04 Kasım 2017 19:57
Son Güncellenme Tarihi: 05 Kasım 2017 11:27

Lübnan Başbakanı Saad Hariri Riyad'da istifa etti

Lübnan Başbakanı Saad Hariri 'Hayatımı hedef alacak bir planın gizlice hazırlandığını hissediyorum' diyerek istifa etti.

Paylaş

Suudi Arabistan’da cumartesi günü iki önemli gelişme yaşandı: Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’daki ziyareti sırasında İran’ı hedef göstererek görevinden istifa ettiğini açıkladı. İkinci gelişme ise Suudi Arabistan’daki siyasi operasyonla 38 eski bakan ve Kraliyet ailesinden önemli pozisyonlarda bulunan 11 prensin gözaltına alınması oldu. İki gelişme de bölgedeki siyasi ilişkiler ve gerilimler açısından önem taşıyor. İçeride iktidarını merkezileştiren Suudi Arabistan yönetimi, dışarıda da İran üzerinden bölgesel aktörlüğünü ilerletmek istiyor. Ancak bunun sonucu yeni çatışmalar ve bölge halklarının kapanmayan yaralarına yenilerinin eklenmesi olabilir.

Lübnan Başbakanı Saad Hariri, Suudi Arabistan ziyareti sırasında verdiği bir televizyon röportajında, “Şehit Refik Hariri’nin suikasta uğramasından öncekine benzer bir iklimde yaşıyoruz. Hayatımı hedef alacak bir planın gizlice hazırlandığını hissediyorum” diyerek istifa etti. İstifanın dikkat çeken tarafı ise İran ile ilgili ifadeleri oldu. Hariri, Hizbullah’ı kastederek İran’ın ülkedeki etkisini sert bir şekilde eleştirdi. İran’ı Lübnan da dahil bir dizi ülkede “Korku ve yıkımın tohumlarını ekmekle” suçladı. Suudi Arabistan’ın destek verdiği Hariri geçen yıl Kasım ayında ulusal uzlaşı hükümeti kurarak başbakan olmuştu. Bu, 2009-2011 döneminden sonra Hariri’nin ikinci başbakanlık dönemiydi.

'İSTİFA SUUDİ ARABİSTAN’IN KARARI'

Hariri’nin istifasının, Lübnan’ı Suudi-İran çekişmesinin bir parçası olmaya ittiği ve Lübnan’daki Şii ve Sünniler arasındaki gerilimi artırabileceği uyarıları yapılıyor.

Özellikle Suriye’de etkisini tamamen kaybeden ve iki yıldır sürdürdüğü Yemen’e yönelik saldırılarından da sonuç alamayan Suudi Arabistan’ın bölgede, başta İran’a karşı olmak üzere gücünü artırmak için Lübnan’ı kullandığı tartışılıyor.

ABD merkezli CNN Televizyonu’na konuşan, Washington’daki Ortadoğu Enstitüsü Çatışma Çözme Programı Direktörü Randa Slim de benzer bir yorum yapıyor. İstifanın temel nedenlerinden birinin Suudi Arabistan olduğunu söyleyen Slim, “Suudi Arabistan’ın İran’la Lübnan’daki İran etkisiyle yüzleşme Hizbullah’ın peşinden gitme kararına işaret ediyor” dedi. Bu anlamda Slim de, Hariri’nin açıklamayı Riyad’da yapmasını bu mesajın bir parçası olarak değerlendiriyor.

HARİRİ İÇ POLİTİKADA BAŞARISIZ OLDU

Middle East Eye (MEE) haber sitesinin haberine göre, Uluslararası Stratejik Çalışmalar Enstitüsü Ortadoğu Analisti Emile Hokayem, Hariri’nin istifasının “Lübnan’daki Hizbullah etkisini kırma” hedefinin başarısızlığına işaret ettiği değerlendirmesi yaptı. Hokayem, “Hariri’nin (Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel) Aun ile Hizbullah’ı sınırlamak üzere yaptığı müttefiklik deneyimi şaşırtıcı da olmayan bir biçimde sonuna geldi. Lübnan bir bilinmezliğe ilerliyor. Hariri, kötü performansı nedeniyle ülke içinde giderek zayıflıyordu. Suudiler onun içerideki durumundan memnun değildi” dedi.

Lübnan’da son yıllarda hükümete karşı, özellikle gençlerin katıldığı kitle eylemleri görülüyordu. Eylemleri ortaya çıkaran “çöplerin toplanmaması”, “yolsuzluk” gibi nedenler olsa da “laiklik” de önemli talepler arasında bulunuyordu.

Gösteriler nedeniyle başkent Beyrut’taki hükümet binalarının bulunduğu alanın etrafı dikenli tellerle sarılmış ve Lübnanlıların giriş çıkışı sınırlandırılmıştı.

İRAN VE HİZBULLAH: İSTİFA KARARI TRUMP VE PRENS SELMAN’LA KOORDİNELİ

Öte yandan Tahran yönetimi, Saad Hariri’nin suçlamalarını reddetti. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Bahram Ghassemi yaptığı açıklamada, “İran’a yönelik gerçek olmayan ve temelsiz suçlamaların tekrarı, istifanın Lübnan’da ve bölgede gerilim yaratmak için tasarlandığını gösteriyor” dedi.
İran Dışışileri Bakanlığı Müsteşarı Huseyin Şeyhülislam da, Hariri’nin istifasının ABD Başkanı Donald Trump ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile ‘koordineli’ bir şekilde gerçekleştirildiğini ileri sürdü. Fars haber ajansına konuşan Şeyhülisman, “İstifa Lübnan’daki ve bölgedeki tansiyonun yükseltilmesini amaçlıyor. Bu istifa aynı zamanda ABD’nin, IŞİD’in yenilgisinin ardından müttefiklerinin başarısızlıklarını telafi etmeyi planlanladığı anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

Hariri bu yılın başında ABD Başkanı Trump ile Beyaz Saray’da görüşmüştü. Trump bu görüşmede, “Lübnan halkına içerinden de tehditler var” diyerek Hizbullah’ın Lübnan halkı ve tüm bölge için bir tehlike olduğu açıklaması yapmıştı.

Suudi Arabistan’nın Körfez İlişkilerinden Sorumlu Bakanı Tamer el Sabhan da, geçtiğimiz hafta Saad Hariri ile görüşmesinden sonra paylaştığı bir twitter mesajında, “İhanet ve saldırganlığın elleri kesilmeli” ifadelerini kullandı.

Hizbullah lideri Hasan Nasrallah da, Hariri'ye istifa kararını Suudi Arabistan'ın aldırdığını söyledi.  Nasrallah "Hariri'nin istifa etme niyeti, arzusu ve kararı yoktu" dedi.

Nasrallah, gelişmelerin şiddet olaylarına yol vermemesi için sükunet çağrısında bulundu.

LÜBNAN ORDUSU: SUİKAST PLANI TESPİT EDİLMEDİ

Öte yandan Hariri'nin iddiasının aksine Lübnan ordusu, bir suikast planı tespit edilmediğini açıkladı.

Lübnan Genel Güvenlik İstihbarat Kurumu'nın başı General Abbas İbrahim de, Lübnan'da bir siyasetçiye yönelik suikast planına rastlamadıklarını ifade etti.

Lübnan İç Güvenlik güçleri de, başkent Beyrut'taki bir suikast planını boşa çıkarttıkları haberlerini yalanladı.

SAAD HARİRİ KİMDİR?

Lübnan’daki Müstakbel (Gelecek) Hareketi lideri Saad Hariri (47), 2005’te uğradığı ve Suriye hükümetinin suçlandığı bir suikast sonucu hayatını kaybeden Lübnan eski Başbakanı Sünni siyasetçi Refik Hariri’nin oğlu. Bombalı saldırıda 23 kişi hayatını kaybetmişti.

Babasının ölümünden sonra Müstakbel Hareketi’nin başına geçen Saad Hariri, 2009-2011 yıllarında başbakan olarak görev yaptı. Hariri’nin başbakanlığındaki hükümet, “2011’de Refik Hariri soruşturmasında Hizbullah’ın cinayetle ilişkilendirilmesi” sonucu hükümet ortakları Hizbullah ve müttefiki partiler tarafından düşürülmüştü. Hükümetin düşmesi için kabinedeki Hizbullah üyeleri istifa etmişti.

Öte yandan Hariri, babasından kalan inşaat, telekomünikasyon ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren şirketleriyle de Lübnan’ın önde gelen patronları arasında yer alıyor. Bu açıdan Suudi Arabistan’la ekonomik ilişkileri de bulunuyor.

Lübnan’da iki buçuk yıllık siyasi krizden sonra 31 Ekim 2016’da Cumhurbaşkanı seçilen Hizbullah destekli Mişel Aun ise, yeni hükümeti kurma görevini 3 Kasım 2016’da Hariri’ye vermişti. Hariri başbakanlığında kurulan ulusal uzlaşı hükümeti, 18 Aralık 2016’da, Aun tarafından onaylanmıştı. Hariri’nin kurduğu ve Hristiyan Ketaib Partisi dışında Hizbullah da dahil tüm grupların yer aldığı hükümet 28 Aralık 2016’da güvenoyu almıştı.

LÜBNAN’IN SİYASİ YAPISI

Öte yandan Lübnan’ın Hizbullah müttefiki olan Hıristiyan Cumhurbaşkanı Mişel Aun, Hariri’yle istifasını sunduğu bir telefon görüşmesi yaptığını açıkladı. Aun’un ofisinden yapılan açıklamada, “Durumu değerlendirmek için Başbakanın Beyrut’a dönmesinin bekleneceği” belirtildi.
Hariri’nin istifasına Lübnanlı siyasetçilerden de tepki geldi. Dürzi Lider Velid Canpolat, istifanın sonuçlarından “korktuğu”nu söyledi, “İran’la Lübnan’dan savaşamayız” dedi.

Siyasi gücün mezheplere dayalı olarak paylaşıldığı ülkede Suriye, İsrail, İran ve Suudi Arabistan hala etkili konumda. Ülkede, Hıristiyan, Şii ve Sünni Müslümanlar ve Dürziler gibi farklı din ve mezheplerde topluluklar bir arada yaşıyor.

Lübnan Anayasasına göre Cumhurbaşkanı’nın Maruni Hıristiyan, Başbakan’ın Sünni ve Parlamento Başkanının Şii Müslüman olması gerekiyor. (DIŞ HABERLER)

ÖNCEKİ HABER

Bostancı'da midibüs devrildi: 3 ölü 17 yaralı 

SONRAKİ HABER

2016'da bitecek dedikleri havalimanı hayal oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...