08 Mart 2015 14:26

Çalışmanın zul olmadığı yerde

Bir hayal kuruyorum... Bir fabrikada işe başlamışım ama yaşım 14 değil 20 -25 yaşındayım. Sabah evin kapısının önünden alan bir servis aracı var. Tabi öyle sabahın körü değil, saat sekiz falan. İş yerine gidiyorum, kapıdan girer girmez iş güvenliği tedbirleri alınmış...

Paylaş

Adile DOĞAN

Bir hayal kuruyorum... Bir fabrikada işe başlamışım ama yaşım 14 değil 20 -25 yaşındayım. Sabah evin kapısının önünden alan bir servis aracı var. Tabi öyle sabahın körü değil, saat sekiz falan. İş yerine gidiyorum, kapıdan girer girmez iş güvenliği tedbirleri alınmış. İşçilerin can güvenliğine yönelik sınırsız tedbirler var. Taşeron? O ne? Öyle bir şeyle hiç tanışmadım. Sendikalıyım, sendikam tamamen işçilerin kendi elleriyle kurduğu ve işyeri temsilcilerinin de kadınlardan oluştuğu bir sendika. Çünkü çalıştığım fabrikanın çoğunluğunu kadın işçiler oluşturuyor. Sekiz saat çalışıyoruz ama fabrika komitesiyle çalışma saatlerini düşürmek için tartışmalar, çalışmalar yürütüyoruz. Kadın işçilere ne taciz, ne bir hakaret ne de başka kötü bir muamele var. Ellerimiz nasırlanmıyor çünkü eldivenle çalışıyoruz, vermezlik yapmıyorlar, sınır da koymuyorlar, herkes istediği kadar eldiven kullanıyor. Sevgililerimizle buluştuğumuzda ellerimizi saklamak zorunda kalmıyoruz.
Hamile olan kadın arkadaşlarım en hafif işte çalıştırılıyor ve işten atılma korkusu yok. Doğum iznine çıktıklarında 6 ay ücretli iznini rahatlıkla kullanıyor ve ardından istediğinde ücretsiz izin de kullanabiliyor. Hak kaybına uğramadan işine geri dönebiliyor. İşe yeni alınan işçiler de aynı güvencelerle çalışıyor.
İŞÇİ SAĞLIĞI ÖN PLANDA
Evliysen çocuk yapmayacaksın, yok şu kadar sigortasız çalışacaksın yok sözleşme imzalayacaksın gibi şartlar söz konusu bile değil. Rahatça izin kullanabiliyoruz herhangi bir sağlık problemin yaşadığımızda; iş yeri hekimimiz, hatta küçük bir sağlık birimimiz var. İlk müdahaleyi yapıp sonra daha detaylı kontrollerimiz yapılsın diye hastaneye sevk ediliyoruz. İşyerimde olduğu gibi mahallemde ve kentimde de halk sağlığına ve önleyici sağlık hizmetlerine azami önem veriliyor. Giderek daha çok işçi sağlığı ve işçi güvenliği enstitüleri açılıyor, iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek için sendikalarla ortak çalışmalar yürütülüyor.
Hiçbir kadın işçi çocuklarına bakacak kimse olmadığı için işi bırakmak zorunda kalmıyor, fabrikada ücretsiz kreş var; olmadı mahallede de var. Adet olduğumuz için hiçbir ustabaşı tarafından hakarete uğramıyoruz. “Yine mi, her ay, her ay bıktık sizden” diyen yok; aksine her türlü kolaylık sağlanıyor ve adet olduğumuz günlerde oturarak ve en hafif iş neyse onu yapıyoruz ya da izinli oluyoruz. Zorunlu mesai diye bir şey de yok bu yüzden kimse işten atılmıyor. Yemek saatine de koştur koştur gitmiyoruz. Acele etmiyoruz lokmalar boğazımıza dizilmiyor. Çünkü yemek saatimiz 20 dakika değil 1 buçuk saat. Maaşlarımız zamanında hiç kesinti yapılmadan veriliyor, sosyal haklarımız da var; bir torba erzak için oruç zamanını beklemiyoruz. Ayda 3 ikramiye ve üç ayda bir sosyal haklarımız var; gıda vb. En önemlisi işsizlik korkusu yaşamıyoruz.
İNSANCA ÇALIŞ İNSANCA YAŞA
Senelik tatillerimizde gerçekten dinlenebilmemiz için ülkenin en güzel yerlerinde tesislerimiz var. Kimisini devlet kurdu, kimisini sendikalar, kimisini yerel yönetimler, kimisini de fabrikalar. Kente yakın tesislere hafta sonları da gidebiliyoruz. Çocuklarımızın başında durmak zorunda kalmamamız için de özel düzenlemeler, etkinlikler var. Onlar doğayla haşır neşir olarak, neşeyle öğreniyorlar, güven içinde, sağlıklı büyüyorlar.
İşçi erkeklerle eşitiz gayet uyum içinde çalışıyoruz, birlikte çalıştığımız erkekler tarafından tacize, şiddete maruz kalmıyoruz. Aksine haklarımıza saygılı ve kardeşçe çalışıyoruz. Akşam olup mesai saatimiz bittiğinde yorgunluktan bitip tükenmiş değiliz. O yüzden haftada bir veya iki defa iş çıkışı –çocuklu kadın işçiler de dahil– gezmeye, sinemaya gidiyoruz. Çocuklu kadın işçiler evet yanlış duymadınız anneler de bizimle geliyor. Çünkü hem çocuklarımızı rahatlıkla emanet edebileceğimiz kurumlar var hem de evde, daha kapıdan içeri girer girmez "Neden yarım saat geç kaldın çabuk yemek yap. Çocuğa bak, evi topla" diyen anlayışsız baba, koca, abi yok. Aksine “sen rahatına bak ben çocuğu idare ederim” diyen bir eş. “Kızım zaten çalışıyorsun arkadaşlarınla vakit geçirmek senin hakkın” diyen bir baba. “Seni hiç merak etmiyorum, çünkü sokaklar çok güvenli istediğin saatte eve dön” diyen bir anne var.
Sokaklar var bir de... Özellikle kadınlar daha rahat sokağa çıkabilsin kendilerini güvende hissedebilsin, işe rahat rahat gidip gelebilsinler diye aydınlatılmış sokaklar. Belediyeler çok iyi çalışıyor. Toplu taşıtlarda ayakta giden yolcu yok, sokaklar düzenli.
Başına hayal dediğim bu yaşamın gerçekleşmesi çok da zor değil. Kurduğum hayalin tamamının tersini yaşamış biri olarak söylüyorum ki, gerçekten zor değil bu hayali gerçekleştirmek bizim elimizde.

 

ÖNCEKİ HABER

Adana’da kadınlar savaşa ve eşitsizliğe karşı yürüdü

SONRAKİ HABER

Adalet bizim olunca

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa