20 Mayıs 2017 23:46

Kitap satırları arasında ‘Kapalıçarşı’ sokakları

Fuat Sevimay ile bir yandan Kapalı Çarşı’yı gezdik bir yandan da hey kitap'tan çıkan yeni romanı 'Kapalıçarşı' üzerine konuştuk.

Paylaş

Vedat AYDEMİR
İstanbul

Fuat Sevimay, hep kitap’tan çıkan yeni romanı Kapalıçarşı’da, İstanbul’un önemli mekanlarından Kapalı Çarşı’yı kendine has üslubuyla anlatıyor. Kitap, mermerinden zanaatkarına, esnafından müşterisine, okuru çarşının sokaklarında, kuytu köşelerinde olduğu kadar yüzyıllar arasında da keyifle gezdiriyor. Yazar kitabı için “Tarihte geçen ama tarihi olmayan bir kitap” diyor. Kitabındaki gezintiyi gerçek hayata da uyarlayan Sevimay ile Kapalı Çarşı’yı gezerek kitabı hakkında konuştuk. Bir mekan olarak değil, anlatıcı olarak kitabın merkezine Kapalı Çarşı’yı koyduğunu belirten Sevimay, karakterlerin kurgusal, sokak isimlerinin ise tamamen gerçek olduğunu ifade ediyor. 2015 yılında, henüz yayımlanmadan Ahmet Hamdi Tanpınar Roman Yarışması’nda ödüle layık görülen Kapalıçarşı, 12 Mayıs’tan itibaren raflarda hep kitap’ın yerli romanları arasındaki yerini aldı.

‘HAYAL GÜCÜNE OKUYUCUYU DAHİL ETMEK İSTEDİM’

Son Gramofon Ustası Mehmet Amca’nın dükkanı önünde başlayan sohbette, kitabın tanıtım yazısında bulunan mermerlerin hikayesinden konuşuyoruz. “1450’lerin ikinci yarısı, aylardan ağustostu. Marmara Adası’ndan yola çıkan mavnanın(Güvertesiz büyük tekne), İstanbul’a taşıdığı yük, mermer levhalardı. Nice badireden sonra tek bir mermer levha karaya ulaşabildi. Ama Kapalıçarşı’yı bezemek için daha çok mermere ihtiyaç vardı. Taşların sırrına eren Nazar Usta’nın iksirle çoğalttığı mermerler Trakya’dan gelen arkadaşlarıyla birleşince Kapalıçarşı’yı donatmanın önünde bir engel kalmadı. Ustanın el emeğiyle çarşıdaki dükkanlar bereketlendi ve çarşı, İstanbul’un göz bebeği oldu.” Sevimay, İstanbul’u oluşturan, her milletten on iki insanın Kapalı Çarşı’da yolunun kesişmesini ve birbirleri ile olan eğlenceli hikayelerinin günümüzde torunlarına yansımasını kitapta anlatıyor. Hikayelerinin sonunu okuyucuya bırakan Sevimay, nedenini ise kitapta kurduğu hayal gücüne okurları da dahil etmek istediği ile açıklıyor. Soruyoruz “Kitabı 3 ayda yazdınız...” Cevap veriyor Sevimay: “Kitap için yaptığım araştırmalar, bekletme sürem, eklemeler ve çıkarmalarınla yani demlenmesiyle aslında bir buçuk iki yılda bittirdim.” Anlatıcının “Kapalı Çarşı” olduğunu belirtiyor ve ekliyor “Kitapta Baba İlyas, Şehy Bedrettin, Fatih Sultan Mehmet yer alıyor ama bunlar gerçek karakterler olarak değil kurgusal olarak var. Anlatıcı da merkez de Kapalı Çarşı.” Sebebini ise şöyle açıklıyor: “Toplum olmayı biraz unutan bir haldeyiz, bireylerin hikayeleri tabii ki de anlatılmalı ama bu mekan bizim, ranta teslim edilen, betonlaşan İstanbul da bizim. Onu hatırlatmak için karakterlere burada hayal kurdurttum.” Okuyucunun kitaptan keşfedeceği yerleri sorduğumuzda ise “İç Bedesten” yanıtını alıyoruz. Eskiden tavanı mermerlerden oluşan, şimdi mermersiz duran İç Bedesten...  

TARİHİ OLMAYAN AMA TARİHTE GEÇEN BİR ROMAN

Anlattıkça yürüyoruz. Sahaflar Çarşısı, Beyazıt Kapısı, dükkanlar önünden geçerek anlatmaya devam ediyor. Fantastik bir kurgusu olmasına rağmen çok da aşırıya kaçmadığından konu açılıyor. Çok fazla bilgi içeren bir kitaptansa içerisinde ironik bir dil barındıran, dozunda fantastik bir kitap olarak tanımlıyor Sevimay, fakat kitabı bir kategoriye koymak çok zor. Tarih ve fantastiği, gerçek ile kurguyu çok iyi taşıyan bir eser. Bir rafa koyulacak olursa yalnızca “roman” rafında durmasını istiyor ve gülerek ekliyor “Tarihi olmayan ama tarihte geçen bir roman.” Dolaşırken Saat Tamircisi Ali Rıza Usta’nın Bedesten’de bulunan dükkanının önüne geliyoruz. Neden durduğumuzu sorduğumda ise romanda geçen bir olayın bu sokakta yaşandığını belirtiyor. Her ne kadar karakterler kurgu olsa da okuyucu olarak kitaptaki mekanları hayal etmek güzeldir... 

ÖNCEKİ HABER

Yokuşlu bir yol

SONRAKİ HABER

İngiltere’de Başbakan May zenginlere vaatte bulunuyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa