05 Eylül 2017 11:13

Erdoğan ile çay toplayan Yargıtay Başkanından itiraf

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile beraber Rize’de çay toplamaya giden Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, kuvvetler ayrılığının önemine vurgu yaptı.

Paylaş

Yeni adli yıl açılış töreninde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile beraber Rize’de çay toplamaya giden Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, kuvvetler ayrılığının önemine vurgu yaptı. Cirit “Temel hak ve özgürlüklerin korunması yargının yürütmeden ve hükümetten ayrı ve bağımsız olmasına bağlıdır” dedi. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, söz hakkı tanınmadığı için ilk kez törene katılmadı. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da bu yıl törende yoktu. İstanbul Barosu da açılış yılına ilişkin açıklama yaparak, OHAL eleştirisi yaptı ve OHAL ile  Türkiye’de ‘Hukuk Devleti’ iddiasının köreldiğini ifade etti. 

Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, “Yargıtayın kurulmasına etken olan en önemli nedenlerden biri ‘kuvvetler ayrılığı’ ilkesidir” dedi. “Günümüz terminolojisi ile ifade etmek gerekirse, temel hak ve özgürlüklerin korunması yargının yürütmeden ve hükümetten ayrı ve bağımsız olmasına bağlıdır” ifadesini kullanan Yargıtay Başkanı, “Bu tarihsel vurgu Yargıtayın kurum kültürünün de temelini oluşturmaktadır” şeklinde konuştu.
Cirit hakim ve savcıların ‘FETÖ’ soruşturmasını insan haklarından taviz vermekten yürüttüğünü öne sürerek şöyle dedi: “ Özellikle HSYK yetkisini elinde bulunduran yüksek yargı mensuplarımız gayrimeşru fiillere sessiz kalmış, desteklemiş ve meşruiyet kazandırmıştır. HSYK ve Yargıtayımız hain darbe girişimine karşı net tavır almış, halkımızın ve demokrasimizin yanında yer almışlardır. Bu kişilerin adil şekilde yargılanması, sarsılan kamu düzeninin yeniden tesisi kuşkusuz sağlanacaktır. Bizim görevimiz, insan haklarına ilişkin standartlardan taviz vermeden, objektif değerlere göre karar vermektir.

Yargıtay Başkanı, hakim ve savcılara olan güvenin de azaldığını şu sözlerle itiraf etti: Hakimlik ve savcılık mesleğini icra edenlerin 3’te 1’inin terör faaliyetlerinde yer alması halkın gözünde güveni elbette sarsacaktır. Toplumun en çok güven duyması gereken meslek mensuplarının bir terör örgütünün amaçları doğrultusunda hareket etme ihtimali dahi, tek başına bir toplumun şaşkınlık ve sarsıntı yaşamasına yeterlidir.”Cirit, geçen yıl Cumhurbaşkanı Tayyip  Erdoğan’ın yurt gezisine katılıp Rize’de birlikte çay toplamasıyla tepki  çeken yargı mensuplarından biriydi.


DİYARBAKIR’DA YENİ ADLİ YIL AÇILIŞI: OHAL KALDIRILMALI, KHK’LER İPTAL EDİLMELİ

Yeni adli yıl açılışı nedeniyle Diyarbakır Barosu basın açıklaması yaptı. Diyarbakır adliyesi önünde bir araya gelen avukatlar Diyarbakır’da katledilen Baro Başkanı Tahir Elçi’nin fotoğrafının olduğu pankartı taşıdılar. OHAL ve KHK’lerle yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekilen açıklamada, Kürt siyasetçilerin tutuklanmasını hükümetin sıkça dilendirdiği gibi ‘milli idare’ye darbe vurulması olarak nitelendirildi. Demokratik kazanımları yok sayan OHAL ve KHK’lerin derhal kaldırılması istenen açıklamada, başta Kürt meselesi olmak üzere ülkenin normal sürece girmesi vurgulandı. 

Yeni adli yılın açılışa dair basın açıklamasını okuyan Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Ahmet Özmen, yeni adli yılın insan haklarına, kişi güvenliğine ve hukukun üstünlüğüne saygının sağlandığı, adaletsizliklerin kalktığı bir yol olmasını umduğunu dile getirdi. 
Darbe girişimi sonrasında toplumun demokrasi beklentilerinin haklı olarak yükseldiğini ancak hükümetin bu talebin aksine daha ağır siyasal ve toplumsal sorunları ortaya çıkaran uygulamalara başvurduğunu dile getiren Özmen, “Nitekim darbe girişiminin önlenmesinden hemen sonra ülkede OHAL ilanı, OHAL Yasası dayanak gösterilerek çıkarılan KHK’ler ile TBMM devre dışı bırakılmıştır. Değil uluslararası sözleşmelere, Anayasa’ya hatta OHAL Yasası’na bile aykırı  bu KHK’ler ile başlatılan ve halen de devam eden toplu ihraçlar, muhalif basın yayın kuruluşlarının, dernek ve vakıfların kapatılması, malvarlıklarına el konulması, belediyelere kayyım atamaları ve yine seçilmiş belediye başkanlarının, milletvekillerinin, siyasetçilerin tutuklanması gibi antidemokratik uygulamalar toplumda ayrışmaya, toplumsal sorunların daha da derinleşmesine yol açarak devlet-yurttaş ilişkilerinde güvensizlik gibi yeni sorun alanları yaratmıştır. Diyarbakır Barosu olarak  demokratik kazanımları askıya alan OHAL’in derhal sonlandırılmasını, KHK’ler ile yapılan yasal düzenlemelerden dönülmesini ve TBMM’nin yeniden işlevsel kılınmasını talep ediyoruz” dedi. 

İHRAÇLARIN ÜSTÜNE YAŞANAN SÜRGÜNLER KAYGI VERİCİ

“1980 darbesi sonrası çıkarılan 1402 sayılı Yasa ile görevine son verilen kamu görevlisi sayısı 4 bin 891 iken son bir yılda KHK’ler ile kamudan ihraç edilenlerin sayısı 120 bine dayanmıştır” diyen Özmen, “İhraçlar devam ederken, ihraç edilmeyen bazı kamu personelleri sürgünlerle cezalandırılmaktadır. İhraç ve sürgünlerin yarattığı bu atmosfer ile milyonlarca kamu görevlisi her an ihraç veya sürgün edilme  kaygısıyla yaşamaya mecbur bırakılmaktadır. Yargının söz konusu ihraç ve sürgünlere ilişkin tutumu ise ne yazık ki,  hukuk güvenliği başta olmak üzere adalete olan inancı ortadan kaldırır niteliktedir” dedi. 

‘MİLLETİN İRADESİ’NE DARBE VURULDU’

1994 yılında DEP’li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp tutuklamasını hatırlatan Özmen, “Önceki deneyimin de gösterdiği gibi bu uygulama ve pratiklerin topluma faturası ağır olmaktadır. Parlamentodaki üçüncü büyük parti konumunda olan ve 6 milyonun üzerinde yurttaşın oyunu almış Halkların Demokrasi Partisi Eş Genel Başkanları, milletvekillerinin ve belediye başkanlarının tutuklanmasıyla siyaset yapma hakkı engellenmekle birlikte siyasal iktidarın ısrarla vurguladığı ‘millet iradesi’ne darbe vurulmuştur” dedi. 

‘ÇATIŞMALI SÜREÇ SONA ERDİRİLMELİ’

Sivil siyaset kanallarının kapatılmasının, TBMM’nin işlevsizleştirilmesinin, Kürt meselesinin şiddet sarmalına itilmesinin, yerel yönetici ve siyasetçilerin tutuklanmasının, basın ve düşünce özgürlüğünü ortadan kaldırıcı uygulamaların sorunları daha da büyütüp toplumsal ayrışma ve kutuplaşmaya sebebiyet vereceğini dile getiren Özmen, “Uzunca tarihsel geçmişe sahip olan, 30 yılı aşkın süredir çatışmalarla geçmiş, 40 binin  üzerinde insanımızın yaşamını yitirdiği bir dönemden sonra, 2013 yılında büyük umutlarla ve toplumsal destekle başlatılan Kürt meselesinin çözümü süreciyle beraber çatışmalar ve ölümler son bulmuştur. Anılan süreç, toplumun beklentilerinin aksine kalıcı barışla taçlanacak nihai sonuca dönüştürülememiş ve toplumsal barış tesis edilememiştir. Bilakis 2015 yılının temmuz ayı itibariyle de yeni bir çatışmalı sürecin içerisine girilmiştir.  Gelinen noktada Diyarbakır Barosu, ölümlerin son bulmasını ve artık katlanılamaz bir dereceye gelen bu çatışmalı sürecin sona erdirilmesini talep etmektedir. Bu talebimizi her hal ve  şartta dile getirmeye devam edeceğiz. 

 ‘TAHİR ELÇİ CİNAYETİYLE İLGİLİ ARTIK SOMUT ADIM ATILMALI’

1 Eylül Dünya Barış Günü’nün hemen ardına denk gelen yeni adli yılın ekmek ve su kadar ihtiyaç duyulan barışa ve huzura vesile olmasını isteyen Özmen, “Bu temenniler ile birlikte Diyarbakır Barosu olarak yeni adli yılda en büyük beklentimiz Tahir Elçi cinayetinin faillerinin bulunarak yargı önüne çıkarılmasıdır” diyerek konuya dair şunları söyledi: “Değerli Baro Başkanımız Tahir Elçi’nin onlarca kamera önünde katledilmesinden bugüne iki yıla yakın bir süre geçti. Başta Hükümet olmak üzere, yetkililerce kamuoyuna ve tarafımıza devlet adına  söz verilmesine rağmen, verilen sözlerinin esamesinin dahi okunmadığını ve soruşturma dosyasında elle tutulur bir ilerlemenin sağlanamadığını hatırlatmak durumundayız. Çünkü soruşturma dosyasında henüz tek bir kişinin dahi şüpheli sıfatıyla sorgulanmadığını üzülerek ifade etmek isteriz. Başta kederli ailesi olmak üzere, baromuzu ve kamuoyunu tatmin edici, somut adımların atılması gerekmektedir. Aksi takdirde kamuoyu, cinayetin aydınlatılmamasının sorumlusu olarak hükümeti ve soruşturma makamlarını görecektir.”

‘TOPLUMSAL DÜZENİN İNŞASI İÇİN MÜCADELEMİZ SÜRECEK’

Özmen son olarak şunları dile getirdi: “Her adli yıl açılışında sıkça dile getirdiğimiz gibi, ne yazık ki bu adli yıla da; toplumsal sorunların çözüm bulamadığı, sürekli olarak çözümsüzlüğün yinelendiği ve bunlarla bağlantılı hukuki, yargısal ve mesleki çok sayıda ağır sorunla girdiğimizi belirtmek isterim. Tüm bu olumsuz ve umut kırıcı gelişmelere rağmen Diyarbakır Barosu, adil bir toplumsal düzenin inşasına yönelik  umudunu korumaya ve  mücadelesini sürdürmeye devam edecektir.” (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Traktör devrildi: 1 ölü 1 yaralı

SONRAKİ HABER

Enfeksiyon tedavisi gören işçi öldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...