29 Nisan 2017 08:41

Mülteci çalıştayı: Hem statü, hem vatandaşlık

2. Alan Kurdi Mülteci Çalıştayı başladı. Prof. Dr. Cem Terzi, 'Mülteciler için hem mültecilik statüsü hem de vatandaşlık talep ediyoruz' dedi.

Paylaş

Arif KOŞAR

Birlikte yaşamı kurma ve mültecilere vatandaşlık konularının tartışılacağı  Halkların Köprüsü Derneği tarafından düzenlenen 2. Alan Kurdi Mülteci Çalıştayı başladı. 

Suriyeli mültecilerin Türkiye'ye gelişi üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen hâlâ yasal entegrasyon sürecinin başlamamış olması, toplum arasında kutuplaştırmayı arttırmış durumda. Türkiyeliler, artan işsizliğin ve ev kiralarının sorumlusu olarak mültecileri görürken, Suriyeliler ile Türkiyeliler arasındaki en ufak kavga Suriyelilere yönelik linç girişimine dönüşebiliyor. 

Mültecilerle ilgili yaptığı çalışmalarla bilinen Halkların Köprüsü Derneği de bu sene ikincisini düzenlediği Alan Kurdi Mülteci Çalıştayı’nı entegrasyon politikalarına ayırdı. Tepekule Kongre Merkezi’nde bugün başlayan çalıştayın ana başlığı ise “Birlikte Yaşam Kurmak ve Vatandaşlık.”

Suriyeli mültecilerin de katılımcı olarak yer aldığı çalıştayda, Osmanlı’da ve Türkiye’de göç tarihi ve devletin nüfus ve iskan politikaları, Türkiye’de vatandaşlık hukuku, dünyada birlikte yaşam örnekleri, sınıfsal açıdan mülteciler ve mültecilerle birlikte yaşam kurarken Türkiye toplumunun kırılganlıkları gibi konular ele alınacak.  Konuşmaların ardından oluşturulacak çalışma grupları ile entegrasyon konusu farklı açıdan ele alınacak. Çalıştay, ikinci günün sonunda sonuç metninin okunmasıyla sona erecek. 

'MÜLTECİLERİN SİYASİ ÖZNE OLMALARI ENGELLENMEMELİDİR'

Çalıştay, Prof. Dr. Cem Terzi’nin, “Halkların Köprüsü Derneği Neden Mültecilik Statüsü ve İsteyene Vatandaşlık Hakkı Talep Ediyor?​” sunumuyla başladı. Hiçbir iktidarın, en temel hak olan siyaset yapma hakkını mültecilerin ellerinden alarak, onların siyasi özne pozisyonlarını yok saymaya hakkı olmadığını ifade eden Terzi, “Bu da uluslararası düzlemde mülteci statüsünü ve konuk olunan ülkedeyse vatandaşlık hakkı elde etmeyi gerektiriyor. Bu yüzden ülkemizdeki göçmen ve mülteciler için hem mültecilik statüsünün verilmesini hem de vatandaşlık imkanının tanınmasını talep ediyoruz" dedi. 

'ŞARTLI VATANDAŞLIĞI KABUL ETMİYORUZ'

Hükümetin mültecilere şartlı vatandaşlık politikasını da kabul etmediklerini de ekleyen Terzi “Vatandaşlığa en çok ihtiyacı olanlar; aşıları yapılmayan bebeklerdir, beş yıldır her türlü merdiven altı atölyelerde kaçak olarak günde 10-12 saat, üç kuruşa çalıştırılan Suriyeli çocuklardır, yarı yevmiyeye tarlalarda mevsimlik işçilik yapan köylülerdir, Türkiyeli erkeklere kuma olarak satılan Suriyeli kadınlardır, ilaç alamayan kronik hastalardır, intihara sürüklenen LGBTİ bireylerdir" diye konuştu. 

'ENTEGRASYONDAN KASTIMIZ ASİMİLE DEĞİLDİR'

Toplumsal entegrasyondan kastlarının mültecilerin asimile edilmesi anlamına gelmediğini de vurgulayan Terzi, “Vatandaşlığın ulus devlet aidiyeti ile sınırlanmasını reddetmekle ulus devletlerin etnik ve/veya dinsel totalitarizmin uygulayıcısı olmasını reddetmiş oluyoruz. Bunun yerine ulus devleti dinamik bir bir arada yaşam iradesi için yeni gelenlerle de gönüllülükle ortaklaşabilen bir politik toplum formu olarak tanımlıyoruz" dedi. 

Terzi, konuşmasını tutuklu HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın Edirne Cezaevi'nde yazdığı 'Deniz Kızı' isimli kısa öyküyü okuyarak bitirdi. 

'GEÇİCİ KORUMA STATÜTÜSÜZLÜKTÜR'

“Haklara Sahip Olma Hakkı Türkiye’de Ne Anlama Geliyor?' başlıklı sunumunu yapan barış imzacısı  akademisyenlerden Serdar Tekin de, mültecilerin dudaklarını dikerek yaptıkları eylemlere değinerek şunları söyledi: “Dudak dikme eylemleri ile sözlerinin dinlenmemesi ve dikkate alınmasını protesto ediyorlar. Hukukun kendilerinden esirgediği statüyü, kendilerinden esirgediği maskeyi kendi eliyle kendi yüzüne takıyor. Geçici koruma bir statü olarak ilan ediliyor ama bu bir statüsüzlük. Haklara sahip olma hakkının ne yadsındığı ne tanındığı bir arafta, kırılgan bölgede belirsiz bir süre belki hep kalma durumu. Bu bir hayat kuramamak demek. Kendi hayatı üstünde söz sahibi olamamak demek.” 

'ENTEGRASYON ÇİFT TARAFLI OLMALI'

Entegrasyonun çift taraflı olduğunu ifade eden Tekin, “Entegrasyon sadece mültecilerin buraya entegrasyonu değil. Türkiye toplumunun kendi entegrasyon sorunu var. Bu sorun önümüzdeki günlerde hiç olmadığı kadar siyasallaşacak. Eğer vatandaşlığa takın kalıcı statüler sağlandığı takdirde bu insanlarla nasıl bir arada yaşayacağız. Türkiye şu an bedel ve sorun biriktiriyor. Bunun çözümü için yapılması gereken kalıcı statülerin tesisi ve vatandaşlığın isteyen herkes için erişilebilir hale getirilmesidir" dedi. (İzmir/EVRENSEL)

 

ÖNCEKİ HABER

Rojava sınırına örülen duvarlar kaldırılıyor

SONRAKİ HABER

Kemer'de deniz dibi temizliği  

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...