Kayyıma, KHK’lere karşı iş güvencemiz için birleşik mücadele
Tüm Bel-Sen MYK Üyesi Satı Burunucu, 10. Olağan Genel Kurulun nasıl geçeceğine dair Evrensel'e yazdı.

Satı BURUNUCU
Tüm Bel-Sen MYK Üyesi
Sendikamız Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikasının (Tüm Bel-Sen) üç gün sürecek 10. Olağan Genel Kurulunda, geçmiş dönemi değerlendireceğiz, önümüzdeki dönemin mücadele programını, dayanışmayı, demokrasi ve özgürlüklerimizi nasıl kazanacağımızı tartışacağız. Deney ve tecrübelerin ortaya çıkardığı sonuçlar üzerinden daha mücadeleci, tüm yerel yönetim çalışanlarını kapsayan birleşik ve kitlesel mücadeleyi önümüze hedef olarak koyacağız. Görevlerimiz ve sorumluluklarımızın çoğaldığı bir genel kurul gerçekleştireceğiz. Son yayımlanan KHK şunu net biçimde ortaya koydu; iktidarın saldırıları hız kesmeden devam edecek! OHAL koşulları, KHK’ler yoluyla yapılan ihraçlar ve yaşanan saldırılar karşısında birleşip, daha örgütlü bir güç olarak karşı koymaz isek, bizleri daha zor günlerin beklediği açık. Geçmişte sosyal güvenlik, ücretsiz sağlık ve emeklilik hakkı ile iş güvencesi dolayısıyla imrenilen kamu emekçileri artık taşeron bir işçi kadar güvencesiz.
Yerel yönetim iş kolundaki emekçiler ise diğer iş kollarındaki kamu emekçilerinden daha zor günler yaşıyor. Çünkü merkezi iktidarın saldırılarının üzerine bir de yerel yönetimlerdeki işverenlerin sürgün, baskı ve mobbingine maruz kalıyor. Kayyımlarla, adeta darbe hali yaşanıyor.
SALDIRILARI BİRLİKTE PÜSKÜRTECEĞİZ
Yerel yönetim iş kolu çalışma koşulları, örgütlülük durumu, toplusözleşme hakkı açısından diğer iş kollarından farklı. Bırakın OHAL koşullarını, normal koşullarda da belediye emekçileri çalışma koşullarından görevde yükselmeye, liyakattan sağlık ve sosyal izinlerine, fazla mesaiye kadar haklarını öyle yasada yazdığı gibi kolayca kullanamaz. Belediye yönetimine yakınlık, işverenle iyi geçinmek, işverene yakın bir sendikaya üye olmak gibi faktörler yasal hakların kullanabilmesi için aşılması gereken engellerdir. Olağan koşullardaki bu durum, OHAL ve kayyım yönetimleriyle katbekat arttı, çalışma koşulları daha da ağırlaştı.
Yerel yönetim iş kolunda emekçileri bölen ve örgütsüzleştirmeye çalışan her türden iş birlikçi sendikal anlayışın yıkıcı faaliyeti ise diğer iş kollarından daha organizedir ve yerel yönetim emekçilerinin mücadelesini bölen ve zayıflatan bir rol oynamaktadır. Özellikle kayyım atanan belediyelerde bu durum kendisini daha yakıcı biçimde hissettiriyor.
Memur-Sen’e bağlı Bem Bir-Sen yıllardır bulamadığı fırsatı, şimdi belediyelere atanan kayyımlarla birlikte sendikamıza yönelik yıkıcı faaliyetlerin içine girmiştir. Sözleşmemiz olan işyerlerinde, kayyım hukuk ve yasa tanımaz bir biçimde, Bem Bir-Sen’le sözleşmeler imzalamaktadır.
Kayyım belediyelerinde bunlar yaşanırken diğer belediyelerde de toplusözleşmelere konan yüksek dayanışma aidatlarıyla sendikamız üyeleri istifaya zorlanıyor. İş birlikçi sendikal anlayış işverenlerle kol kola girerek, sendikal örgütlülüğümüzü tasfiye etmeye çalışıyorlar. Bütün bu saldırılar karşısında sendikamız daha örgütlü, kenetlenmiş ve dayanışma içinde olduğu koşullarda saldırıları püskürtebilir ve geriletebilir.
İŞ GÜVENCESİ, DEMOKRASİ, TİS VE GREV HAKKI
Artan ve kesintisiz devam eden saldırılara karşı bu dönem sendikamızın vermesi gereken en önemli mücadele toplusözleşme, grev, örgütlenme ve iş güvencesi hakkını koruyan, kayyımlara karşı çıkılan, birleşik bir mücadeledir.
Ayrıca belediye yönetimi fark etmeksizin neredeyse iş kolunun tamamında yaşanan baskı, sürgün ve mobbinge, partizanca kadrolaşma ve görevlendirmelere karşı mücadele etmektir.
Toplusözleşmelerin gasbına karşı TİS hakkını korumak, taban aylığına dolayısıyla emekliliğe yansıyacak toplusözleşmeler yapmak, maktu mesai, ikramiye, görevde yükselme ve liyakat, yıpranma hakkı, ulaşım, yemek, kreş, konut, sosyal tesis, etüt gibi talepler etrafında emekçilerin ortak mücadelesini örgütlemek kaçınılmaz görevimiz olarak önümüzde durmaktadır.
Yaşanan saldırılara karşı, yerel yönetim iş kolunda çalışan genç ve kadın emekçileri teşvik etmek, her türden şiddete karşı mücadele etmek, sendikal demokrasinin gereği olarak karar süreçlerine emekçileri katmak, işyeri temsilciliğinden genel merkeze mali açıklık ve hesap verilebilirliği hayata geçirmek… İşte bunları yapan bir sendika haline gelerek, yerel yönetim emekçilerinin tek mücadele örgütü olabiliriz. Yaşadığımız onca saldırıya karşın biliyoruz ki başarmak için birleşmek ve mücadele etmekten başka şansımız yok. Bütün baskı ve sürgünlere, işten atma tehditlerine, resen emekliliğe zorlamaya, işimizle, ekmeğimizle, parayla terbiye etme girişimlerine, esnek, güvencesiz ve kuralsız çalışmaya zorlanmasına rağmen hâlâ binlerce yerel yönetim emekçisinin sendikal örgütlülüğümüze inanarak sahip çıkması başaracağımızın en önemli ispatıdır. Gücümüz birliğimiz, birliğimiz Tüm Bel-Sen’dir.
OHAL VE İHRAÇLARA KARŞI ORTAK MÜCADELE
15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ve yayımlanan KHK’lerle içinde sendikamızın üyelerinin de bulunduğu yüz binin üzerinde kamu emekçisi ihraç edildi. Darbe girişimini fırsata çeviren iktidar, sorgusuz, sualsiz biçimde sendikamız üyesi, yerel yönetimler içinde kamu emekçilerinin ön cephesini tutan, geçmişten bugüne en ön saflarda mücadele eden sendikamız üyesi arkadaşlarımız da ihraç edilenler arasındadır. İş güvencemize sahip çıkmak, öncelikle ihraç edilen üyelerimiz ve mücadele arkadaşlarımıza sahip çıkarak, işlerine dönmelerini sağlayacak kesintisiz bir mücadele verdiğimiz koşullarda, geleceğimizi güvence altına alabiliriz. Bunun yolu işyerlerinde ayrım yapmadan tüm yerel yönetim emekçilerini örgütlü bir güce dönüştürmek, iş yerlerinde birliğimizi sağlayarak daha ileri bir mücadelenin örgütlenmesindedir.
10. OLAĞAN KONGREMİZİN AŞMASI GEREKEN ENGELLER
Yaklaşık 20 yıldır toplusözleşme imzalayan, deneyleri, tecrübeleri ve birikimleri olan bir sendikayız. Ancak binlerce üyemizin hâlâ ulaşım, yemek, kreş, teknik elemanların, zabıta, itfaiye ve güvenlik emekçilerinin maktu mesai ücreti, ikramiye, arazi tazminatı, yıpranma hakkı gibi sorunları hukuksuz ve keyfi uygulamalarla birlikte sorunlar her geçen gün, daha fazla büyümektedir.
Sendikamız kamu emekçileri içinde toplusözleşme imzalayan tek sendika olmakla beraber kadrolu, sözleşmeli, taşeron işçilerle birlikte ortak mücadele olanaklarının da güçlü olduğu bir iş kolunda örgütlüdür. Ancak geçmişten beri örgütlenme ve toplusözleşme çalışmaları açısından belediye yönetimleri nezdinde yapılan girişimlerin öncelikli görülmesi en önemli eksikliğimizdir.
Asıl olarak yerel yönetim iş kolundaki emekçilerin örgütlü mücadelesine dayanan, işyeri temsilciliklerini güçlendiren, üyelerin hatta o işyerindeki statü-sendika farkı gözetmeksizin bütün emekçilerin birleşik bir mücadelesini yaratmalıyız. OHAL koşullarında yaşananlar bu mücadele anlayışını hayata geçirmeyi daha da yakıcı hale getirdi.
Sendikamızda, kadın ve genç yerel yönetim emekçilerini yönetimlerde görev almaya teşvik eden özel bir çalışmadan söz edilemez. Kadınların yönetimlerdeki temsiliyeti maalesef diğer iş kollarından geridir. 635 kişilik sendikanın zorunlu organlarında yer alan kadın yöneticisi sayısı yalnızca 60’tır. Oysa yerel yönetim işkolunda 5 kişiden biri kadın olmasına rağmen sendikamızın yarısı kadındır. Üstelik yönetici ya da üye kadın emekçiler yalnızca belediye yönetimlerinin değil sendika içinde de her türden şiddete karşı varlıklarının ve özel yaşamlarının dokunulmazlığı için mücadele etmektedir. Sendika içinde gelişmekte olan kadın dayanışması “Artık bu sendikada biz de varız, değiştireceğiz” demektedir.
Emekçilerin söz ve karar aşamalarında ne kadar yer aldığının bir göstergesi kongre süreçleridir. Bu dönem işyerlerine sandık koymama, işyeri delegelerini mutabakat var diyerek ya da yönetimin gücüne dayanarak yazma, seçim çevrelerini ve tarihlerini üyelerin katılımıyla belirlememe, mesajla seçim duyurusu vb. olumsuzluklar da yaşanmıştır. Sendikanın tüzüğünde yer alan seçim biçimi olarak nispi temsil, demokratik bir olanak sunmakta fakat bu olumlu durum bile istenmediğinde işlevsizleşebilmektedir.
Sonuç olarak sendikamız merkezi ya da yerel iktidarların güdümünde ve onlarla iş birliği ile örgütlenmeye çalışan, iş birliği yaptığı partilerin belediyelerine ya da kimi bölgelere sıkışıp kalmaya mahkum da olan her türden sarı-bürokratik-iş birlikçi sendikalara karşı yerel yönetim emekçilerinin tek mücadeleci örgütüdür. Bütün yerel yönetim emekçilerini ortak talepleri etrafında birleştirecek, sadece kendisine insanca yaşayıp insanca çalışacak koşullar için değil aynı zamanda demokratik ve halkçı bir yerel yönetim için de kavga verecek emekçiler, kadınlar, gençler, engelliler, mülteciler için yaşama alanlarımızı ve laik modern bir hayatı savunabilmek açısından gücümüzü birleştireceğimiz bir kongre olması umuduyla... Başarmamız için tek güç yerel yönetim emekçilerinin dünya görüşü, ulusal kimlik, sendika, statü, cinsiyet farkı gözetmeksizin birleşik mücadelededir.
Genel Kurula giderken, bizi illerimizden uğurlayan arkadaşlarımız, tüm belediye emekçileri ve hatta farklı sendika ve statüdeki her arkadaşımız sendikamızın genel kurulunu izliyor. Irk, dil, din farkı gözetmeden emeğinin değerini ve dayanışmasının neler yapabileceğini bilen binlerce üyemiz, arkadaşımız ve dostlarımız bize bakıyor. Yeter artık demek için, hesap sormak için, çocuklarımız için, ülkemiz için, biz emekçileri bölen, birbirine kırdıran, bizi küçümseyen kim varsa, hepsine “gücümüz birliğimiz” demek için buluşuyoruz. Birbirimizden öğreneceğimiz, hem de birbirimize öğreteceğimiz hem de dayanışma içinde olacağımız 10. Olağan Kongre, mücadeleci bir sendikacılık temelinde yeni bir yol açsın.
Bugün en önemli görevimiz yerel yönetim emekçilerinin acil taleplerinin kazanılması için mücadeleyi ilerletecek ve birleştirecek politikaları üretmek ve hayata geçirmektir. Sendikamız, işveren güdümlü sendikal merkezlerin bölücü-yıkıcı faaliyetine karşı, işyerindeki bütün emekçileri talepleri etrafında birleştirerek mücadeleye katmak, işyeri sendikal örgütlülüklerimizi sağlamlaştırarak hiç ayrımsız bütün emekçilerin katılacağı bir mücadeleyi örgütlemek sorumluluğuyla karşı karşıyadır. İşyerlerimizden başlayarak ortak talepler için birlikte mücadeleyi örgütlemek, güvencesiz ve sendikasız çalışmak zorunda bırakılan emekçileri kendi çıkarları için mücadeleye kazanacak bir sendikal platformda birleştirmektir. Bu platform sendikamızın da yeniden yerel yönetim emekçilerinin en güçlü ve mücadeleci tek sendikası haline gelmesinin güvencesidir.
Evrensel'i Takip Et