1 Eylül 2009 00:00
Küçük dergiler şiirin özgürlüğüdür
Denizin uysal bir çocuk gibi başını kıyılara dayamasını seyretmek, ne güzeldi Datçada. Sanki hep Datçada yaşamış kadar tanıdık bir sıcaklık vardı mavinin yeşilin bakışlarında...
Eski Datçanın daracık sokaklarında ilerlerken her adımda Can Babanın ölümsüzlüğünü de hissediyorduk. Sevenleri, ölümünün 10. yılında Can Yüceli yalnız bırakmamışlardı. Eski Datça sokakları sevenleriyle doluydu...
Kalabalıklar arasından geçerek bahçeden eve girebilmeyi başardığımda, ilk gözüme çarpan şairin portresiydi... Her zamanki babacan bakışlarıyla, yağlıboya tablosundan ziyaretçilerine Hoş geldiniz der gibiydi. Gözüm bir an emektar daktilosuna ilişti. Paslı yüzüne bakıp tuşlara hafifçe dokundum. Zamana yenilmişti besbelli. Ama kitaplar dimdik duruyorlardı raflarda...
Kitaplar ve yağlıboya resimlerle dolu ustanın evine sığamayan kalabalık, bahçeye ve sokaklara taşmıştı. Ünlü şairi kalplerinde taşıyanlar ölüm yıldönümünde Can Yücelin kendi sesinden dinledikleri şiirlerine, zaman zaman eşlik ediyorlardı. Hayatta en çok babamı sevdim diyordu hoparlörden yükselen dev ses... Bahçedeki kocaman kaktüsleri hayretle seyrederken, kalabalığın arasında bir başka usta mutlu bir şekilde gülümsüyordu. Yanına gittim. Gözleri gün ışığı kadar parlaktı... Çocukların Muzaffer dedesinin neşeli sohbetini zaman zaman onunla fotoğraf çektirmek isteyenler böldükçe, o daha da mutlu bakıyordu objektiflere...
Can Babanın evinden Can Yücel Kahvesine gittiğimizde orası da oldukça kalabalıktı. Ataol Behramoğlu, Abdullah Nefes, Ahmet Antmen ve A. Galipin konuşmalarından sonra Can Yücelin kızı ve torunu da söz alarak o anki duygularını dile getirdiler.
GÜÇLÜ BİR ŞİİR DALGASI İÇİN
Kent Parktaki, Günümüzde Medyanın Sorumluluğunu Hasan Uysal, Adnan Gerger ve Enver Aysever konuştular. Anadoluda Edebiyat ve Edebiyat Dergiciliği panelinde ise Özgen Seçkin, Hasan Özkılıç, Gülümser Çankaya, Uğur Pişmanlık, Mine Ömer, Altan Türel ve Hayri Yetik konuşmacıydılar. Paneldeki konuşmamda bir öneri sunmuştum:
Anadoluda yayımlanan dergilerin çoğu İzmirde rahatlıkla kitap evlerinde sergilenme şansına sahip. Ama Anadolu söz konusu olunca sıkıntılar yaşanıyor. Edebiyat derneklerinin üyelerinin çoğu Anadoluda yaşıyor. Kurumsal dergiler dağıtım zorlukları yaşamadıkları için diledikleri kentte diledikleri rafa dergilerini koyabiliyorlar. Oysa diğer küçük dergilerin dağıtım şirketlerinin maliyetlerinin altından kalkması söz konusu bile değil. Edebiyatçılar Derneğinin öncülüğünde dergi yayımlayanların da desteğiyle, her kentte bir veya birkaç kitapeviyle anlaşarak, diğer kentlerden gelen dergilere de raflarında yer açmasını sağlamaktı ilk önerim. Böyle bir olanağa sahip olmayan kent veya kasabalarda ise belediyelerle, Edebiyatçılar derneği, bir ilke imza atabilir; kentlere edebiyat dergileri satış merkezleri kurulabilir. Bunlar renkli ve prefabrik küçük mekanları kapsayacak şekilde tasarlanır. İnsanların yoğun olarak kullandıkları caddelere yerleştirilir. Böylece okuyucu unuttuğu edebiyat dergilerini karşılarında görünce, yeniden anımsar... Böylelikle kültürel açığımıza, az da olsa bir katkı sunulabilir. Ve adı da Edebiyat Dergileri Satış Noktası olabilir... Böyle bir ortamı yarattığımız zaman göreceğiz ki Anadolu dergicilerinin iyi yazı, iyi şiir bulmaktaki zorlukları da kendiliğinden aşılacaktır. O zaman şiirin tek merkezi İstanbul olmaktan çıkacak, tüm yaşadığımız bu coğrafyada güçlü bir şiir dalgası esecek... Çünkü küçük dergiler şiirin özgürlüğüdür.
Edebiyatçılar Derneği ve Datça Belediyesinin birlikte düzenledikleri şiir etkinliklerine, Datçalıların ilgisi yoğundu. Akşamları amfi tiyatroda şairler şiirlerini sunarken, Akdeniz ve Egenin buluştuğu bu yarımadaya, rüzgar da serinlik yapıyordu.
SULAR ŞİİRLEŞTİ
Can Yücel anılarıyla dopdolu, Eski Datçadan ayrılırken Güney Özkılınçın Bursanın Nâzımı sergisinin açılışına gittik. Halkın yoğun ilgisi vardı resim sergisine.
Akşam üzeri Can Yücelin mezarı başında bir anma töreni düzenlendi. Ataol Behramoğlu, Muzaffer İzgü, Datça Belediye Başkanı Şener Tokcan, Muğla milletvekilleri, Edebiyatçılar Derneği Başkanı Gökhan Cengizhan ve Can Yücelin yakınlarının konuşmalarından sonra mezara çiçekler bıraktık. Can Yüceli kalbimizde taşıyarak Datçanın merkezine doğru minibüslerle yola koyulduk. Datça Bülent Ecevit Kültür Merkezinde Gülmece Neden Güçlüdür? etkinliğinde Gülseren Engin, Muzaffer İzgünün doğumundan bugüne yaşamını özetle aktardıktan sonra Datça Edebiyat Günlerinin onur konuğu Muzaffer İzgüyü sahneye davet etti. Muzaffer İzgü ise konuşurken, bizleri hem düşündürdü, hem de güldürdü. Öylesine sıcak ve içten konuşuyordu ki sanki evimizin oturma odasında sohbete dalmış gibiydik. Konuşmalarından sonra şiirler okundu. Yakamozlarla süslü sular, şiirleşip, dize dize kıyıya vuruyordu, o gece Datçada. İkinci gün Reşadiye Çınaraltıda Datçada yaşamak, Datçada yazar olmak nasıl bir şey? etkinliğindeydik. Konuşmacılar, Datçalı Yazarlar Suna Güler ve Emine Azbozdu. Seksen sekiz yaşındaki hiç okul yüzü görmemiş Hasibe Ninenin çocukluğunda ezberlediği uzun şiiri okuması ise bambaşka bir etki yaratmıştı dinleyenlerde. O gün kalplerimizin alkışı, Hasibe Ninenindi...
(Datça/EVRENSEL)
Mine Ömer
Evrensel'i Takip Et