Alcatraz, Musk, Heritage

Footoğraflar: Frank Schulenburg/Wikimedia Commons, Beyaz Saray
Tarihi Alcatraz Hapishanesinin tekrar açılacağına dair açıklama, Amerikan hükümetinin derin çelişkilerini tekrar açığa vurdu. Trump, bu kararına gerekçe olarak, Alcatraz’ın “sembolik” gücüne işaret etti. Adanın, Al Capone gibi Trump’ın kendine örnek aldığı bazı acımasız ve meşhur katillere ev sahipliği yaptığı doğru. “Devlet” denilen organize suç şebekesinin, diğer organize suç çeteleriyle nasıl cebelleştiğinin güzel bir simgesi.
Alcatraz Hapishanesi 1963 yılında kapatıldı. 1973’te turist tuzağı bir müzeye çevrildi. San Fransisko hâlâ buradan ciddi gelir elde ediyor. Küçük adanın yerli Amerikalılar için ifade ettiği kutsal önem, elbette Demokratların da Cumhuriyetçilerin de ciddiye alabileceği bir dert olmaktan uzak. Kapatılma nedeni, kaçışların engellenememesi kadar, bir ada hapishanesini ayakta tutmanın inanılmaz masraflarıydı. Yemekten enerjiye her şeyin teknelerle getirilmesi, devletin bütçesine ağır gelmişti.
Alcatraz’da tekrar işlevli bir hapishane kurmak, on milyonlarca dolara mal olacak. Hapishane tam bir harabe. Duvarlar dökülüyor. Birçoğunun tepesinde tavan bile yok. Lağım, su hak getire.
Ama bu tür teknik zorluklar Trump’ın umurunda değil. Konu gösteriş ve ikonik yapılar olunca, Türk sağının “Sarı Reis” diye göklere çıkarttığı palyaçonun gözü dünyayı görmüyor.
Trump’ın bu tür çocuksu hevesleri, temel müttefiklerinin eğilimlerine de ters. Yüz gündür ülkeyi bir eş başkan gibi yöneten Musk’ın Amerika’ya en büyük vaadi, devletin masraflarını kısmak. Trump ise, ilk hükümeti sırasında hiçbir yere varmayan duvar çılgınlığından beri, hep büyük ve gereksiz projelerin başkanı olageldi. Tarifeler gibi Musk’a heyecan vermeyen bir dizi uygulaması devletin kasasını boşaltmaya devam edecek.
Ancak Musk’ın da gerçekten devleti daha verimli hale getirdiğini düşünmeyin. Musk yönetimindeki DOGE (Hükümet Verimliliği Departmanı) ekonominin rayında gitmesi için gerekli olan bir sürü hizmeti ortadan kaldırıyor. Bu yüzden Cumhuriyetçi tabandan ve siyasetçilerden ciddi tepki toplamaya başladı bile.
Trump seçilmeden birkaç ay önce milli-popülist çevreler, bu sefer kadrolarını hazırladıklarını, ilk Trump hükümetinde olduğu gibi gidişatı rastlantıya bırakmayacaklarını söylüyorlardı. Bundan kasıtları, Heritage adlı kuruluşun hazırladığı “proje 2025” raporu ve bunu uygulamaya koymak için topladığı personeldi.
Proje 2025, sosyal ve kültürel harcamaları ortadan kaldırmaya, vergileri kısmaya yönelik bin sayfaya yakın bir plan. Ayrıca, Cumhuriyetçi Partinin uzun zamandır sahip çıktığı milli ve dini değerleri en uç şekilde savunuyor. Dolayısıyla hakikaten de bir plan, program, örgüt olduğu hissini uyandırıyor.
Ancak DOGE’un şu ana kadar yaptıkları, hiç de Proje 2025 çizgisinde değil. Musk hükümeti, devleti felç eden bir çökertme operasyonuna girişmiş durumda. Heritage’ın istediği bu değildi. Musk açısından devletin çökertilmesi sakıncalı değil, çünkü (demokratik olsun ya da olmasın) klasik bir burjuva devletinden ziyade, kendisi gibilerin tamamen izolasyon halinde yaşayabileceği beylikler kurma peşinde. Musk ile karşılaştırıldığında, Heritage fazlasıyla konvansiyonel bir muhafazakar çizgi izliyor.
Bir o kadar önemlisi, Trump’ın heveslerinin ve ona bağlanan popülist umutların bu iki odakla da çok az alakası olması. Trump, oligarkların yanında beyaz alt ve orta sınıflara da hizmet ederek tarihe en büyük başkan olarak geçmek istiyor. Bunun için de “Medicare” (yaşlılar için sağlık sigortası) gibi kurumlara dokunmayacağının sözünü vermişti. Fakat Musk ve diğer oligarklar kadar Heritage gibi sağcı kuruluşlar da bu kurumları çökertmeye yeminli. Meksika duvarından Alcatraz’a kadar Trump’ın egosunu ve şöhretini şişirecek bir dizi pahalı “megaproje” de bu odaklar tarafından çok coşkuyla karşılanmıyor. Yani, proje 2025’e bağlanan milli-popülist umutlar temelsiz.
Tüm bunlar, Amerikan sermaye sınıfının artık bütünlüklü bir yönelimi olmamasından kaynaklanıyor. Ne Trump ne Musk ne de Heritage burjuvaziyi ve devleti tekrar birleştirebilecek bir vizyona sahip. Bunun hem ulusal hem küresel sebepleri var. Bunların tahlili başka yazıya…
Trump’ın Alcatraz hakkındaki sözleriyle bitirelim:
“Paslanan ve çürüyen [Alcatraz] hem korkunç ve güzel, hem güçlü ve zavallı bir şeyi temsil ediyor. Zayıf.”
Beyazların yerlilerden gasbederek önce verimsiz bir hapishaneye, sonra bir turist atraksiyonuna çevirdiği adanın temsil ettiği şey, çöküşteki Amerikan imparatorluğu olmasın?
Evrensel'i Takip Et