Bir İstanbul masalı
Fotoğraf: Envato
Mühendislik fakültelerinin son sınıflarında öğrencilere bitirme projesi yaptırırlar, buna diploma projesi denir. Öğrencilerin, okulun son bir haftasında yapıp, bir şekilde teslim ettikleri bu projeler daha sonra çöpe atılır. Bazı mühendisler, mezun olduktan sonra da benzer projeleri yapmaya devam ederler, iş hayatında da buna sabunlamak denir..
Başbakanın binbir yaygarayla ortaya attığı şu İstanbul masalının, diploma projesi sayılabilmesi için dahi, altından çok sular akması gerekiyor. Bununla adamı okuldan bile mezun etmezler; bu bir sabun projedir, bu bir rezalettir. İş hayatımda yıllardır proje hazırlarım ve hazırlatırım. Böyle bir sabun projeyi hangi işverene gösterirseniz gösterin, adam bunu sizin suratınıza çarpar, kapıyı işaret eder. İşveren, parayı verendir. Bu işin parasını halk olarak biz vereceğimize göre, bu saçma projenin işvereni biziz, bunu önümüze getirenin suratına çarpmak da boynumuzun borcudur. Bu rezaletin parasal boyutunu konuşmak şu anda mümkün değil. Mühendislikte bilgisayar oyunları üzerinden maliyet hesabı yapılmaz, ciddi bir proje üzerinden yapılır. Ortada proje olmadığına göre, proje maliyeti için konuşanlar şimdilik boşa konuşuyor.
Şu anda, İstanbul’daki binaların çok büyük bir bölümü deprem riski altındadır, İstanbul’da yaşayanların can güvenliği yoktur. Son büyük depremin ardından 12 yıl geçmesine rağmen bu binalarda güçlendirme yapılmadı, aksine dere yatakları yeni binalarla kuşatıldı. Ülke nüfusunun beşte birinin can güvenliği olmadan yaşadığı bir kentte, böylesine saçma bir hayale bütçe ayırmak resmen akıl tutulmasıdır.
Başbakanın bu hayalinin, bölgenin su kaynaklarını, orman dokusunu ve doğal dengesini mahvedeceğini biliyoruz, konuşup tartışıyoruz. Hukukçular da, ikinci bir boğaz açmanın uluslararası hukuki boyutunu tartışıyor.
Bu arada, bir bilim adamı, kimsenin pek düşünüp tartışmadığı bir konuyu gündeme getirdi; doğru ve yararlı bulduğum için sizlerle paylaşmak istiyorum.Yazısının tümüne ( ) adresinden ulaşabileceğiniz Prof. Dr.A.Cemal Saydam; son derece sade bir dille, bu kanalın Karadeniz ve Marmara’nın da dengesini bozacağını belirtiyor. Hocamız, İstanbul’da mevcut atıksu arıtma tesisi çıkışlarının, yani derin deniz deşarjlarının da bu bozulmadan etkileneceği uyarısında bulunuyor, yaşanması kesin bir çevre felaketinden bahsediyor.
İktidar, hiçbir bilimsel dayanağı olmayan bu hayalin peşinde elbette boşuna koşmuyor. Yetkililer kanal güzergahının henüz belli olmadığını açıklıyor, ama buna sakın inanmayınız; güzergah bellidir, o güzergah paylaşılmıştır, çünkü AKP’liler bu işleri iyi bilir.
Kuyuya atılan taş misali, hepimiz zaman içinde bu konuya kafa yoracağız, bilimsel gerçekleri halka göstereceğiz. Bu dahi bir kaynak israfıdır, bu kadar düşünen beyne gerçekten yazıktır. İktidarın bu İstanbul masalını, bu rant hayalini boşa çıkartacak olan kent ve ülke emekçilerinin bayramını kutluyorum. Bayramdan sonra da dayanışmamız ve bu sabun projeyle mücadelemiz sürecek; zihinsel kaynak israfı da yapsak, bu iş o televizyon şovuyla bitmeyecek!..
- Selçuk Yula 12 Ağustos 2013 16:52
- Ayaklardan başlara 01 Temmuz 2013 10:22
- Direnişin aynası 10 Haziran 2013 11:07
- Züğürdün çenesi 20 Mayıs 2013 09:44
- Sözüm bürokratlaradır 06 Mayıs 2013 15:35
- Şemsiyenin altı 15 Nisan 2013 11:07
- Kara para 25 Şubat 2013 12:46
- Hangi yemeği yemeli?.. 18 Şubat 2013 12:03
- Hangi suyu içmeli? 11 Şubat 2013 10:05
- Şahin demokratlar 04 Şubat 2013 10:36
- Yiğidim, rektörüm 07 Ocak 2013 11:04
- Bu yaşta bu zeka 24 Aralık 2012 11:07