10 Mayıs 2025

Hava tam şair havası…

DİĞER YAZILARI

Yaz geliyor.

Kepçelerle sökülmüş zeytinlerin gölgesi olmadan, yerine konut dikilmiş bağların ahıyla, HES’e kurban edilmiş derelerle, kurutulmuş göllerle, hiç umursanmayan iklim krizinin tüm haşmetiyle yaz geliyor haşmetmeap.

Üç yanı denizlerle çevrili yurdumda, denize ayak değirmek sınıfsalsa zor boşalır kentlerin tüten asfaltları. Mazot kaça, yol-köprü geçişler kaça, kaça bir şezlong kirası, nasıl bunca para bir taze balık? Hiçbir kıyı halka ait değilse artık, bir bardak su bile paraysa, bilesin ki haşmetmeap serinletmek zor olacak milyonların yüreğini.

Üniversite harcını denkleştirmek zor olduğundan, yurt bulunmadığından, ev tutulamadığından, diplomaların itibarı yerlere çalındığından ve akademi hor kullanıldığından, okumak hayalini cebine koyup işe koşulan on beşliklerin hiç tatil yüzü görmemişliği, bir yaz aşkı yaşayamamışlığı, şöyle gelişine kulaç kulaç açılamamışlığının derecelerce, fahrenaytlarca yangınıyla geliyor yaz.

Sokak insanlarının ayaz kesen kuytu arayışı durur artık. Hepsi göze daha bir göze görünür. Alın teri her iki manasıyla işçiye dert olur. Ne yağmur yıkar sokakları ne kar aklar caddeleri, baktığın her yerde derin yoksulluk seni bulur.

Ezilenlerin öfkesi yaz sıcağında kavurur ha kavurur.

Kan, kokar sıcakta, en güneşli günü bile zifiri karanlığa çevirir ölüm. Acı yakışmaz bu mevsime, iyice hissedilir olur. Bahanelerle kapatamazsın, yasaklarla örtemezsin, ağırlığı güneş tutulması kadar hissedilir her kesimde.

Tutsaklık da hatta. Herkes evine kapanmışken kışları, dört duvar say her tür mekanı. Hayat çağıldamaya başlayanda, sokaktan eksilen her insanın bıraktığı boşluğun hacmi büyür, açılan ayçiçekleri gibi.

Başa ne geleceği bilinmeyen, öngörülemeyen, belirsizlik ve yenilgi dolu günlerin üzerine dik açı yapmaya geliyor güneş, bu halk içinde yaşıyor şu vaziyetin senelerdir, peki sen hazır mısın haşmetmeap?

Yazdır nereden baksan, başa ne gelse de nabzı hızlandırır, göz görmek istediğini görür, yürek vurmak istediği gibi çarpar.

Kiraza durdu çiçekli dallar, yakında dilim dilim tezgaha düşer karpuzlar, kocaman oldu enginarlar, faturası bitti doğal gazın, sırtımızdan çekildi dikenli elleri ayazın, bir terlik çekip fırlanır artık sokaklara, ekmeği tuza banıp yer gibi bir his var havada. 

Duyuyor musun haşmetmeap dişimize değmiş öfkenin can erikten kopardığı parçayla çıkardığı sesi...

Birhan Keskin’in şiirindeki gibi:

Tuzu bekler bazı şeyler.

Bir avuç sarmısak, asitli anılar

Birkaç soğan.

Tuzu bekler Can eriği,

Kayıp ve rüya.

Kayıpların hesabı var elimizde, rüyaların ertelenemezliği var, terimizin tuzu kurumayacak üzerimizde. Bekliyoruz yazı.

Kulağımıza küpe ettiler senelerdir: “Cürmünüz yetmez, gücünüz ne ki, muktedir benim” diye kükrerdi haşmetmap.

Şimdi çift dallı bir kiraz alacak o sözlerin yerini.

Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun satırları gibi:

Kirazın derisinin altında kiraz

Narın içinde nar

Benim yüreğimde boylu boyunca

Memleketim var.

Yaz geldi haşmetmeap duyuyorsun traktörlerin sesini, biliyorum uyutmuyor geceleri seni.

Yaz geldi Can Yücel’in dediği gibi:

Dutlar düşüyor pıtır pıtır

Memet Topçu’nun traktör gökgürültüsüyle

Yaz geldi paldır küldür

Yunus Emre indi

Suya havaya toprağa

Kulak’ın köpeği Demokrat

Yol üstüne yatmış soluyor,

Işık değişti

Işığın yolları değişti

Gölgeler ışığa çaldı

İçinde sarmanlar dolaşıyor

Böyle bir akşamüstü

Hiç ölmek istemezdim... 

Bilesin artık kapıyı çekmeye bakar sokağa çıkmak, bilemezsin nasıl zapt edilecek kaybedecek hiçbir şeyi kalmayanlar. 

Bunca ölümle sınananlar, ellerindeki tek korkuyu bile kaybeder diye yazar kitaplar.

Bilesin herkesin ömründe unutulmaz bir yaz var. O yaz bu yaz gibi duruyor haşmetmeap.

Bizim ölesimiz bitti, çok öldük kışlardır; depreminde, selinde, yangınında ve kör kurşunlarında, yükün kalbimize ağır geldiğinden öldük be.

Şimdi yaşamın kapısını aralamak üzere güneşin neferleri gibi diziliyoruz aydınlığın önünde.

Akın var

güneşe akın!

Güneşi zaptedeceğiz

güneşin zaptı yakın!

Toprak bakır

gök bakır.

Haykır güneşi içenlerin türküsünü,

Hay-kır

Haykıralım!

Yaz geliyor haşmetmeap, vedalaş zaferlerinle.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sermaye diktası

Sermaye diktası

İşçi başına 608 bin lira aylık kâr elde eden TÜPRAŞ, dayattığı sefalet sözleşmesine direnen işçilerin eylemlerini ‘tutanakla işten atma’ tehdidini kullanarak şimdilik bastırdı. Kimi zaman ‘demokrasi nutukları’ atan büyük sermayenin, harekete geçen işçiyi önce polisle sonra fişleyerek tehdit etmesi, ülkedeki ‘otoriterleşme’nin esasen kimin işine yaradığını ve sermaye diktasının vardığı boyutu gösteriyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
10 Mayıs 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et