16 Aralık 2017 12:18

'Şehir hastaneleri ek yatak anlamına gelmiyor'

TMMOB Şehir Hastaneleri Sempozyumu düzenledi.

Paylaş

TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulunun düzenlediği Şehir Hastaneleri Sempozyumunda konuşan TTB eski yöneticilerinden Bayazıt İlhan, şehir hastanelerinin ek yatak anlamına gelmediğini, mevcut olan hastanelerin kapatılacağını ve kamusal hizmetin tasfiye edileceğini söyledi. İlhan, hastanelere verilen hazine garantisine de dikkat çekerek,  “bütün risk 80 milyonluk Türkiye’nin sırtına yükleniyor” dedi. 

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Ankara İl Koordinasyon Kurulu’nun düzenlediği Şehir Hastaneleri Sempozyumunda projeye ilişkin fikirler ve eleştiriler değerlendirilerek tartışıldı. İnşaat Mühendisleri Odası Teoman Öztürk Salonunda gerçekleşen sempozyumda şehir hastanelerinin ekonomi politiği ve mühendislik perspektifinden değerlendirilmesi sağlıkta dönüşüm ve sağlık politikaları ile birlikte ele alındı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, bu hastanelerin bütün bir kentsel yapıyı ilgilendirdiğini söyledi. Hastanelerin AKP’nin 2023 hedeflerinden birisi olduğunu kaydeden Koramaz, özelleşme uygulamalarının bir parçası olduğunu, yatırım ve finansman boyutunun halka yüklendiğini kaydetti. Her aşamasında hazine garantisi verildiğine dikkat çeken Koramaz, “Sayıştay denetiminden uzak bu hastanelerin maliyeti hakkında bilgimiz yok. Yatırım maliyetleri gizlenmekte. Kapatılan kamu hastanelerinin bütün techizatı bu hastaneleri yapan şirketlere veriliyor. Devlet özel şirkete taşeronluk yapıyor” dedi.

‘KENDİ İÇLERİNDE DE SIKINTI VAR’

Sempozyumun ilk oturumu “Sağlıkta Dönüşüm ve Sağlık Politikaları” başlığı üzerine gerçekleşti. Türk Tabipleri Birliği (TTB) eski iki merkez konsey başkanı Eriş Bilaloğlu ve Bayazıt İlhan’ın konuşmacı olduğu oturumda, özellikle 2002 yılı sonrası süreçte Türkiye’de uygulanan sağlık politikaları masaya yatırıldı. Eriş Bilaloğlu konuşmasında Sağlık Bakanlarının bu yılki bütçe sunumuna kadar bütün sunumlarının sağlıkta dönüşümü içerdiğini söyleyerek, “bu yıl ilk kez Sağlık Bakanı Ahmet Demircan’ın sunumunda sağlıkta dönüşüm lafının geçmedi. Kendileri için markalaşmış bir şeyi kaldırdılar. Bu uygulamaların kesintiye uğrayacağı anlamına gelmiyor ama kendi içlerinde kuvvetli sıkıntılar yaşandığına işaret” dedi. 

RİSK 80 MİLYON TÜRKİYE’NİN SIRTINDA

Şehir hastanelerinin ek yatak sayısı anlamına gelmediğini ve mevcut hastanelerin kapatılacağını ifade eden Beyazıt İlhan, eski hastanelerin de ticari alanlara dönüştürüldüğünü belirtti. Hizmetlerin ihaleyi alan şirketlere devredildiğini kaydeden İlhan, bunun kamusal hizmetin tasfiyesi anlamına geldiğini söyledi. Hazine garantisi ile bütün riskin 80 milyonluk Türkiye’nin sırtına yüklendiğini vurgulayan İlhan, “Yeterince Emar çekilmezse, yemek yenilmezse üzerinin ödeneceği bir sistem” dedi. 

‘5 YIL ÖNCE AÇILAN HASTANE KAPATILDI’

Kapatılacak olan hastanelerde özellikle taşeron olarak çalışan sağlık emekçilerinin durumunun belirsiz olduğunu kaydeden İlhan, yapımı biten ve hizmete giren şehir hastanelerinin yaşadığı sorunlardan örnek verdi. İlhan, “Adana’da şehir hastanesinin açılmasıyla kapatılan eğitim ve araştırma hastanesi asistan ve geleceğin hekimlerini yetiştiriyordu, yeni hastanede buna ilişkin hiçbir uygulama yok. Adana’da kapatılan Numune Hastanesi de zaten 5 yıl önce modern bir hastaneye taşınmıştı, 5 yıl önce açılan bir hastane kapatıldı” dedi. Yeni sağlık alanları yapılırken mevcut olanların korunması gerektiğini vurgulayan İlhan, “200-600 yatak arası, torunlarımızı bile borçlandırdığımız yollarla değil, kamu zararı oluşturmadan yapılmalı” dedi. 

Sempozyumunun ikinci oturumunda Şehir Hastanelerinin ekonomi politiği tartışıldı. Prof. Dr. Korkut Boratav’ın başkanlığını yaptığı oturumda konuşmacı olarak gazeteci Çiğdem Toker ve Prof. Dr. Faruk Atalay yer aldı. Gazeteci Toker, 17 şehir hastanesi projesinin imzalandığı dönemde bu hastaneler için belirlenen kira bedeli 27 milyar dolarken, bu sayı 18’e çıkınca kira bedelinin de 30 milyar dolara çıktığını ifade etti. Toker, bu artışa sebep olan faktörün sözleşmelerin döviz kuru üzerinden yapılması olduğunun altını çizdi. Şehir hastanelerinin sayısının 40’ı aşmasının öngörüldüğünü dile getiren Toker, bunun dehşet verici bir miktar olduğunu söyledi. Toker, Sağlık Bakanlığının şirketlere 3 ayda bir ödeme yapacağını, bu için de idareyi yeterli kaynağı bulmakla yükümlü kıldığını belirtti. Açılmış olan 4 şehir hastanesinde doktorların döner sermaye bedellerini alamadığını aktaran Toker, bunun sebebinin de ödemenin önce şirketlere yapılması olduğunu dile getirdi. 

Prof. Dr. Faruk Atalay, geçmişte özelleştirme denildiğinde devletin üstlenmiş olduğu hizmetleri artık yapmadığı veya hantal yürüttüğü düşünülürken bugünkü şehir hastaneleri modeliyle direkt özel sektör eliyle kurulan hastanelerin devlete kiralandığını söyledi. Özelleştirmenin “Kamu verimsizdir” argümanıyla savunulduğunu hatırlatan Atalay, şehir hastanelerinin işletmesinin devlete verilmesinin bir çelişki olduğunu vurguladı. Atalay, “Madem devlet hantal ve verimsizdi, nede devlet işletiyor?​” diye sorarak, meselenin özünün verimlilik değil, kamu hizmetlerinin metalaştırılması olduğunu ifade etti. (Ankara/EVRENSEL) 
 

ÖNCEKİ HABER

Kayseri'de 'Fikir Duvarı'nı ekonomik sorunlar oluşturdu

SONRAKİ HABER

Kocaeli'de eğitimin güncel sorunları tartışıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa