2 Kasım 2008 00:00

das kapital’i nasıl yendiler


Krizle birlikte Marx’ın ve şahsında Marksizm’in tartışmalarda yeniden ön sıraya oturması, “piyasalar daralırken” Marx ve Engels’in kitap satışlarında patlamanın yaşanması, elbette bir burjuva iktisatçısı, ya da kendilerini her şeye menkul sanan, medyada ekonomi, abur cubur çiziktiren bir takım şahsiyetler tarafından doğal olarak kıskanılacak bir şeydi. Öyle ya, sen o kadar parayı kap, karşılığında Amerikan gazetelerinin ekonomi sayfalarından kopyalarla yüksek tahliller yap, sonra Das Kapital konuşulsun! Aslında bir manada, “Abi madem biz Das Kapital’e bakacaktık, bu adamlara bu kadar paraları neden kaptırdık” noktasına gelinsin. Eee, ne oldu onca cart curt, onca analiz, onca laf kitap? Hadi al kafanı şimdi bacaklarının arasına Das Kapital’e bak.
Yine de hayat kendi iç çatışma dinamikleriyle akıp gidiyor işte. Bir yanda piyasalar dalgalanıyor, kapitalizm devrevi krizlerinden birini yaşıyor, bir yanda da Marx heybetli sakalıyla büyüdükçe büyüyor.
Düşünün, İngiltere’nin ünlü ruhani liderlerinden Cantenbury Başpiskoposu Rorwan Williams bile yazısına şöyle başlık atabiliyor:
“Marx, kapitalizm hakkında kısmen haklıydı.”
Williams öyle sokak arası kilise papazı falan değil, bütün Angalikanların, yani İngiltere’nin dini önderi.
Almanya Maliye Bakanı Peer Steinbrück’de “Marksist teorinin bazı bölümlerinin o kadar da kötü olmadığı kabul edilmeli” diyerek tartışmalara katılıyor.
Tabii bu tartışmalar durduk yere çıkmıyor. Gerek İngiltere, gerek Almanya da bizzat yayıncılar Marx’ın kitaplarının, başta Das Kapital olmak üzere satışlarında büyük artışlar yaşandığını dile getiriyor.
Marx eleştirisinin karikatürleri; bizim dehalar
Dünyada böyle bir tartışma hasıl olunca doğal olarak bizim yazılı ya da görsel ve ya akademik köşeciler de işin içine giriyor. Ama pek çoğu bunu, aslında kendileri için, “bakın bizi adamdan saymıyorsunuz, ama biz Marx’ı bile okumuş insanlarız” demek için yapıyor. (Düşünün Marx’tan nefret ediyor, ama adam yerine konulmak için ondan kes yapıştır yapıyor!)
Marx tartışmalarının krize denk gelmesi tesadüf değil elbette. Öyle ya kapitalist cephe, daha üç-beş yıl önce kapitalizmin artık akıllandığını, hatalarından ders çıkarttığını, küreselleşmenin bu ders çıkartma sonucu olup, zenginliklerin daha adil paylaşılıp, modernizmin, gelişmişliğin dünyanın en ücra köşesine yayılacağını söylüyordu. Şimdi ise hatalardan bahsediyorlar!
Marx ise, tabiri caizse, kapitalistin, sırtına binmediği eşeğin önüne ot koymayacağını, üretim araçları ve paranın her geçen gün belli ellerde daha da şiddetli biçimde yoğunlaşacağını, kapitalizmde krizlerin kaçınılmaz olduğunu söylemişti.
Yok, Marx böyle dememiş! Demiş ki, kapitalizm kendi kendine yıkılacak! Bunu savlayan aptallara sormak lazım: Eğer kapitalizm kendi kendine yıkılacak olsaydı, Marx, Engels, Lenin, neden kapitalizmi yıkmanın yolları için kafa patlatsınlardı bre dangalaklar!
Misal her konuda bir alim, ama esas olarak patronunun otel plan tadilat işlerinin, uydu frekanslarının takipçisi Taha şöyle yumurtlamalarda bulunuyor:
“Marxizm ideoloji olarak öldüğü halde Marx’ın bir düşünür olarak hâlâ yaşıyor olması ilginçtir. Gerçekten Marx’ın kehaneti yani ideolojisi çökmüştür, ama sosyolojik analizlerinden birçoğu önemini korumaktadır.”
Bak sen şu işe! İdeoloji çökmüş, ama düşünceleri hâlâ ayakta!
Demek, ideoloji düşünce dışı, yaşam dışı bir yerlerden imal edilip paketler halinde gökten düşüyor! Ne de olsa Taha’nın kafası bu sıralar frekans işinde ya, her şeyin gökten indiğini sanıyor!
Folluk büyük, yumurta küçük olunca beyefendi yumurtlamaya devam ediyor:
“Gerçekten Marx’ın sosyolog yönü hatta 19. yüzyıl kapitalizmine ilişkin analizleri çok önemlidir.”
Hoppala! Az önce ideoloji çökmüştü! Demek çökmemiş! Az sonra çökecek inşallah! Şimdilik düşünce var, ama ideoloji çökük! Çökük ideolojinin analizleri ise önemini koruyor!

Allah akıl fikir ihsan etsin!
Peki, çökük ideolojinin ayakta kalan düşüncelerini kim yerle bir ediyor. Bu dahi Kemal Derviş’miş! Gerçi Taha’nın çöken ideolojinin yerine tayin ettiği Kemal Derviş hükümet çökertmişti ya!
Şöyle demiş Taha; “Marx da kriz dönemlerini tahlil etmiş, Derviş de! Fakat Derviş, büyüme ve krizlerin devrevi olduğunu gösteriyormuş.”
Taha’nın aklında olsun diye söyleyelim: Marx’ın kapitalist krizler analizi zaten sürekli bir krizi değil, devrevi krizleri işaret eder. Ama onu anlayacak kafa nerede? Sonuçta nato mermer, hedge fonlu frekansçı kafa!

Krizin neden ve sonuçları neymiş bakalım
Elbette bizde dahi çok olduğundan Taha tek başına kalmıyor. O frekans, otel plan tadilat işleri peşinde koşarken, doğan boşluğu anında başkaları dolduruyor.
Bunlardan birisi de, kapitalizmin sınıfsız toplum yaratması sorumluluğunu ailecek üzerine almış Altanlar!
Şöyle diyor Mehmet bey; “Kapitalizm yıkılmıyor, dönüşerek sınıfsız topluma doğru gidiyor.”
Kapitalizmin sınıfsız topluma dönüştüğünü söyleyen bu dahi insan üstelik öğrencilere ekonomi dersi veriyor!

“Hocam kapitalizm kaç vakte kadar yıkılacak?”
“Yok yavrum biz dün akşam ailecek karar aldık, kapitalizm yıkılmayacak, dönüşe dönüşe sınıfsız toplum olacak.”
“Peki, hocam sınıfsız kapitalist toplumda, herkes sınıfsız kapitalist olduğuna göre, senin gazetenin ayakçılığını kim yapacak?”
Mehmet bey şöyle devam ediyor:
“Yerkürenin işçi sınıfını Çin temsil ediyor; sıfır maliyet. Bu krizi şöyle de değerlendirmek lazım: Sanayi dönemi bitiyor, işçi sınıfı ortadan kalkıyor, büyük kanatlarıyla komünizme gidiyor ve o sırada finansı şekillendiriyor. Ciddi bir işsizlik sorunu yaşanacak. Ben buna işsizlik çağı diyorum. Bu kadar niteliksiz adamı, bilgisayarla üretim yapar hale nasıl getireceğiz? Yeniçağın temel sorunu bu.”
Böylece sağ olsun Mehmet beyin gayretleri ve kapitalizm sayesinde tam “kanatlanmışken işçi sınıfını” yok ettik, komünizme geçtik, amma ve lakin kör talihe bakın ki, bilgisayar işini halledemedik!
Eh Mehmet bey bu kadar çalıştı, sınıfları yok etti, kapitalistler jest yapıp, “sayın işçiler siz zahmet etmeyin, biz size komünizmi getirdik” dedi, artık Bill Gates de hayrına bilgisayar kursları açar dimi ama!
Fakat Mehmet Bey’in sınıfsız topluma geçiş teorisinde bir takım açıklanması gereken yerler var gibi duruyor: Mesela “yerkürenin sıfır maliyetli işçi sınıfı olan Çin’de de” işçi sınıfı bitecek mi, yoksa onlar sınıflı toplumda ısrar edip sıfır maliyetle çalışmaya devam edecekler mi? Ayrıca işçi sınıfı bittiğine, komünizme geçildiğine ve komünizmde patron olmadığına göre, işçileri kim işten atacak? Olmayan işçiler nasıl işsiz kalacak?
Olsun be Mehmet Bey, sen bunları kafaya takma, sen araya tanıdık falan koy Bil Gates’i bilgisayar kursları için ayarla!
Kriz tahlilleri elbette bu kadarla bitmiyor bir dahi analizde sosyal demokrat ekonomici Osman Ulugay’dan geliyor.
“Bugün kapitalizmin küresel boyutta etkili hale gelmiş olması, Marx’ın belki daha da fazla önemsenen kehanetinin, yani kapitalizmin yerini başka bir sisteme bırakacağı öngörüsünün gerçekleşmediğini gösteriyor… Barack Obama’nın seçilmesi halinde, dünyanın yeni gerçeklerine uygun, gücünün sınırlarını bilen ve dengeleri gözeten bir yönetim anlayışının hakim olacağını umuyorum.”
Osman abi ne yapmış: Krizden Marx’ın kehanetinin yanlış çıktığı sonucunu çıkarmış! Hani sanki krizi kapitalizm kendiliğinden yıkılsın diye Marx çıkarmış! Fakat kriz çıkmış, kapitalizm yıkılmamış. Tabii bu durum Osman Bey’in gözünden kaçmamış! Böylece Marx’ın krizi gereksiz yere çıkardığını kanıtlamış! Fakat Allah’ın izniyle Obama seçilince kriz miriz kalmayacakmış!
Yine mesela, kendileri iyi sıhhate olsunlar, Sabah’tan Emre Aköz, krizin nedenlerine kafa yormuş ve işin müsebbibini şıp diye bulmuş; (ABD’yi kastediyor) “Düşük faiz politikasını sürdürünce, iş, fakirlere dahi ev kredisi vermeye kadar gitti. Ancak olayın bu yönü unutuluyor ve sadece şirketlerin yöneticileri suçlanıyor.”
Mehmet Altan işçi sınıfını yok etti, sınıfsız topluma geçti, Emre Aköz’ün haberi yok! O, krizi ev alan Amerikalı işçilerin, alt sınıf insanlarının çıkardığını söylüyor! Bu yüzden de orada krizi çıkartan yoksullar dururken, şirket yöneticilerinin suçlanmasına çok fena bozuluyor!
Emre Aköz hissiyatlı çocuk! Amerika’daki banka yöneticileri bizzati kendisinin yöneticileri olmasa bile, onlara bile laf söyletmiyor!
Şimdi buradan Amerikalı orta, alt sınıf insanlarına sesleniyoruz: Niye ev alıyorsunuz da kriz çıkartıp Emre’yi kızdırıyorsunuz bakayım!
Neyse, demek ne yapılacak? Taha, Derviş’i, Osman abi Obama’yı başa getirip krizlere son verecek, Mehmet abi, kökten çözümcü olup, küresel kapitalistlere Ford’a, Soros’a, hedge fonlarına komünizmi getirtecek… Bir tek bilgisayar işi sorun gibi gözükse de, o da bir şekilde halledilecek. Emre ise, Amerika’da ve her yerde patronların dışında kimseye ev satışını yasaklayacak ve böylece kriz miriz olmayacak! Gerçi bu durumda inşaat sektörü, satış yok kriz var diye bağıracak. Kim bilir belki de o zaman hissiyatlı Emre, orta ve alt sınıfları, neden ev almıyorsunuz da kriz çıkartıp yöneticileri kızdırıyorsunuz diye azarlayacak!
Böyle işte; Ulemalar çözüm yollarını gösterdi.
Yaşasın kurtulduk!
Yücel Sarpdere

Evrensel'i Takip Et