2 Mart 2007 01:00

Kardeşlik şarkıları Hrant Dink için...


Gazeteci Hrant Dink, ölümünün 40. gününde “Birlikteliğimizi sürekli kılmak üzere...” diye toplanan binlerce kişinin eşlik ettiği Türkiye şarkılarıyla Ermenice, Kürtçe, Türkçe, Rumca ve Lazca türkülerle anıldı. Gecede “Yükselen milliyetçiler değil, yükselen biziz” denilirken gecenin geliri ise Karagözyan ve Kalfayan yetimhanelerine bağışlandı.
Karanlığa karşı...
Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun, Agos gazetesiyle birlikte önceki akşam düzenlediği Hrant Dink gecesine yoğun katılım dikkat çekti. Yüzlerce kişi salon dışında kaldı.
Vedat Türkali’den Fethiye Çetin’e, Sarkis Seropyan’dan Eren Keskin’e kadar konuşan herkes, Rakel Dink’in “Bebekten katiller yaratan karanlığı sorgulamalıyız” sözlerine vurgu yaparak Dink’in cenazesinde yakalanan birlikteliğin gücüne dikkat çekti.
Hrant Dink’i yüzbinlerin uğurladığı cenaze görüntüleri ile başladı gece. Sarkis Çerkezyan’ın açış konuşması sonrasında, “karanlığı yaratanları” korkutan “Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Ermeniyiz” sloganları arasında Kardeş Türküler ve Sayat Nova korosu Dink’in sevdiği “Turnam yare selam söyle” türküsünü Ermenice ve Türkçe olarak seslendirdi. Aynur Doğan, Kürtçe bir ağıt yaktı ardından. Vedat Türkali ise “Acılar içerisinden güzelliklerle çıkıyoruz. Karanlık bize umutsuzluk vermemeli, Biz Ermeniyiz, Kürdüz, Rumuz, Süryaniyiz, Ezidiyiz ve bu topraklarda ismini sayamadığım bütün insanlarımızla birlikte mutlu olabiliriz; olduk ve asıl mutluluğu da bundan sonra yaşamak bizim elimizde” dedi. Türkali, gençleri kardeşlik türkülerinin desteğini alarak mutlu günleri yaratmaya çağırdı.
Her şarkıda ayrı anlam
Taner Öngür, “Bir soğuk yel eser üşür ölüm bile...” şarkısını söylerken Cahit Berkay, Uğur Mumcu için bestelediği türküyü, bu kez Hrant Dink için çaldı, çalmak zorunda kalmaktan duyduğu üzüntüyü de paylaşarak... Mor ve Ötesi solisti Harun Tekin, önce “Bu ülkede siyaset, artık Baykal’a bırakılmamalı” sözleriyle büyük alkış aldı, sonra da “Unuttum hepsini, herkes neden düşman” diye sorduğu şarkısıyla... Aslında her şarkıda geçen her mısra, geceye ayrı bir anlam kattı. Tıpkı Nejat Yavaşoğulları’nın bütün salonla birlikte söylediği “Ne olursa olsun yaşamaya mecbursun” şarkısı ve “Benim hâlâ umudum var” diyen Aylin Aslım gibi.
Coşkunun hiç eksilmediği etkinlikte, Zeynep Tanbay dans gösterisiyle Dink’in vurulduğu anı tekrar yaşattı. Grup Helesa, Vova ve Birol Topaloğlu’nda dile gelen Rumca, Lazca ve Türkçe ezgiler ise bir kez daha ülkedeki kültür zenginliğini hatırlattı. Dostlar Korosu, Muammer Ketencoğlu, Sema, Bartev Garyan ve Hayko Cepkin’nin her dilden türkülerinin ardından Arto Tunçboyacıyan ve Yaşar Kurt birlikte çıktılar sahneye. Dink için besteledikleri şarkı, çabucak ezberlendi ve binlerce ağızdan yükseldi; “Bizler Hrant’larız bizler insanlarız/Nefrete kinlere karşı olanlarız” mısraları. Hep birlikte önce Ermenice sonra Türkçe söylenen “Sari Gyalin/Sarı Gelin” türküsünün ardından gece, saat 01.00’de sona erdi.
Akıllarda en son kalan; salon alkışlar arasında boşalırken, Dink’in beyazperdede kendisine Anadolu’daki defineleri soran yaşlı adamın hikayesini anlattığı görüntüsü ve “Var, doğrudur çok define var orada. Ama asıl define toprağın üstündekidir. İnsanlardır” sözleri oldu. Damaklarda ise ölümünün 40. günü için dağıtılan helvanın acı tadı... (İstanbul/EVRENSEL)
Hrant nasıl anlatılır ki?
‘Karanlıkların telaşı’
Fethiye Çetin: Bir gün bir adam çıkar, kocaman bir yüreği ve kocaman kolları vardır. Ve bu adam öyle hikayeler anlatır ki bu hikayeler, sarsılmaz denen tabuları sarsmaya başlar. Ve onu bir gün arkadan vururlar. Ama onun düştüğü yerden yüzbinlerce Hrant fışkırır. Tam o yerden yürümeye başlarlar. İşte karanlıkların telaşı bundandır dostlar.
‘Binlerce kere özür borçluyuz’
Eren Keskin: Onun ölüm emrini verenler hiç de derinlerde, karanlıklarda değil; o tetikçileri yönlendirenler, bizim vergilerimizle beslediğimiz insanlar. 1915’te yaşananları, o büyük acıyı, acıyı yaşatan zihniyeti sorgulamayanlar; bilerek bilmeyerek onaylayanlar, susarak onaylayanlar; bildiği halde adını koymayanlar ve bu topraklarda şu anda yaşayan hepimiz, bir halka binlerce kere özür borçluyuz.
‘Nasıl anlatılır ki?’
Sarkis Seropyan: Hrant nasıl anlatılır ki güneş nasıl anlatılır? Hrant güneş gibiydi, ışık saçıyordu. Girdiği yere barış getiriyordu. En azılı karşıtlarını ikna etmesini biliyordu, onun öyle bir gücü vardı.
‘Yükselen biziz’
Roni Marguiles: Hrant’ın cenazesinden bir ‘milliyetçilik yükseliyor’ havası yaratıldı. Kamu yoklamalarında puanları sürekli düştüğüne göre milliyetçiliğin yükselmediğini en iyi Deniz Baykal biliyor! Geçtiğimiz 5-6 hafta içinde hem bizler farkına vardık bu memlekette ne kadar kalabalık olduğumuzun, hem onlar farkına vardılar; korkuyorlar, saldırıya geçiyorlar. Ama milliyetçilik yükselmiyor. Yükselen bir şey varsa o da bizleriz!
‘Aydınlık kazanacak’
Gülsüm Cengiz: Biz kazanacağız dostlar, aydınlık kazanacak. Asım Bezirci’nin söylediği bir söz var: Gelecek; yanlışı, kötüyü çirkini seçenlerin değil iyiyi, doğruyu, güzeli seçenlerin olacaktır.
Elif Görgü

Evrensel'i Takip Et