10 Mayıs 2025

‘Sendikaların gerçek sahibi işçi sınıfıdır’

Ülke toz duman içinde, hak, hukuk, adalet yerlerde. Her gün, her saatte değişen bir ülke gündemi var. Bu ortamda, ülkenin dört bir yanında direnen işçilerin sesi yeterince yansımıyor, direnişler, eylemler adeta o bölge ile sınırlı kalıyor.

Sesi duyulmayanlar arasında, kamu sözleşmelerinde bir adım bile ilerleme olmayan 600 bini aşkın kamu işçisi var. Her ne kadar Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, perşembe günü basın toplantısı düzenleyerek, kendince iktidarı uyardı ama... Atalay’ı basın toplantısı yapmaya zorlayan etkenin perde arkasını vermeden önce, ne dediğine de biraz bakmakta fayda var.

Öncelikle, dünya alem biliyor ki, bu ülkede tek adam yönetimi var ve kamu sözleşmelerinde kamu adına taraf olan Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası TÜHİS karar verme noktasında değil. Öyle gözükebilir ama tek başına karar veremeyeceği ortada.

Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de Erdoğan’a rağmen, Erdoğan son noktayı koymadan karar veremez. Dedik ya tek adam iktidarı diye. Dolayısıyla enflasyon oranına da yapılacak zamlara da faiz oranlarına da karar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Bunun aksini iddia eden, Erdoğan’a rağmen alınan bir karar var mı örnek versin…

***

Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, açıklamalarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sorumlu olarak göstermiyor, tek bir örnek yok bu konuda. Önceki günkü açıklamasında da Atalay’ın hedefinde TÜHİS ve daha çok da Mehmet Şimşek vardı. Tek bir yerde “cumhurbaşkanı”, “iktidar” sözlerini kullandı: “Sayın Maliye Bakanı bunların bir tanesini duymuyor, görmüyor, bir politika izliyor. Onun izlediği politika bu ülkede ne emekliye, ne işçiye, ne taşerona, ne staj mağduruna bir fayda getiriyor, hiç kimseye bir fayda getirmiyor” dedi.

Sayın Atalay’ın görmek istemediği, bu politikaları uygulayanın, görünürde Mehmet Şimşek olsa da gerçek söz sahibinin Erdoğan olduğu… Bunu bugün çocuklar bile biliyor. Devam ediyor Atalay; “Maliye Bakanının bugüne kadar işçiyle ilgili hiç müspet bir şey yaptığını görmedim. Göreceğimi de hiç zannetmiyorum. Onun dünyası başka, biz çalışanların dünyası başka. O dar bir çerçeveden dünyaya bakıyor. Sayın Cumhurbaşkanı bir gün şu Maliye Bakanını, bakanların yarısını madenin altına soksa da bir görseler. O işçi nasıl çalışıyor, hangi şartlarda çalışıyor, hangi sıkıntıyı çekiyor. Sayın Maliye Bakanı bunların bir tanesini duymuyor, görmüyor, bir politika izliyor. Onun izlediği politika bu ülkede ne emekliye, ne işçiye, ne taşerona, ne staj mağduruna bir fayda getiriyor, hiç kimseye bir fayda getirmiyor.”

Keşke Sayın Atalay burada “Cumhurbaşkanı ve bakanlar madene bir girse de o işçiler nasıl çalışıyor görse” deseydi, hedefi daha doğru tanımlamış olurdu…

***

Türk-İş’in bu basın toplantısını yapmasının perde arkasına gelince… Tez-Koop-İş Ankara 2 No’lu Şube Başkanı Mustafa Özgen, Türk-İş’in açıklamasından bir gün önce, Türk-İş İl Ankara Temsilciliği grubuna, 14 Mayıs Çarşamba saat 12.30’da Çalışma Bakanlığı önünde yapılacak eylemin duyurusunu attı: “Kamu işçisi aylardır kamu çerçeve protokolünün imzalanmasını bekliyor. Ama hâlâ ortada yapılmış bir teklif yok. Kamu işçisi oyalanıyor. Verilecek haklar enflasyon karşısında erimek üzere.

Kamu işçisinin yalnız ve çaresiz olmadığını göstermek, hakkını aramak için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde sesimizi yükseltiyoruz!

Sendikalı, sendikasız tüm kamu işçilerini bekliyoruz!

Bir olursak güçlü oluruz!”

Özgen’in saat 11.04’te attığı duyuruya, saat 18.22’de Türk-İş Ankara İl Başkanı Nihat Zengin’den gelen yanıt şöyle:

“Değerli Başkanlarım,

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde yapılması planlanan eylem, TÜRK-İŞ Konfederasyonumuzun bilgisi ve onayı dışında organize edilmekte olup, il temsilciliğimiz tarafından da bu konuda herhangi bir talimat verilmemiştir.

Bu vesileyle açıkça belirtmek isteriz ki, TÜRK-İŞ Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın Ankara şube başkanları açısından söz konusu eylem hiçbir şekilde bağlayıcı değildir. Hiçbir başkanımızın bu tür organizasyonlara konfederasyonumuz bilgisi ve talimatı olmaksızın katılım göstermesi uygun görülmemektedir.

Bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesi ve konfederasyonumuzun bilgisi dışındaki hiçbir faaliyete iştirak edilmemesi hususunda konuya gerekli önemin verilmesini rica ediyoruz.”

Türk-İş’ten icazet alarak eylem yapılacağının teyit edildiği bu açıklamaya tepki yine Özgen’den geldi. Özgen, “Sendikalar ne Türk-İş İl Temsilcisinin ne Sayın Ergün Atalay’ın ne benim mülkümdür. Sendikaların gerçek sahibi işçi sınıfıdır.”

Ama bu eylem kararı işe yaramış olacak ki, ertesi gün Türk-İş’te basın açıklaması yapıldı.

***

Bu örneği, yıllarca sendikaları, çalışma hayatını izleyen bir gazeteci olarak çok önemsedim. Çünkü işçi ve emekçilerin hakları hiç bu kadar budanmamış, ücretleri hiç bu kadar erimemiş, açlık ve yoksulluk hiç bu kadar yüksek düzeylerde olmamıştı. Ancak başta Türk-İş ve Hak-İş olmak üzere konfederasyonlar da hiç bu kadar sessiz kalmamıştı. Bir basın toplantısı yapmak, bakanları hedef alıp, sert konuşmak tavır almak değildir. Haklı nedenlerin olduğu ve harekete geçirebileceğiniz bir işçi sınıfı var, bir çağrınızla yüz binleri alanlara yığabilirsiniz…  

***

İşçiler adına Şubat ayında sunuldu Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP). Protokolde zam olarak taban ücretinin 1800 TL’ye yükseltilmesi, onun üzerine yüzde 50 zam yapılması, diğer altışar aylar için de yüzde 25 zam artı refah payı talep edildi. Türk-İş ve Hak-İş’in birlikte yürüttüğü görüşmelerin sonuncusu 24 Nisan’da yapıldı. Yanılmıyorsam üç görüşme oldu, ancak sendikaların KÇP’deki tekliflerine karşı bir rakam ya da öneri gelmedi iktidardan. Haliyle sınıftan yana sendikacılar da bunun bir “oyalama” olduğu görüşünde: “Enflasyonist bir ortamda TL daha da değer kaybediyor, dolayısıyla işçiler kaybediyor. İşçiler hala 31 Aralık 2024 tarihinde aldığı maaş ile yaşamını sürdürmeye çalışıyor.”

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Patrona 0, işçiye yüzde 29
Vergide büyük yüzsüzlük

Patrona 0, işçiye yüzde 29

Maliye Bakanı Şimşek vergide adalet vurgusu yaparken, Türkiye’nin en büyük 10 sanayi şirketinin ödediği kurumlar vergisi, cirolarına oranla yüzde 0 ile binde 1 arasında kaldı. Vergi yükü her zaman olduğu gibi işçilerin sırtında kaldı. Faiz ödemelerine ayrılan pay rekor kırdı.

2024'de Ford Otosan'ın ödediği vergi oranı: yüzde 0,02

Arçelik'in ödediği vergi oranı: yüzde 0

Ereğli Demir Çelik'in ödediği vergi oranı: yüzde 0

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
10 Mayıs 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et