücret ortalamasının yaklaşık iki katıdır. Bütün bu veriler işçilerin taleplerinin gerekçeleri olarak görülmelidir.

En nihayetinde metal işçilerinin haklı taleplerinin ne ölçüde karşılık bulacağını, metal işçilerinin ortak mücadele pratiği ve sendikaların tutumu ile MESS’in ve siyasal iktidarın bu süreçte işyerlerindeki huzursuzluğun artması pahasına toplu sözleşme sürecini bir çıkmaza sürükleyip sürüklemeyeceği ve her şeyden önce metal işçisinin 2010 yılından bu yana filizlenen iradesinin kararlılık düzeyi ve bu iradenin önderliğinin atacağı adımlar belirleyecektir.

* Doç.Dr., Bu metin 7 Ekim 2019 tarihinde Birleşik Metal İş-MESS görüşmelerinde “Metal sektöründe güncel gelişmeler ve metal işçilerinin durumu” başlığı ile yapılan sunuşun yazıya dökülmüş halidir.

ÖNCEKİ HABER

HDP İstanbul Kongresinde konuşan Temelli: Bu zihniyetin adı kayyum rejimidir

SONRAKİ HABER

Ford işçileri yazdı: Seyirci koltuğunda tiyatro seyrediyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...