07 Mart 2015 11:28

Hangi özgür dünya?

Köleliğin eski çağlarda kaldığını düşünenler varsa bunu bir kez daha düşünsünler. İşçi büroları işte tam da bu eski çağların 21. yüzyıla uyarlanmış hali...

Paylaş

Derya KAYA
Bir işçi bulma bürosunda çalışan Angie, bir gece eğlencesinde patronu tarafından tacize uğrar. Tacize susmayarak tepki gösteren Angie, ertesi gün kendini kapının önünde bulur. İşçi bir aileden gelen Angie, kendisinin ve küçük oğlunun geleceği için kendi işçi bürosunu açmaya karar verir. Ev arkadaşı Rose’u da ikna ettikten sonra göçmen işçi bulma bürosu açmak için kolları sıvayan Angie ve Rose için her şey o kadar da kolay olmaz. Saat başı çok düşük ücretlere deliler gibi çalıştırdıkları göçmen işçilere, işverenler para ödemeyince, Angie ve Rose da işçilere ücretlerini veremez.
Filmin başlarında çalışma belgesi olmayan ve İngiltere’de kaçak yaşayan İranlı bir aileyi evine alan ve onlara yardım eden Angie için, işin içine girdikçe, artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Kendini kapitalist sömürü düzeninin içinde ayakta kalmaya çalışan Angie, kendisine ve çocuğuna daha iyi bir hayat sunmak adına bu düzene ayak uydurur ve gitgide zalimleşir. Öyle ki arkadaşı Rose, işçilerin paralarını ödeyebilmek için kendi kârlarından ödeme yapmayı teklif ettiğinde Angie, “Eğer onlara ödeme yapmak istiyorsan kendi payından yapabilirsin, burası özgür bir dünya” cevabını verir.
Onlar dediği fazla mesailerle, saatlerce çok kötü koşullarda çalıştırdığı üstüne üstlük paralarını vermediği göçmen işçilerdir. Yine kendi çalıştırdığı 45 işçiye kalacak bir yer bulabilmek için başka göçmen işçilerin yaşadığı bir konteyner kampını polise ihbar eder. Filmin sonunda ise işler iyice çığırından çıkar ve saatlerce kölelik koşullarında çalışan ve paralarını alamayan işçiler önce Angie’ye sokak ortasında saldırırlar, daha sonra da çocuğunu kısa süreli kaçırırlar. Filmin sonunda bütün yaşadıklarına rağmen Angie, çıktığı yoldan vazgeçmez, yeni köleler bulmak için yeni pazarlara yönelir.

TÜRKİYE’NİN KÖLE PAZARLARI:
ÖZEL İSTİHDAM BÜROLARI

Ken Loach’ın 2007 yılı yapımı ‘İşte Özgür Dünya’ filminde, göçmen işçilerin, işçi büroları aracılığıyla kuralsız, güvencesiz bir sömürü çarkının içerisinde sınır dışı edilmemek için kendilerine dayatılan insanlık dışı koşullara sessiz sedasız katlandıkları yaşam mücadelesine işçilerin değil ama onları sömüren bir kadının gözünden tanık oluyoruz. Köleliğin eski çağlarda kaldığını düşünenler varsa bunu bir kez daha düşünsünler. İşçi büroları işte tam da bu eski çağların 21. yüzyıla uyarlanmış hali.
Hiçbir kuralın olmadığı bu sistemde saatlerce gık demeden karın tokluğuna çalışan işçiler. En ufak bir hatada kapı önüne konmak an meselesi.
“Bize demokrasi ve özgürlük dersi vermeye kalkan Avrupa’ya bak sen!” diye düşünüp biz de olmadığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, bu sistem artık bizim de çok yakınımızda. Son yıllarda ısıtılıp ısıtılıp gündeme getirilen ‘Özel İstihdam Büroları’nı duymuşsunuzdur. Türkiye’deki patronların ağzını sulandıran bu sistemle isteyen herkes devlete verdiği belirli bir teminat karşılığında özel istihdam bürosu açıp, patronlara işçi kiralayabilecek. Herhangi bir güvencesi olmayan bu işçilerin düzenli çalışma saatleri, izinleri, sosyal hakları, sigorta primleri, örgütlenme hakları da tabii ki olmayacak İşyerinde 1000 lira ücretle işçi çalıştıran patron, aynı işi özel istihdam bürolarından kiralayacağı işçilere çok daha ucuza yaptırabilecek. Aynı patron, işyerindeki işçilere “Ya sizi çıkarırım ya da daha düşük ücretle özel istihdam büroları adına çalışın” diyebilecek. İşini kaybetmek istemeyen işçiler de mecburen bu durumu kabul edecekler. İşçi ölümlerinde ve iş kazalarında dünyada liste başı olan ülkemizde işyerinde yaşanacak bir iş kazasının muhatabı da patronlar değil bu bürolar olacak. Tabi bu sömürü çarkından özel istihdam büroları da kar elde edecek. Diyelim ki patronla 900 liraya anlaşan bürolar, işçiye 700 lira verecek. İşleri kötüye giden patron istediği zaman önceden haber vermeksizin “Benim işçim değil ki” diyerek işçileri kapının önüne koyacak, üstelik kıdem tazminatı gibi bir yükümlülüğü de olmayacak.

KADINLARA KAT BE KAT SÖMÜRÜ
Bunca kuralsızlığın, sömürünün içinde hamile ve çocuklu kadın işçinin ise vay haline. Hangi patron hamile veya çocuğu olan bir kadını çalıştırmak ister ki! Hamile kaldığınız an kapının önündesiniz çünkü yerinize bürodan çok daha ucuza işçi bulmak çok kolay. Ya sessizce bütün bu insanlık dışı çalışma koşullarını kabul edeceksiniz ya da evinizin yolunu tutacaksınız.
Yasayla beraber kadının toplumdaki rolü annelik üzerinden yeniden kurulurken, emeği de esnek, güvencesiz ve kuralsız sistemin dişlileri arasında sömürülecek. Süt izniymiş, doğum izniymiş, kreşmiş, emzirme odasıymış artık böyle taleplere de gerek kalmayacak. Çünkü çocuğu olan kadının çalışma hayatında yer alması imkansızlaşacak.
Maalesef bizlere daha fazla kölece çalışma koşulları dayatacak bu sistemi patronlar ellerini ovuşturarak bekliyor. Halen bu yasayı engelleme şansımız var. Bu yüzden zaman, örgütlerimizle beraber özel istihdam bürolarının karşısında, güvenceli, örgütlü iş, insanca bir yaşam için bir arada mücadeleyi büyütmenin zamanı.

ÖNCEKİ HABER

İrlanda’nın kirli çamaşırları

SONRAKİ HABER

Çanakkale'de öğrenciler açlık grevine başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...