Irak’a biçilen görev
Memleketin sıcak atmosferinden bunalıp kendimi yine Irak topraklarına attım. Burada sıcaklık şu anda 49 derece ve de üstüne toz fırtınası var, sonumuz hayırlı olsun...
Birkaç yıldır Irak’a gider gelirim, gördüğüm ve yaşadığım fiziksel ortamları sizlerle paylaşırım. Biraz da toplumsal yaşamdan bahsedeyim; orada insanlar ne düşünür, ne yapar, onu anlatayım.
Sıcak iklim insanlarının ortak bir özelliği vardır, güne geç başlayıp geç kapatırlar. Nispeten serin olmasına rağmen, sabahın yedisinde dükkanını açan esnaf, mesaiye başlayan memur göremezsiniz. Saat on civarında çalışmaya başlayan insanların öğlen ikide uykusu gelir ve evlerine gider uyurlar. Akşamüstü tekrar açılan dükkanlar, gece geç saatlere kadar açık kalır. Kayan saatler her işi geciktirir, öylece beklersiniz kapalı kapıların önünde...
Kaldığım yerde uydu alıcı var, televizyondan Hayat TV’yi izliyorum. Gençlik buluşmasının tanıtım filmi ekranda görünüyor. O sırada odayı temizlemeye gelen gence bakıyorum, arada bir kaçamak bakışlarla o da TV izliyor. Yaşı 16-17 civarında ve cin gibi bir çocuk... Odayı temizledi ve gitti, başladım düşünmeye... Bizim gençlerin yaz kampında yaratıcı drama atölyesine katılmasını ben bu çocuğa nasıl anlatırım?.. Yani konuya nereden girerim?.. Biraz düşündüm ve vazgeçtim, çünkü Irak ve Ortadoğu gençlerinin gözündeki Türk genci, Polat Alemdar’dan başkası değil. Onun ismi burada Murat ve insanlar yeni doğan çocuklarına Murat adını veriyor. Sokaklarda onun resminin basılı olduğu giyecekler satılıyor ve gençler onunla gurur duyuyor...
Irak’ta yerleşik halklar, dünyadaki özgürlük mücadelelerine şimdilik uzak duruyor. Kuzey Irak’ta yaşayan ve gerici politikalarla yoğrulmuş Kürtler, özgürlük mücadelesine ilgi duymuyor, aslında çoğunun bundan haberi dahi yok. Türkiye’de Özal’lı yıllarla başlayan tüketim çılgınlığı ve üretmeden yaşama çizgisi şu anda hakim durumda. İktidar ve muhalefeti ile mevcut politikacılar, yabancı sermayeye bel bağlayan feodal aşiretlerin temsilcisi olunca, durum hiç de umut vermiyor.
Ülke halkı, Saddam döneminden kalma bazı gıda yardımlarından yararlanıyor. Her aileye, aylık bazda karne ile gıda yardımı yapılıyor. Bunların miktarında azalma olduğunda ufak tefek yerel gösteriler yapılıyor ama bu gösteriler örgütsüz gelişiyor ve sona eriyor.
Tüketim ve gösterişe dayalı, üretimden uzak yaşam tarzı çarpıcı örneklerle karşınıza çıkıyor. Irak genelinde elektrik, telefon şebekesi, internet erişimi oldukça sorunlu ve bu sorunun çözümü için yapılan bir altyapı çalışması da bulunmuyor. Bununla birlikte İstanbul’dan sökülüp götürülen bir çocuk oyun merkezinin, Erbil’de jeneratörle çalıştırılması ve dolup taşması, sanırım durumu anlatmaya yetecektir.
Irak’a emperyalist ülkeler tarafından biçilen bir görev var; sanayi üretiminden uzak durulacak, doğal kaynaklar paylaşılacak ve halkın yaşam kalitesi görsel olarak zenginleştirilecek. Yeni kurulacak bazı uydu kentler, ülkenin Dubai gibi ticari bir merkez olmasını hedefliyor. Kulunuz yazarınız, bu yeni kent projelerinden bir tanesinin teknik müdürü olduğu için bu hedefi iyi görüyor, sonucu tahmin ediyor...
Evrensel'i Takip Et