Diego Canamero Valle: Mevsimlik işçilikten milletvekilliğine
İspanya'da uzun yıllar tarım işçiliği, sendikacılık ve belediye başkanlığı yapan Diego Canamero Valle, milletvekili seçilerek parlamentoya girdi.

Hilal ÜNLÜ
Jesus de la ROZA
Coronil
Eski mevsimlik işçi, taze milletvekili, Endülüs Kır Emekçileri Sendikası (SOC) olarak tanınan Endülüs Emekçiler Sendikasının (SAT) Ulusal Sözcüsü Diego Canamero Valle ile İspanya’nın Endülüs Özerk Bölgesinde, mücadele mekanı olan Coronil beldesinde, sendika merkezinde görüştük.
Bize biraz Endülüs’ü anlatır mısınız , SAT olarak burada neler yapıyorsunuz?
İspanya’nın güneyinde bulunan ve yaklaşık 8 milyon 400 bin nüfusuyla ülkenin en kalabalık özerk bölgesi olan Endülüs’te, işsizlik en büyük sorunlardan biri. Bir tarım bölgesi olan Endülüs’te ikinci sorun toprağın sahiplik yapısı; mevcut toprağın yüzde 50’si nüfusun yüzde 2’sinin elinde. Özellikle bölgenin batısında elinde 40 bin hektar olan şirketler var. Üçüncü sorun ise bölgemizde sanayileşme olmaması.
1960’larda İspanya’nın kuzeyi gelişirken, bizim bölgemiz, kuzeyi zenginleştirmek için ucuz iş gücü olarak kullanıldı. Bu yıllarda 2 milyon kişi iş aramak üzere ülke içinde Bask Ülkesi’ne, Katalonya’ya, Valensiya ve Asturias’a; ülke dışında ise Almanya, Hollanda, Fransa ve Belçika gibi ülkelere göç etmek zorunda kaldı. Endülüs kısacası İspanya’nın “Külkedisi” konumunda.
Bu gerçeklikler karşısında sendika olarak ne mi yapıyoruz? Mücadele ediyoruz. Toplumsal dışlanmışlık, açlık ve yoksulluğa dikkat çekmek için toprak, büyük süpermarket ve zaman zaman da havaalanı işgal eylemleri gerçekleştiriyoruz. Ana yollara barikatlar kurup trafiği kesiyoruz. Yürüyüşler, grevler örgütlüyor, mitingler, açlık grevleri yapıyoruz. Başkent Madrid’e yürüyüşler düzenliyoruz.
Bu eylemlerinize yanıt ne oluyor?
Hükümetten gelen tepki bizi cezalandırmak oluyor tabii. Cezalar alıyoruz; hem para hem hapis... Örneğin sendikadan Andres Bodala isimli bir arkadaşımız 3.5 yıldır cezaevinde. Sendika olarak hakkımızda açılmış olan 637 dava var. Toplamda da 400 yıl hapis cezası istenen bir kaç bin dava mevcut. 700 bin avro ceza aldık. Bu cezanın sendikaya değil de kişilere verilen 250 bin avroluk kısmını icra tehlikesiyle ödemek zorunda kaldık.
Ancak bunlar sendika olarak bizi mücadeleden alıkoyamadı.
Şu anda elimizde 4 dört yıl önce el koyduğumuz 400 hektarlık bir toprak var. Bizi atıyorlar ancak tekrar giriyoruz.
Kime ait bu toprak yasal olarak?
Kamuya ait. Endülüs hükümeti bunu satmak istiyor, biz de işgal ediyoruz; çünkü bu toprak yasal olarak bizim. Cordoba ile Sevil arasında Somonto isimli bir yer. Şu anda ekili durumda...
Nasıl işgal ediyorsunuz?
O alana giriyor, kamp kuruyor ve sonra da ekip biçmeye başlıyoruz. Sendika olarak bu sürekli başvurduğumuz bir eylem türü. Genelde işgalleri 1 Mayıslarda gerçekleştiriyoruz.
Unidos Podemos listesinden milletvekili seçildiniz. Bununla parlamento aracılığıyla ciddi bir değişim sağlanabileceğine inanıyor musunuz?
Bana göre bir şeyleri değiştirmek için mücadelenin birçok cephesi var. Kurumsal cephe, sokak ve işyeri. Tüm bu cephelerde yürütülen mücadeleleri birleştirmek gerekir. Kurumlarda, parlamentoda ahlaklı, dünyayı, yaşamı ve toplumu değiştirmekten yana olan insanlar var. Ancak kitleler, halk desteği çok önemli. Dünyayı ve toplumu değiştirmek halk ile olanaklıdır. İyi bir toplumsal tabana sahip olmanız gerekir. Toplumsal hareketlere, sendikalara, yerel örgütlere, kültür alanından insanlara. Güçlü bir yapıya... Bir şeyleri ancak omurgası net bir çizgi ile güçlendirilmiş bir halk ile değiştirebilirsiniz.
‘PODEMOS KONUSUNDA BENİM DE KUŞKULARIM VAR’
Peki Podemos’un bu net çizgiye sahip olduğunu söyleyebilir misiniz? Vaatlerinden geri adım attığı için destek kitlesi azaldı...
Podemos; PSOE (sosyal demokrat ana muhalefet partisi) ve PP (sağcı iktidar partisi) gibi partilerin yolsuzluk batağına batması, gözden düşmesi ve ekonomik kriz içinde toplumda oluşan kırılganlıktan ortaya çıkmış bir partidir. Toplumun farklı kesimlerinden deneyimsiz gençlerin, çeşitli toplumsal hareketlerin yer aldığı geniş yelpazeli yeni bir oluşum. İlginç bir yapı aslında. Ancak içini istediğimiz davranış ve net fikirlerle doldurmak gerekli. Çizgisinin toplumsal değişimin sağlanması, kapitalizmin ortadan kaldırılması yönünde net, belirgin olması için çabalayacağız.
Bu partinin toplumun değişime götürülmesine araç olacağı konusunda benim de kuşkularım var öte yandan; ancak benim kendi fikirlerim var; yapacağım şeyi biliyorum. Ben mücadele edeceğim... Öte yandan benim yalnızca Podemos değil mevcut partilerin hepsine ilişkin kuşkularım söz konusu. İspanya’da, Endülüs’te insanları toplumsal değişim için bir araya getirebilecek yetide net bir şekilde tanımlanmış bir proje yok.
Çünkü bizim, solun püriten olmak gibi önemli bir sorunu var. Kendimizi dünyanın merkezine koyuyoruz; yalnızca ailemizle ya da küçük bir azınlıkla ilişki kuruyoruz. Bir ömrü böyle kapalı bir topluluk olarak geçiriyoruz. Kitlelerle ilişkiye geçmiyoruz. Zenginliğin insanlığın hizmetine, halkın hizmetine konulduğu bir toplum isteyen insanları çekemiyor, bir araya toplayamıyoruz.
Sol halktan uzak. Halkı gerçekten düşünüyor, bu düzeni değiştirmek istiyorsak söylemlerimizle, davranışımızla, eylemlerimizle halkı çekmek, kitleselleşmek zorundayız... Başta emek cephesindekiler olmak üzere ne kadar çok insanı bir araya getirirsen ideallerini o kadar başarırsın.
Yine bir diğer mesele; solcu bir politikacı 3-4 bin avro maaş alıyor ve onu kendisi için harcıyor. Bir sol parti milletvekilinin bunca sorunlu insan varken, bunca işsiz varken, insanlar bin ya da daha az avro kazanırken, bankalarca evlerinden atılırken, bu kadar maaş alması bana ters geliyor. Alıyorsa da kendisine harcaması doğru değil. Başkalarını eleştirmeye gelince oldukça başarılılar oysa.
En önemli mesele ilkelerinden vazgeçmeyecek, yeni bir toplum kurma fikrinden taviz vermeyecek, kitlelerle birlikte olacaksın. Toplumsal değişim projesini kitlelere mal edeceksin. Ancak böyle başarabilirsin. Bu nedenle vazgeçmemek direnmek, mücadeleye devam etmek gerekir. Sovyetler Birliği’nde olduğu gibi projeler başarısızlığa uğrasa da sosyalizm fikri hâlâ geçerli. Sosyalizm projesi hâlâ gerçekleştirilmeyi bekliyor. Başarısız olan insanlar, kişiler...
‘TÜRKİYE HALKLARI BİRLEŞMELİ’
Türkiye halklarına, emekçilerine bir mesajınız var mı?
Türkiye’deki olaylardan haberdarım. En önemlisi örgütlenme ve birlik olmaktır. İnsanların gerçek sorunları üzerinden ortak noktalar bulmak ve birleşmek önemlidir. Çoğu zaman teori bizi ayırır; ancak yaşanan sorunlar birleştirir. Türkiye’deki hükümet darbe bahanesiyle demokratik hak ve özgürlükleri kırıp dökmektedir. Bunun karşısında birlik olmak ve sürekli mücadele etmek gerekir. İnsanların temel hak ve özgürlükleri vardır. Kısa vadede bunlar ele geçirilemeyebilir; ama mücadeleden taviz vermemek, umutsuzluğa düşmeden aralıksız sürdürmek, yola devam etmek gerekir. Bugün bir şey kazanamazsak bile yarın mutlaka mücadelenin semeresini bir şekilde toplayacağızdır. Türk’ü ile Kürt’ü ile tüm Türkiye halkları, emekçileri birlik olup demokrasi için mücadele etmeli diyor, dayanışma duygularımı iletiyorum.
TARIM İŞÇİSİ, SENDİKACI, BELEDİYE BAŞKANI, MİLLETVEKİLİ CANAMERO KİMDİR?
Canamero, 11 çocuklu oldukça yoksul bir ailenin dördüncü çocuğu; 8 yaşındayken aile bütçesine katkı için Endülüs’te bir pirinç tarlasında çalışmaya başladığı için okula gitme şansı olmadı. İspanya’nın değişik bölgelerinde mevsimlik işçilik yaptı. İnşaat işçisi olan babasının daha 49 yaşındayken ölümü üzerine ailenin tüm yükü üzerine binen Canamero, zeytin toplama sezonunda, eve biraz daha fazla para götürebilmek için gündüzleri zeytin değirmenlerinde çalıştı ve geceleri de nöbete kaldı.
SENDİKAL VE POLİTİK MÜCADELE
Canamero sivil jandarma ile ilk olarak 1974 yılında Sevilla’nın Montellano ilçesinde zeytin toplarken kendisi ile aynı yaşta olan gençlerle işsizlik ve düşük ücretler konusunda toplantılar yapmaya başladığında tanıştı. Gözaltına alındı ve bu dönemde sürekli tehdit edildi. Pancar ve diğer sezonlarda yapılan sayısız grevlere, belediyelere kapanma eylemlerine, 27 gün süren grevler dahil açlık grevlerine, toprak işgalleri ve diğer sayısız eylemlere katıldı ve öncülük etti. Endülüs’te örgütlenme çalışması için ayak basmadığı yer kalmamış... Önceleri yürüyerek, sonraları taşıtla...
Mevsimlik İşçi Komisyonu Hareketinin Önderleri Paco Casero, Diamantino Garcia ve bir tür komünal yaşamın kurulduğu bir belde olan Marinaleda’nın da belediye başkanı olan Juan Manuel Sanchez Gordillo ile yolları kesişti; birlikte SOC’u (Kır Emekçileri Sendikası) kurdular. SOC, daha sonra SAT’a (Endülüs Emekçileri Sendikası) dönüştü.
5 KERE CEZAEVİNE KONULDU
Son yıllarda özellikle Endülüs bölgesinin önemli kentleri olan Cadiz ve Sevilla’da sendika seçimlerinde zemin kazanmış olan SAT’ın genel sekreterliği görevinde de bulunan Canamero yaşadığı beldenin (Coronil) kesintili olarak 10 yıl boyunca belediye başkanlığını da yaptı.
50’nin üzerinde gözaltı olayı yaşadı, işkencelere maruz kaldı, defalarca para cezasına çarptırıldı. Hakkında yaklaşık 60 dava açıldı ve aldığı cezalardan dolayı 5 kez Endülüs’ün değişik kentlerindeki cezaevlerine konuldu.
26 Haziran 2016 tarihinde yapılan genel seçimlerde ise Endülüs Özerk Bölgesinden Birleşik Sol (IU) ve Podemos (Yapabiliriz) isimli sol siyasi partilerin ittifakı olan “Unidos Podemos/Birlikte Yapabiliriz” listesinden, milletvekili seçildi.
Evrensel'i Takip Et