26 Mayıs 2016 00:22

Ezeli rekabetin fazlası: Kupa kimin olacak?

Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki Türkiye Kupası finali, iki taraf açısından da ezeli rakibiyle karşı karşıya gelmekten öte anlam taşıyor.

Paylaş

Faruk AYYILDIZ
İstanbul

Boş tribünleri, hakem hataları, yönetici kavgaları ile hatırlayacağımız vasat bir futbol sezonunu bitirdik. Beşiktaş’ın diğer 17 takıma oranla göze daha hoş gelen futbolunu saymazsak, ortalamanın altında bir sezon geçirdiğimiz su götürmez gerçek. Uzun yıllardır şampiyonluğa hasret Beşiktaşlılar, doyasıya şampiyonluğu kutladılar. Beşiktaş’ın rakipleri için ise sezon pek hoş geçmedi.
Sezona “üç kupa” hedefiyle başlayan Fenerbahçe, önce Avrupa, ardından da Türkiye liginde havlu attı. Geçtiğimiz yılın şampiyonu Galatasaray ise, en kötü sezonlarından birisini geçirdi.
Şimdi bu iki takım, Türkiye Kupası finalinde karşı karşıya geliyor. Bugün saat 21.15’te Antalya Stadyumu’nda başlayacak karşılaşmayı Mete Kalkavan yönetecek. Galatasaray ile Fenerbahçe karşı karşıya gelmiyor olsa belki de futbolseverler için Türkiye Kupası finali çok önem arz etmeyecekti. Yani tüm olumsuz koşullara, vasat futbol ortamına rağmen “ezeli rekabet” her zaman ilgi görmüştür, bu bir futbol gerçeği ancak bu defa, Türkiye Kupası finalinin iki taraf açısından da ezeli rakibiyle karşı karşıya gelmekten öte anlam taşıdığını da söyleyebiliriz.

GALATASARAY CEPHESİ

Sarı kırmızılılar, çok kötü bir sezonu geride bıraktı. Bu sadece ligi 6. sırada bitirmekle alakalı değildi. Değişen teknik direktörler, başarısız transfer girişimleri, transfer edilen oyunculardan verim alınamayışı, takımın kendisine olan güvenini tamamen kaybetmesi ve bütününde kadro yetersizliğinden kaynaklanan kötü futbol, Galatasaraylılara deyim yerindeyse saç baş yoldurttu. Üzerine Galatasaray tarihinin en vizyonsuz , başarısız yönetimlerinden birisinin varlığı ve Avrupa kupalarından men cezası eklenince kötü sezon resmen Elm Sokağı’nda Kabus’a dönüştü. Ligin son haftalarında futbol oyunu anlamında bir kıpırdanma yaşansa bile, sezonun bütününde (Özellikle de Hamza Hamzaoğlu’nun son haftaları ve sonrası) vasatlık aşılamadı.
Gelinen noktada, Türkiye Kupasını kazanmak Galatasaray’ın en azından önümüzdeki birkaç yılına doğrudan etki edebilecek bir öneme sahip çünkü UEFA’dan alınan cezanın çekilebilmesi için kupanın kazanılması gerekiyor.
Galatasaray kupayı kazanırsa eğer Finansal Fair Play uygulamalarının yanında kulübün borç yükü hesap edildiği zaman önümüzdeki yıl, Avrupa cezasının tamamlanacağı daha mütevazı transferler ile daha mütevazı bir “ara sezon” olarak değerlendirebilir. Tabii kulüp şu an o kadar “yönetilemez” ve kötü durumda ki, kupa kazanılırsa bile bu mütevazılığı yakalayabilmek için sportif planlama gerekiyor. Şu ana kadar mevcut yönetim (eğer seçime gidilmezse) bu konuda pek güven verebilmiş de değil. Tüm bu yönetimsel soru işaretleri ve belirsizliğe rağmen kabusun devasa kara basana dönüşmemesi için kupayı kazanmaktan başka çare yok gibi görünüyor.
Peki, Galatasaray kupayı kazanamazsa... Avrupa kupaları cezasının bir yıl daha erteleneceği, yönetimsel kaosun büyüyeceği, geleceği belirsiz birkaç sezon kaçınılmaz gibi görünüyor. Kupanın kazanılamaması durumunda seyirci/taraftarların önümüzdeki sezon maçlara gelmeleri için ekstradan iknaya ihtiyaçları olacak. Bu süreç, kulübe maddi kayıp ve boş tribünler olarak dönecektir.
Kadro durumuna gelecek olursak da Sinan Gümüş’ün iyileşmesi ve takıma dönmesi, hücum hattını bir tık ileriye taşıyacak olsa da, 9 numarasız oynamak Galatasaray için problem ve hücum zenginliği genişleyemiyor. Devre arası Kasımpaşa’dan transfer edilen ve vasatı aşamayan Donk’un final kadrosuna alınmadığını da not düşelim. Podolski – Sinan Gümüş ikilisinin ileride gol arayacağı, orta saha-kanat ağırlıklı bir ilk 11 görmemiz muhtemel.

FENERBAHÇE CEPHESİ

Nani, Markoviç, Van Persie gibi önemli futbolcularla sezona başlayan Fenerbahçe de büyük hayal kırıklığı yaşadı. Transferleri sonrası “Bu sezonun artık oynanmasına gerek yok, şampiyon belli” öz güvenli espriler dahi üretilen Fenerbahçe, hem futboluyla hem de sonuçlarla taraftarını memnun edemedi.
Sezona hücum futbolu anlayışıyla başlayan Vitor Pereira’nın daha defansif ve muhafazakar bir oyun felsefesine geçişi kırılma noktası oldu. Fenerbahçe, az gol atıp, az gol yiyerek sonuca giden bir takım görüntüsündeydi ki, kötü sonuçlar gelene kadar bu yavaş futbol oynama hali çok tartışılmamıştı. Ancak kaybedilen puanlar ve Beşiktaş’ın daha favori konuma gelmesiyle beraber ortalık hareketlendi hatta takım içi sorunlar kamuoyu önünde de tartışılır oldu. Orta saha kurgusu, Van Persie sorunu, Caner Erkin krizi, taraftarların oyuncular ve teknik direktör konusunda yaşadığı bölünme, Aziz Yıldırım’ın demeçleri, Nani’nin performansı tartışmaları derken Fenerbahçe, bu sezon için yaptığı yatırımın karşılığını alamadı. “Avrupa Kupasında final oynar mı”, “Ligde şampiyonluğun en büyük adayı” sorularından “Vitor Pereira, gelecek sezon takımın başında kalabilir mi” soru işaretlerine gelindi.
Vitor Pereira, önümüzdeki sezon devam eder mi, kupayı kazanmak Pereira’nın geleceğine çok etki eder mi bilemiyoruz ancak Fenerbahçe açısından da başarısız sezonun psikolojisini biraz toparlayabilmek, sezonu en azından bir kupayla kapatabilmek için final büyük önem arz ediyor.

ÖNCEKİ HABER

Arjantinli çocukların koltuk değneği dayanışması!

SONRAKİ HABER

Turgay Olcayto: Futbolcular gazetecilere saygı göstermeli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...