12 Ağustos 2011 09:36

Emanet parayla piyasaya girilmez!..

Emanet parayla piyasaya girilmez!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu memlekette devlet durduk yerde bizim için para biriktiriyorsa, bu işin altından her zaman bir cinlik çıkmıştır. Kazanan insan para biriktirebiliyorsa kendi biriktirir, size ne birader?..
Özal döneminde, çalışanların ücretlerinden konut edindirme yardımı adı altında kesintiler yapılmaya başlandı ve bu paralar toplu konut fonuna aktarıldı. Yıllarca süren bu uygulamada toplanan paralar ilgisiz yerlere harcandı, emekçinin parası pul edildi ve ancak 3-4 sene önce hak sahiplerine geri ödemeler yapıldı. Ayrıca, çalışanlardan tasarrufu teşvik kesintisi adı altında zorla paralar toplandı, yıllar sonra geri ödemeleri yapıldı. Kaydını bulamayan emekçilerin paralarının üstüne de devlet resmen yattı. Başvuranlara dediler ki;ben bu paraları senden kestim ama sen bütün eski bordrolarını getirip o paranın kesildiğini bana ispat edeceksin!.. Millet de çalıyı dolaşmayı tercih etti, işin peşini bıraktı.
Birkaç yıldan beri de işçi  ücretlerinden, brüt ücretin yüzde üçü kadar işsizlik sigortası primi kesintisi yapılıyor ve bu primler işsizlik sigortası fonuna aktarılıyor. Peki bu fon ne işe yarıyor?.. İşinden çıkartılan bir işçinin, prim ödeme gün sayısına göre en az 180 gün, en çok da 300 gün süreyle işsizlik sigortasından faydalanıp, İŞKUR’dan işsizlik ödeneği alması yasada öngörülüyor. Fakat uygulama böyle değil, işsizlik ödeneğini vermemek için devlet bin türlü zorluk çıkartıyor, işsizlerin çoğu bu fondan yararlanamıyor. Bu fonun kullanımı da İŞKUR (Türkiye İş Kurumu) tarafından yapılıyor.
Şimdi gelelim bu paranın nasıl kullanıldığına, zurnanın zırt dediği yere..
Bildiğiniz gibi bu hafta borsalar çöktü, altın ve döviz yükseldi. Ekonomistler buna kriz diyorlar ama ben inanmam, Başbakana inanırım ben. Çünkü o, dünyadaki ekonomik krizin bu sefer bize teğet bile geçmeyeceğini buyurmuştu. Dövize bağlı olan dış borcumuz bu hafta bir miktar artsa bile; olur o kadar,zaten ödenmeyen borcun hesabı da tutulmaz.
Duyduk ki İŞKUR, dövizin ateşini söndürmek için, elindeki dövizin bir kısmını bu hafta piyasaya sürmüş ve ortaya 165 milyon dolar pompalamış. Daha net yazayım, sanayide çalışan kaynakçının hakkını piyasaya sürmüş. Amaç, elindeki nakitle piyasadaki dövizi düşürerek, borsayı ve dolayısıyla borsadaki şirketlerin değerini yükseltmek olmalı. İşçinin rızası olmadan, işçinin parasıyla işletmenin değerini artırmaya çalışıyorlar. Ekonomist değilim, ama mühendis kafasıyla benim bu operasyondan anladığım kısaca budur.
İŞKUR denen kurum, Merkez Bankası ya da bir finans kurumu değildir, elindeki yüklü nakit tutarı piyasaya değil, işsizlere ayırmalıdır. İŞKUR’un görevleri arasında para piyasasına karışmak bulunmuyor; bu kurum görev ve yetki sınırlarını aşmıştır, bunlardan hesap sorulması gerekir. Başkentte kocaman binalara sahip olan Başbakanlık Denetleme Kurulu, Devlet Denetleme Kurulu ve Sayıştay derhal harekete geçmeli, işsizlik fonu harcamaları denetlenerek sonuçları halka açıklanmalıdır.
Başkalarının, hele işçilerin parasıyla piyasada oynamak hak gaspıdır, buna emanete hıyanet de denir. Buna başka bir deyim de iyi yakışır ama burada açıkça yazamam; yazımın başlığından anlayan anlar, anlamayıp soran olursa da çekinmeden söylerim !..

evrensel.net
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa